16 Nisan 2012 Pazartesi

Çeşme Arçelik Servisi

akşam olduğunda tekrar toplandık sahilde bu gece hep birlikte içiyorduk dünün aksine hep birlikte söylüyorduk gözlerine bakıyordum mütemadiyen…yalnız kalmak istiyordum onunla bu kalabalık adeta acı veriyordu…ve sonunda kalktım elini tuttum ve benimle gelmesini istedim sahilin tenha bir kısmında oturduk beraber karanlıktı sadece ay ışığı yıldızlar ve yakamoz …ben nasıl olduğunu bilmesem de çok garip hissettiğimi anlattım sustu gözlerime baktı ve hayatımın en anlamlı en sade en duru ve en masum öpücüğünü kondurdu dudaklarıma hayatımda hiç olmadığım kadar mutluydum , hayatımda hiç olmadığım kadar ait… takip eden üç gün hayatımın en güzel günleriydi.dünyanın en güzel şehirlerinden birinde kilometrelerce yürüdük…gün batımını izledik beraber…ben ruhuma dokunabileceğine inanamazdım hiç kimsenin dokunulduğunu anladım sadece bakarken dahi gözlerine kalbin yerinde çıkacakmışçasına haykırışını tattım… Çeşme Arçelik Servisi ve ayrılık zamanı geldi çattı binip gideceğim araba 530 km sokucaktı aramıza..öğleden sonraydı hareket vakti sabah erkenden buluştuk ve oturduk baş başa konuştuk ağladık saatler hiç geçmediği kadar hızlıydı dakikalar saniye kısalığında…ve ayrılık vakti gelmişti son kez sarılıyordum son kez öpüyordum biliyordum …etrafımdan duymuştum uzun mesafe ilişkilerinin kaderini…istiyordum her şeye rağmen yürütmek ona dokunamadan sarılamadan sadece sesiyle resmiyle katlanabilmek yokluğuna.. ağlarken hıçkıra hıçkıra son sarıldığımızda kalbim koparcasına acıyordu duygusal bir acı değildi hissettiğim fiziki olarak acıyordu kalmak istiyordu sadece… çaresizce arabanın aynasından son kez baktım yüzüne ve tamamen bıraktım artık kendimi… yol boyunca ağladım hiç durmadan hiç susmadan gurur ya da kim ne der umurumda dahi olmadan…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder