19 Nisan 2012 Perşembe
Benki hayata zor yeiştim
tekel işçilerinden kaç tanesinin hesabına yatan tazminatı kullandığını nereden bildiğini merak ettiğim başbakan.
sadece şu kadar işçinin tazminatını yatırdık diyebilmeli, bu kadarını bilebilmeliydi. 6000 küsur işçinin bankadaki parasını kullanıp kullanmadığını hangi sıfatla ve hangi yetkiyle öğrenebilmektedir? bu banka hangi hesaptan ne işlem yapıldığı bilgisini istesek bize de verecek midir?
şu sivil diktatörlük meselesiyle ilgili bir husus hep atlanıyor. bugün recep tayyip erdoğan'ı sivil dikta rejimine meyleden bir otokrat olarak görenlerin büyük kısmı, başta cumhuriyetçi ve devletçi entelektüeller, siyasetçiler, doğan medya'nın "demokrasiyi hatırlamış" yazarları olmak üzere, başbakanı sanki mevcut bir demokrasiyi çeşitli araçlarla tek-parti/tek-adam diktasına götürme yönünde çalıştığını vurgulayıp duruyorlar. erdoğan'ın otokrat eğilimlerinin olduğu ortadadır ama bu durum, sözünü ettiğim cenahın fikrini temize çıkarmıyor tam anlamıyla: tayyip erdoğan halihazırda sözümona varolan demokrasiyi sivil diktatörlüğe taşımıyor, zaten mevcut olan otokratik yapının bekçilerini tasfiye suretiyle kendi otokrasisini kuruyor. zira tasfiye süreciyle birlikte ister istemez mevcut yapının mühim mevzilerinde kadro boşlukları doğdu; tayyip erdoğan ve akp'nin yaptığı şey bu boşluğu doldurmaktan başka bir şey değil.
dolayısıyla, bugün demokrasiyi hatırlamış yazarların sivil diktatörlük uyarılarını dinlerken, aklımıza tayyip erdoğan öncesindeki otokratik yapının nasıl da olumlandığına dair üretilmiş kanaatler geliyor, bu kanaatlerin sahibi olan organik aydınlar geliyor. gülüyoruz. gülüyoruz, çünkü belki bu sayede bu adamlar biraz akıllanırlar da mevcut yapıya kimin hakim olduğuna değil, yapının bizatihi kendisine bakarak bir demokrasi anlayışı geliştirirler. o yapı, vesayet rejimiyle dolarken iyiydi de, şimdi akp kadrolarıyla dolarken mi fena oldu?
bu ülkenin yönetim sisteminin, başındaki kişiye özgü olduğunu her konuda istediği gibi at koşturmasından görebildiğimiz, sadece kendisine ve akp erkanına çalışan bir düzen kurmuş ve bunu bozmak isteyen herkese karşı açtığı "kişisel" savaşlarında da makamının tüm olanaklarını sonuna kadar kullanmaya acayip hevesli olan, güce bağımlı, güce aşık bir adam. kendini padişah olarak görüyor mu bilmem; ama bu ülkeyi dingonun ahırı olarak gördüğü kesin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder