11 Haziran 2012 Pazartesi
Çeşme Beko Servisi | 444 1 494
enstruman gibidir izmir , çalmasını bilenin elinde bülbül gibi öter.
akşamüstü güneş hafiften kızarınca çıkartırsın masayı bahçeye ya da terasa , hele bir de denize yakınsa evin değmesin kimse keyfine. güneşten solmuş dandik masanı açarsın üstüne çiçekli sofra bezini serersin. ufaktan mangalda yanmaya başlamıştır. yemek hazırlanana kadar önden bir duble rakı çakarsın ön hazırlık niyetine. eşin salataları getirir sofraya , rakı kokusuyla karışır yoğurtlu semizotunun sarımsak kokusu. yerleri sularsın serinlik yapsın diye , toprağın kokusuyla betonun serinliği vurur yüzüne. klorak lekeli kottan kesme şortun da ıslanmıştır hortumun ucunu sıkarken.
Çeşme Beko Servisi | 444 1 494
cam güzellerini sulamayı unutmuşum , hanım fırça atmasın diye düşünürsün . birer maşrapa su da onlara dökersin. kısa kollu gömleğin düğmeleri günün saatleri ilerledikçe bir bir açılır. artık tüm düğmeler açılmış ve balığın kokusu diğer tüm kokuları bastırmıştır. balığı çatalın yanıyla ikiye ayırırsın duman yüzüne yüzüne gelir. balıktan iki çatal aldıktan sonra tam rakıya uzanırken akşam ezanının sesini duyarsın. " eh be hoca tam zamanıydı" dersin içinden.
elini yüzüne sürte sürte oturursun sıkkın sıkkın ezan bitinceye kadar , sakallar da uzamıştır hafiften. "yarın bir traş olayım iyice zımpara gibi olduk" diye düşünürsün. ezanın bitimiyle sevgiliye kavuşur gibi kavuşursun rakıyla. börülce salatası , fava , biber patlıcan kızartması danseder önünde. otuzbeşlik de ufaktan dibini göstermektedir. yalnız kalmışsındır masada çoluk çocuk çoktan kapı önüne çiğdem çitlemeye inmiştir. imbat vurur yüzüne , seslenirsin " hanım ,ara şu kızı onbir olmadan gelecekti " diye gecenin sessizliğinde.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder