18 Nisan 2012 Çarşamba
Mor ve ötesi
insanlar neden blog yaziyor, neden her saniye ne yaptiklarini twitliyor, neden formspring sayfasi aciyor anlamiyorum; bazen belki anlarim diye benim de yapasim geliyor (ki anlaticak bir suru seyim var) ama isim gucum var cok.. keske biri bana cok acik ve durust bir sekilde anlatabilecek kadar kendisi ile barisik olsa..
not: kimseye laf sokmuyorum ya, anlayamiyorum cidden..
birileri yemeğe gelecekse ki binotuzsekiz yılda bir olabilecek bir şey bu yemekleri kendi zevkime göre yapıyorum ama kötü yemek yaptığımı, sofra şeysini beceremediğimi sanmalarına ses etmiyorum. evet o yüzden salata söğüş, yediğin içtiğin şey hastane yemeği gibi ve sofrada ekmek yok.
ömrümde hiç bir şeyi yada kimseyi ,on yaşında veletken,sokakta deli gibi top oynadıktan ve aşağıdan eve doğru yalvarırcasına bağırdıktan sonra,pencereden sarkıtılan o sepeti,içinde lıkır lıkır kafaya dikilecek buz gibi suyun olduğu sepeti,havada süzülüşünü izlediğim o caanım sepeti beklediğim kadar heyecanla bekle(ye)medim.
entrymi beğendiklerini belirten mesajlar atan yazarları hemen buldumcuk olmuş gibi badi liste alıyorum. çoğunu ikinci entrylerinde siliyorum sonra :(
elti, görümce, kayın, kaynata, dünür. defalarca sormuş olmama rağmen bunlardan hangisi neyim oluyor hala bilmiyorum, öğrenemiyorum. kuzen/yeğen konusunda da kafam bazen karışmıyor değil.
çevreme bakıyorum, insanların davranışlarını izliyorum, birbirlerine, yaşadıkları çevreye, çocuklara, esnafa, oturdukları parka, yürüdükleri kaldırımlara, sokakta kendi halinde yaşayan kedi ve köpeklere yaptıklarını görüyorum...
sonra kendi kendime hayal kuruyorum, "elimde bir silah olsa, adama tutup düğmeye bastığım zaman o adam hiç olmamış olsa" diyorum... ve bunu o kadar çok istiyorum ki...
ve inanıyorum ki, o yerlere tükürenler, çevresindeki insanlara hastalık yayar gibi kötülük yapanlar, kötü davranan, gücünün yettiğini ezenler, küçük çıkarları için çevrelerindeki herkese ve hatta tüm ülkeye büyük adilikler yapanlar, çocuklara ve hayvanlara kötü davrananlar, sokak ortasında küçük çocuklara dayak atanlar, toplumda yaşama kurallarını hiçe sayanlar, trafik kurallarını iplemeyen ve çevrelerindeki herkes için ölüm tehlikesi halinde gezenler, cahilliğinin farkında olmayan ve her türlü eğitimi reddeden karacahiller.....
hepsine yetecek kadar cephanem olsa ve bunların hepsini ortadan kaldırabilsem... (sanırım bu silah çok özel bir cephane ile çalışıyor olacak sanırım...)
"çocuğum ne güzel bir dünyaya uyanırdı ertesi sabah" diyorum...
evet, itiraf ediyorum
dünyanın iyiliği için ciddi bir miktarda insanı ortadan kaldırmak bana bazen çok sevimli geliyor
senelerce iki kisiye baba dedim.
sonra bir tanesi yasimin ilerlemesi ve annem ile yasadigi sorunlara karsi anneme karsi kurdugu cepheye beni de almak icin, seninle konusmak istiyorum dedi. odama geldi ve senin gercek baban benim dedi. ufak bir kac hikaye anlatip cikti.
hemen akabinde annem odaya girip:
- benimle konusmadan hic bir seye inanma dedi.
o gun anladim ki birisine baba ya da anne diyebilmek icin biyolojik olarak baba ya da anne olmalari onemli degil. birey kim tarafindan korundugunu ve sevildigini hissediyorsa 'baba' ya da 'anne'si odur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder