19 Nisan 2012 Perşembe

yaprak dökümü

bilecik yolunu açarkenki konuşmasında şunları demişti dün elmadağ viyadüklerinin açılışını yaptık. sadece 5 kanal bunu verdi niye? iktidara nasıl zarar verecekler dertleri bu ama veremeyeceksiniz 3-5 fotoğraf karesiyle bu işi çözemezsiniz. millete izletin bir hayra eliniz dokunsun bunları da göster niye? dert başka! gelin kendimize itiraf edelim, bu sözler diktatörlük değil de nedir? önemli gelişmeler yerine başka haberlerle gündemi örtme de vardı tabikendisini iyice kaybetme yolunda ilerlemekte olan akp genel başkanı. "demokratik davranışımızı, bu ay sonuna kadar sürdüreceğiz" demesi bunun en güzel göstergesidir sanırım. ee, ay sonundan sonra ne yapacaksın derler adama. filistin askısı? tekel işçileriyle ilgili konuşurken fena bir pot kırmıştır. "türkiyede o maaşa çalışacak milyonlarca isşiz var". pek önemli değil gibi gözükebilir ama bu iktidarın gerçekleri örtbas etme ve olayları çarpıtark gündem değiştirme taktikleri gözönünde bulundurulduğunda kendileri açısından kesinlikle dile getirmemesi gereken birşeyi dile getirmiştir. allah tayyipe bunlarıdamı söyletecekti.yakın zamanda john steinback'in gazap üzümleri romanını okuduğunu zannediyorum. zira tekel işçilerine karşı verdiği bir demeçte "bu maaşa çalışacak çok işçi var" buyurmuş. işte bu kapitalizmin en vahşi tarafıdır. insanlardan oluşan ama insan olmayan bir sistemin en vahşi yönüdür. ne demek bu maaşa çalışacak çok işçi var demek. yani hakedene hakettiği maaş yerine, işi aç olduğu dolayısıyla kabul etmek zorunda kalan işçiye ucundan biraz para vermek mi? bu mu lan adalet? bu mu insanlık? gazap üzümleri demişken, o kitapta topraklarından sürülen ve karın tokluğuna çalışmak zorunda kalan insanları anlatıyor.parti grup toplantısında, muhalefet kanadından gelen eleştiriler ardından "bu ülke yol geçen hanı değil" buyurmuş türkiye cumhuriyeti başbakanı. bu ülkenin geleceğini ellerine teslim edeceğimiz gencecik, pırıl pırıl öğretmenleri atanmama derdi yüzünden üniversite sonrası, bir umut kpss'ye bel bağlamış, elinde avucunda ne varsa dershanelere döküyor. bu ülkenin eczacıları, göz göre göre kepengi kapatıp, tası tarağı toplayıp, ne hali varsa görmeye zorlanıyor. bu süreçte senelerdir halkı söğüşleyen ilaç firmaları değil de, eczacıların ta kendisiymiş gibi gösterilerek hem de. bu ülkenin doktorları; ister çözümsüzlükten, ister yetersiz gelir nedeniyle, ister sadece aç gözlülükten olsun, nedeni zerre umurumda değil; zaten ssk mı, bağ-kur mu, sgk mı derken başı dönmüş hastalara bir de özel muayenehane faturası kilitleme peşinde. "bir doktora kaç hasta, bir imama ne kadar cemaat düşer bu memlekette?" geyiğine hiç girmeyeceğim, anlatmak istediklerim çok başka şeyler. bu ülkenin ekonomisi acı acı güldürüyor ağlanacak haline. her yükselişi gözümüze sokulan borsada aslan payı yabancı sermayenin cebine girmiş kimin umrunda? bu ülkenin bankaları... diyeceğim de, kaç tane banka kaldı gerçekten bu ülkeye ait? işçi sınıfı kan kusarken sırtını ya kan bağı ya da hatır gönül ilişkisiyle iktidara dayamış zümre servetine servet katmakta; vur dibine rahvan gitsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder