16 Nisan 2012 Pazartesi

Yalandan da olsa

ne zaman cynic dinlesem sallanıyorum bunu fark ettim. yalnızca bir şarkılarında çok daha kuvvetli oluyor bu. bir de eşlik ediyorum şarkılarına, bu yüzden dışarda yürürken dinlememeye gayret ediyorum. sabahları uyandığımda da kafam radyo gibi. bi' sürü şarkı geçiyor zihnimden, patlayacak diye korkuyorum. taksim'de de adım başı değişen müziklerde de oynar gibi oluyorum. oryantal mi geldi hemen kıvırıveriyorum sanki, rock parçası çalındı hızlanıyorum. bu huyumdan nefret ediyorum. yakında biri karşıma geçip oynamaya başlarsa ona eşlik etmezsem iyidir. dün bir kız arkadaşım burun ameliyatı oldu. baktım diğer arkadaş çikolata almış. ben de farklı bir şey olsundan yola çıkarak manava dalıp elma, mandalina, muzdan oluşan bir poşet yaptım. eve gelince düşündüm ''bari tütün kolonyası alsaydın'' diye. mallık yaptım galiba. bir hastaya alınacak en güzel şey meyvedir dimi. biri ''ne iyi etmişsin, hasta olsam bana da alan olsa keşke'' dese çok rahatlayacağım. arkadaş da ''narkozluyken göremedim, meyve poşeti getirmişsin, çok sağol'' diye mesaj atmadı. çok gerginim.dertsiz, sıkıntısız, tutunarak, düşünmeden, kafa yormadan vakit geçirmek neymiş, bu yaşta öğrendim. birkaç haftalık da olsa, yaşamış oldum. ve sürekli böyle yaşayan insanlara demek isterim: çok çok şanslısınız, bir o kadar da amaçsızsınız; ne yapacağım, ne okuyacağım, kimle sohbet edeceğim, akşamı nasıl edeceğim, insan olmanın getirdiği sorumluluklar neler derdi olmadan yaşayanlara. çok dağınık gibi duruyor yukarıda yazılanlar, ama... sizin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder