18 Nisan 2012 Çarşamba

Yollar gözümde büyümekte

hasbelkader bir üniversiteyi bitirebilmek dışında, hayatta başka başarısı olmayan, yani başka bir deyişle, bir boka yaramayan bir oksijen israfıyım. bir an önce ölsem, iyi olacak gibi sanki. ankara'da yaşamaktan nefret etmek için bin neden sayabilecekken ben, bu şehirde bir tane neden bulup mutlu olan insanlara gıcık oluyorum kimbilir belki de kıskanıyorum. ya onlar görüldüğü gibi mutlu değil, ya da bende bir sorun var. benden başkası da nick altima bişeyler yazsın artık. ne bileyim rastgele bi entrymi okusun sonra numarasını verip ''bu entryde sıçmış resmen'' bile desin razıyım. neyse bakalım olur zamanla. etrafımdaki insanlar hakkında neler düşündüklerimi, olan olaylar hakkında hissettiklerimi ve yorumlarımı, kızgınlıklarımı, üzüntülerimi, sıkıntılarımı, en gerçek tepkilerimi sonuna kadar inandığım bir kişiyle paylaştım sadece. ama artık o yok ve sürekli cümlelerimi yutmaktayım. şayet içime atmaz da etrafa yansıtırsam biliyorum ki etrafımda en fazla bir iki kişi kalır. uyuzun tekiyim sanırım. benden hoşlanan insanların bir çoğundan hoşlanmamama rağmen üzülmesinler diye onlara ilgi duyuyormuşum gibi davranıyorum. bunun iyiye sebebiyet verebileceğini düşünecek kadar mal bir insanım. bunun sonucunda çıktığım insanlar bile oldu. hatta üzülmesin diye ayrılamadıklarım oldu. bunun böyle olduğunu bilmeme rağmen ara sıra yapmaya devam ediyorum. iyi niyetli olmaktan ölmek olsa ölcem.günlerdir sadece klip görüntüleri aklımda olan ama sevdiğim bir şarkının klibindeki olayları google'a yazarak bulabileceğimi sanıyorum. "beyaz şort+karavan parkı+helikopter+gözleri yandı+beyaz çizme ara" gibi saçma kelimelerle boğuşuyorum. ayrıca james spader filmleri izlemekten sapık gibi oldum. adamın hayatını araştırmak en büyük eğlencemdi ta ki eski karısının neye benzediğini öğrenmek için girdiğim abuk sitelerden bilgisayarım virüs kapıp beni durdurana kadar. daha neler yapacaktım allah biliyor. neyse. bir aralar samimiyetin ve dürüstlüğün en önemli şey olduğunu düşünüp, yakınımdakilere herşeyi (düşündüklerimi, yaptıklarımı) en ince ayrıntısına kadar anlatıyordum. insanlar işlerine geleni aldılar artakalanları külfet olarak algıladılar. sonuç hüsran oldu tabii.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder