Deneyimlerim

bir insanın ağzı kokuyorsa o kişinin bunun farkında olmaması mümkün değildir. çünkü ağızda kokan şeyin tadı olur. eğer kokuyorsa sabah kalkınca bile insan ağzının koktuğunu hisseder burnu tıkalı dahi olsa. bu yüzden ağzı kokan insanların dünyanın en pis insanları olduğunu düşünüyorum. yakışıklı delikanlıları bu duruma göre eliyorum. isterse mat gordon olsun karşıdaki, ağzı kokuyorsa kendisi bir hiç bile değildir gözümde. kızlara gelince, onlara diyecek bir şey bulamıyorum zaten. hiç üşenmeden sabah sabah boya küpüne batıp çıkacaklarına bi dişlerini fırçalasınlar uyanınca. ağzı kokan insanların ağzına çakasım geliyor iki tane. itirafım budur.şu an banka şubesinde, bankaya ait olan bir bilgisayarda bangır bangır fasulye adlı şarkıyı çalmaktayım, işin daha da ciddi boyutu müdür yukarıda artık sonum ne olur bilmiyorum, evet hafiften civataları gevşettim. takıntılarımdan adım atacak yer bulamıyorum. aklım darmadağın, yine midem bulanıyor, iyi değilim sözlük, başım çok ağrıyor, bir işe yarayacak gibi buraya yazıyorum bir de. geçenlerde ev arkadaşımın sevgilisinin gazetenin pazar ekinden çıkan kartondan barbie prenses bebeğini işbu sevgili evden çıkar çıkmaz önce ikiye büktüm, sonra kırdım. hıncımı alamadım, yere atıp üzerinde tepindim.(oha) yok, sadece ikiye büküp kırdım, sonra da çöpe attım. sebep? şu kız çocuklarına küçüklükten beri " sen prensessin, en kıymetlisin, parmaklarının üzerine basa basa yürümelisin, kuğu gibi süzülmelisin, erkeğini elde etmek ve elinde tutmak için elinden geleni yapmalısın. kadınlığını hissetmek istediğinde de sevgiline anlamı olsun olmasın kapris yapmalısın. ki, sürünsün" şeklinde dayatılan ve kadını erkek üzerinden tanımlayan cinsellik dezenformasyonundan nefret ediyorum da o yüzden. ne kadın prenses, ne de erkek vahşi avcı. ikisi de farklı iki cinsiyetten bütünleşik insanlar. bu kadar yani,ne azı ne fazlası. +ama abi, şimdi burada kız çocuğunun ve bakire kadınların masumiyeti falan yani. - bi siktir git. + ama abi? -kafanı kırarım. uza!