16 Nisan 2012 Pazartesi

Nekaldi kı kalabalıktan

az önce yorganı tepesine kadar çekip uyuyan annemin yanına gittim, hemen yorganı kalkırıp, kocaman yatağına yattım, göğsüne, çocukluğumdaki gibi, kalp atışlarını dinledim. duymak istedim. o da sarıldı, gülüştük. anneannemi hatırladık sonra, sadece sessizce kapadık gözlerimizi... hala atan kalbini duydukça ağladım birazcık huzurla. uzun zamandır, bu kadar güzel bir şey hissetmemiştim. ne diye büyüyüp, yok yere başka omuzlara vuruyorsak kendimizi? ve annenin hayatta olması bu dünyadaki bence en güzel/anlamlı şey gibi... tipine bakınca hayatında bir kere bile kural çiğnememiş tipli kişilerden hoşlanmıyorum. efendi insan tipinden hiç haz etmiyorum. piç denilen adamları daha güvenilir buluyorum. kötü olduğunu düşündüğüm insanlardan kaçınmıyorum. herkesle iyi geçinen insanlara şüpheyle bakıyorum. dürüstlükle kabalığı, samimiyetle laubaliliği, sevgiyle saygıyı, açık sözlülükle patavatsızlığı ayırt edemeyen insanlardan tiksiniyorum. sürekli mutlu ya da mutsuz görünen insanlarları sahte buluyorum. facebook'taki arts and entertainment bölümünü murat boz, ceza, sago, demet akalın işte ne bileyim şanişer gibi boş beleş şarkıcılarla dolduranlara kıs kıs gülüyorum. bence insanlık için çok gereksiz oldukları gibi adolf hitler metoduyla toplayıp sabun yapmalı bunları. buyur birde buradan yak. dengesiz adamın tekiyim. bi' an kendimi dünyanın en aptal insanıymış gibi hissediyorum, bi' an en akıllısı. dengeyi tutturamıyorum lan. şu anda kalkıp hiiiç de istemediğim bir yere gitmek için (bu itiraf sayılır) valiz toplamak yerine, "e hadi! yaş günüm olsun, bahar gelsin, erik çıksın, sonra da kiraz..." diye sayıklayan bir insanım. yola çıkmaya 4,5 saat kaldığının farkında olmam iyi bir şey. ama şu an kalkıp valiz toplamak yerine bu entriyi girmem hayra alamet değil. yoruldum ben. mola alsam?...(bu bildigin itiraf).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder