21 Haziran 2012 Perşembe

Çeşme Klima Servisi

kitanoya yarasir bir janr denemesi, cok cok daha iyisini bize gosteren, ama bu vaadini yerine getiremeyen bir film, yeni sinemacilar ve onlarin uzantilarindan sonra gercekten kayda deger bir pop-film haluk bilginer daha ilk sozunde, evladim benim ne seninle ne de ailenle kisisel bir sorunum yok derken -hatta o sozu etmeden onceki nefesinde filmi-hatta herhangi bir sanatsal yapiti-nerelere yukseltebilecegini gosteriyor onur unlu bu -sanirim ilk-filmiyle cok buyuk isler yapabilecegini gosteriyor; Çeşme Klima Servisi belki de ilk turk film-noiri olmasinin disinda; goruntu yonetmenligi-bazi aras demiray ender rastlanan bir is cikarmis, acilis sahnesi, son sahne, tabii sanat direktorunu de ihmal edemeyiz, alper yanar, duvar kagitlari, salondaki koltuklarin secimi, hele bir de o arkadaki sahane resim, emniyet mudurlugunun koridorlari, butun bunlar inandiricilikla yaraticiligin kesisimini sunuyor... ote yandan istanbul sokaklariyla ilgili temel bir problem kendini gosteriyor, ve turkiye orta sinifinin kentsel cevresi de buna katkida bulunuyor, sokak sahnelerinin, ozellikle musa rami'nin evinin dis plan cekimleri salt cirkin ve anlamsiz noktasinda kaliyor... genis acilarin kullanimi-beat takeshinin kilit imzasi- istanbul peyzajinda bize hic beklemedigimiz firsatlari gosteriyor-tabii buyuk bir olasilikla 35 mm film kullanilmasi da buna katkida bulunuyor. ama ovgulerimizi bu kadarla sinirlamak hakkaniyet dahlinde olacak, cunku:

19 Haziran 2012 Salı

Çeşme Demirdöküm Servisi

bu sezon derbi karnesi oldukça iyi gidiyor. son yıllarda fenerbahçe' nin derbilerde başarılı olmasının nedeniyle aynı sebepten. derbilere temkinli başlayacaksın biraz. rakibi tartacaksın. rakibin oyununa göre akıllı oynayacaksın. fenerbahçe hiçbir derbiye bam güm atak yaparak başlamazdı. bakardı bi rakip ne yapıyor diye. gerekirse hiç pozisyona girmeden, bulduğu 2-3 fırsatı değerlendirip galibiyeti alırdı. Çeşme Demirdöküm Servisi bu sene biz de böyleyiz genel olarak. özellikle şu beşiktaş maçında. ilk 5-10 dakika bekledik, bakalım tayfur hoca ne yaptıracak diye gözlemledik. sonra beşiktaşın ceza sahasından başlayan bir hücum press ile kontrolü ele aldık. ilk yarının son 30 dakikası alan bırakmadık beşiktaşa çok fazla. ikinci yarının başlarında yine press yapmadık, enerjimizi sakladık. zaten beşiktaş da pas yapamıyordu. kanatlara inmek istiyorlardı sadece. o da bi sike yaramıyor zaten. işin özü, çok akıllıca oynuyoruz bu sene. umarım haftaya fener maçında da bu oyun stilimiz değişmez. mutlak galibiyet gereken taraf onlar çünkü. o yüzden hızlı başlamak isteyecekler. biraz bekleyip, sonra şok press ile ilk yarıda öne geçeceğimizi düşünüyorum. haydi aslanlar.

Çeşme Bosch Servisi

bu sene şampiyon olmayı sonuna kadar hak etmiştir bu takım arkadaş. sanki lehine hata yapılan tek takım türk futbol tarihinde. sanki beşiktaşın oynadığı binlerce maç hep çok adil yönetildi, beşiktaş hiç kayırılmadı. sanki en sikindirik maçta dahi hakem hatası olmuyor. Çeşme Bosch Servisi yan hakemlerden santimlik ofsaytları filan görmeleri bekleniyor. hakemlere laf atana kadar, hala futbola teknolojinin olanaklarını sokmayan fifa ve uefa'ya çemkirilmelidir. hayır, bu hakemleri sokağa atacak halimiz yok. yabancı hakem getirsek yine aynı hatalar olacak. yine hakemi satın alma ithamları olacak. bu işe adamakıllı bir çözüm gösterin ya da bir zahmet susun amk. amına koduğumun yerinde, şampiyon olan takım ya şikecidir ya çirkeftir zaten. başka türlü şampiyon olunmaz. en nihayetinde 2-3 ay sonra unutulacak onlarca sezondan biridir. keşke ligler hiç oynanmadan tüm takımlar şampiyon ilan edilse de, aynı yazıları binlerce kez okumasak. ayrıca bir kısım fenerbahçeli renkdaşın da, galatasaray kesin şike yapmıştır çığırtkanlarının arasına katılması beni fena halde üzüyor. daha geçen senenin acı tadı ağzımızdayken, başka takımlara şikeci ithamları yapıştırmak hiç hoş durmuyor. üstüne üstlük, diğer takım taraftarlarının düştüğü hataya daha kötü düşmüş oluyoruz.

18 Haziran 2012 Pazartesi

Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494

taraftarının sabiha gökçen'de yaşanan olayları fenerbahçe düşmanlığına yormasında şaşırılacak bir durum yoktur, zira ellerinde böyle düşünmek için zibilyon tane sebep vardır. emniyet bir anda yargıçlığa soyunup resmi sitesinden "bilmem kaç maçta şike tespit ettim ve delillendirdim!" diye açıklama yapıp kulübümü zan altında bırakacak, başkanıma ait olmayan görüntüleri ona aitmiş gibi montajlayıp tvlere verecek, 8 aydır eşkal tespit fotoğraflarına kadar hakkımdaki bütün gizli belgeleri basındaki ucube birtakım adamlara sızdıracak ve biz bütün bunlar daha önce başka kulüplerin de başına gelmiş gibi polisin fenerbahçe'yle özel bir sorununun olmadığını düşüneceğiz. nickini güzel seçmişsin güzel kardeşim. o son kadehi içmeyecektin. Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494 play-off sistemini eleştirmiş kulüptür şayet durumdan da memnundur. şu gerçeği bilmek gerekir ki şu an zirve'de olsaydılar, yöneticileri, hocaları ve futbolcuları, bizi şampiyon yapmamak için uğraşıyorlar, kulübümüz üzerine oynanan oyunlar'dan biridir bu gibi açıklamalar yapılması kaçınılmaz olurdu.

Çeşme Beko Servisi - 444 1 494

ancak; şu an bir anket yapılsa, türkiye' nin %75' i, geçen sezon fenerbahçe' nin şike yaptığına, şike yapmasa şampiyonluğa ulaşamayacağına o kadar emindir ki(!) saatlerce dil dökseniz, delilleri gösterseniz, takımın ölüsünün bile şampiyonluğun en iddialı takımı olduğunu, kendi sahasında 40 maçtır yenilmediğini anlatsanız, öne sürülen iddiaların ne kadar ipe, sapa gelmez hukuk dışı şeyler olduğunu kanıtlasanız fikirlerini değiştiremezsiniz. işte bu açıdan bakınca da fenerbahçe türkiye' nin bir kulübüdür. Çeşme Beko Servisi - 444 1 494 zira burası türkiye. burada meyve veren ağaç taşlanır. misal bir bilimadamı bir şey bulacak gibi olur; uçağı dağa çakılır, biri güzel birşey üretir; arabasında ölü bulunur, biri çıkar ülkeye fayda getirecek iki kelam eder ya helikopteri düşer, ya arabası havaya uçar yada kim vurduya gider. ha unutmadan, mesela bu entryde doğruları ama sadece doğruları anlattığı için, diğer hiçbir kulübe, zümreye, şahsa atıfta bulunmadığı, hakaret etmediği halde her 4 kişinin 3' ünden eksi oy alır. yazarın zaten sürünmekte olan notunu iyice aşağıya çeker ama normal bunlar hep. dedim ya, burası türkiye. fenerbahçe de türkiye' nin bir kulübüdür.

Çeşme Arçelik Servisi - 444 1 494

takım kaptanı seda’nın şampiyonluk kupasını almasının ardından hazırlanan platformun arkasında ışık şelalesi oluşturuldu, havaya renkli konfetiler uçuruldu. fenerbahçeli oyuncular ve teknik heyet kupayla ilk coşkuyu yaşadıktan sonra yönetim kurulu üyelerinin de yanlarına gelmesiyle sevinçlerini sürdürdüler. kupa töreni öncesi tribünlere gelen taraftarlarla tezahüratlar yapan oyuncularımız, başkanımız aziz yıldırım için de tempo tuttu. fenerbahçeli voleybolcuların ellerinde kupa töreni için platforma geldiklerinde türk bayrağının yanı sıra azerbaycan bayrağı da yer aldı. organizasyona da fenerbahçe universal forması giyen voleybolcular damga vurdu. kim turnuvanın "en skorer oyuncu" ve "en değerli oyuncu" ödülünü kazanırken, naz aydemir de "en iyi pasör" ödülünün sahibi oldu. haydar aliyev spor kompleksi’nde oynanan final karşılaşmasını başkanvekilimiz nihat özdemir, asbaşkanlarımızdan ali koç, cihan kamer, mithat yenigün, yönetim kurulu üyelerimizden hakan dinçay, ünal uzun ve turan şahin’in yanı sıra universal hastaneler grubu yönetim kurulu başkanı dr. azmi ofluoğlu ile universal genel müdürü dr. mahir turan da izledi. Çeşme Arçelik Servisi - 444 1 494 birinci set karşılıklı sayılarla çekişmeli bir şekildi sürdü. fenerbahçe universal 3-1 öne geçti fakat cannes ilk teknik molayı 8-7 önde geçti. shashkova’nın sayıları ile fenerbahçemiz 9-9’da eşitliği yakaladı. kim’in smaç servisleri ile takımımız ikinci teknik molayı 16/12 önde kapattı. kim oyuna ağırlığını koyunca smaç servisleri ve plaselerinin getirdiği sayılarla rakibi dağıttı ve seti de 25-14 kazandı. ikinci sete sarı melekler etkili servis atarak başladı ve kim’in sayılarına, eda’nın dörde kaçarak elde ettiği sayılarla teknik molaları 8-6 ve 16-13 önde geçti. oyundan kopmayan cannes skoru 17/17’de yakalamasına rağmen kim ve fabian’ın sayıları yine skoru fenerbahçemiz lehine çevirdi. seti de fenerbahçe universal 25-22 kazandı. üçüncü sete cannes son şansını iyi kullanabilmek için etkili başladı ilk teknik molayı da 8-7 önde kapattı. buna rağmen sarı melekler oyundan kopmadı yaptığı büyük mücadele ile ve rakibi durduran bloklarıyla seti 25-20, maçı da 3-0 kazarak bir tarih yazdı. şampiyon fenerbahçe

12 Haziran 2012 Salı

Çeşme Bosch Servisi

her sabah sahil yolunda balçova'dan alsancak'a doğru inanılmaz bir trafik vardır bu şehirde... 3 şerit tamamen dolu olur. karataş kavşağı, konak meydanı, konak pier gibi noktalarda da yığılmalar... çünkü izmir'deki çalışanlar çoğu zaman bu rotayı kullanır. ancak bu durum alsancak'tan balçova'ya aynı anlarda gidişin tenha olacağını sandırmasın. çünkü mithatpaşa meslek lisesi'nden sonra yine yoğunlukla karşılaşırsınız. işin ilginci perşembe günleri daha kalabalık olur trafik veya bana öyle geliyor. trafik probleminin temelinde, şehrin ana bölgelerini birbirine bağlayan yollarının alternatif güzergahları olmaması yatmaktadır.mustafa kemal sahil bulvarı( balçova-konak), altınyol( karşıyaka-bornova-konak) ve ankara yolu( bornova-karşıyaka-konak) bunun en güzel örneğidir. Çeşme Bosch Servisi ikinci bir sebep ise yetersiz altyapı. bazen en ufak bir yağmur yağışı bile körfezin taşmasına, dolayısıyla musafa kemal sahil bulvarı ve altınyol'un felç olmasına sebep olabiliyor.

Çeşme Profilo Servisi

sait faik'ten plajdaki ayna adlı öyküsünü okumuştum.hayatımda okuduğum en iyi diyalogları çözümlemeye, bunu nasıl yaptığını anlamaya çalışıyordum.kitabı dolaba koyup aşağı inerken o muhteşem gökkuşağını gördüm.gökkuşağını hiç bu kadar belirgin ve bu kadar güzel görmedim. bugün güzel bir gün Çeşme Profilo Servisi bir durum için gitmek zorunda kalıp, 1.5 gün takıldım burada. cıvıl cıvıl canlı bir şehir. ama benim gördüğüm kadarıyla öyle '' izmir aşkı '' gibi bir durum yok ortada lan. hani amerikalıların marketing durumu var ya, aha işte izmir'li olanlar da kendi şehirleri için o marketing durumunu güzel bir şekilde uyguluyor. yok konuşma tarzları değişikmiş, yok kızları güzelmiş, yok çok aydınlarmış, türkiye'nin en güzel şehriymiş falan derken oldukça merak ederdim ama bir istanbul değilmiş. asla bir istanbul olamaz. 35.5, göztepe - bilmemne derbisi, istanbul - izmir arasında 100 fark, izmir kızları, izmir havası bambaşka yeeee gibi reklamlara kanıp ilk gün etkileceğimi düşündüm ama bir havası yokmuş buranın. arkadaşıma '' istanbul ile burayı nasıl kıyaslıyorsunuz, istanbul'a gelen turistler bile gitmemeyi düşünüyor lan '' dedim, cevap olarak '' ama biz chp'ye oy veriyoruz '' dedi. moskova'da böyle, bir hayal ile gidiyorsun hayalkırıklılığı ile dönüyorsun.

Çeşme Klima Servisi

az önce şimşeklerle bombalanan, karşıyaka taraflarında halen yağmuru devam eden şehir. ama sakın iki günlük havaya aldanıp yazlıklarınızı kaldırmayın. hele kış geldi falan demeyin. izmir'e kışın gelmesi için daha eylül bitecek, ekim bitecek, kasım geçecek, aralık yarılanacak... işin kötüsü izmir havasının en berbat günleri gelecek. bugün sabah üşüdüğünüzü farkedip ertesi gün bi ceket alacaksınız ama o gün de o ceketi aldığınıza pişman olacaksınız. sabah üşüyüp öğlen yanıp akşam serinleyip gece tekrar üşüyeceksiniz. yine de yaza sıkıştıramadığınız aktivitelere daha geç kalmış sayılmazsınız. belki domates, biber, patlıcan kurutma havası geçmiştir ama bir pazar kahvaltısı, kordon'da biralama vs için tam vakti gelmiştir. Çeşme Klima Servisi bir izmirli olarak, spor kulüplerinin bu kadar kötü yönetilmesini hazmedemediğim güzel şehrimdir. karşıyaka'sı, göztepe'si, altay'ı bu kadar mı kötü yönetilir? birisi de çıkıp, ''ben kulübü yapılandırıyorum, bu düzeni kaldırıyorum.'' demiyor. vallahi yazık şu güzel şehrimin takımlarına.

Çeşme Demirdöküm Servisi

hem insanların takındıkları tavırla hem de çok değil 1-2 saat ayırıp ufak bi gezintiyle çok net anlaşılacaktır ki bu şehir baş tacı edilmesi gereken yerde hizmet falan görmüyor. bizzat doğup büyüdüğüm bu şehirdeki fikir değişikliklerini görmek hiç de zor değil artık. Çeşme Demirdöküm Servisi şimdi burda asıl düşünülmesi gereken izmir'in birilerinin kucağına ittirilmesi ya da seçim tarihini beklemek zorunda olmak değil. önemli olan bu hizmeti görmek, ödediğin verginin daha güzel ve mantıklı şekilde tasarruf edildiğini hissetmek. belediyesinden illallah eden izmir halkının yüzü gerçekten güler bu koşullarda. diyeceğim o ki bir belediyenin yerini başkalarına bırakması ittirilmek olarak algılanmasın. seçmeni olduğu partiyi memnuniyetsizliğinden değiştirmek zorunda kalan arkadaşım da kendisini üzüp karalar bağlamasın. birileri gelir, birileri gider, iyi olan kalır. iyi iş yapmayanı orda tutmayacaksın. bu her zaman böyledir.

Çeşme Bosch Servisi

chp'yi din kabul eden mal dolu, chp ne yaparsa yapsın ondan vazgeçmiyor; hakkettikleri gibi yaşıyor izmirliler. o değil de ben de akraba mevzusuna gitmek zorunda kalıyorum o fena oluyor... ya çok doğu kökenliler var :( mesela ben de iç anadolu kökenliyim ama izmirliyim ben, ama onlar... zaten güzel de konuşmuyorlar :( ayrıca doğu kökenli kadınların da modadan haberi yok, inanır mısın hala kırmızı oje sürüyorlar :( böyle kötü giyimlerle göz zevkimizi de bozuyorlar... pkk sempatizanlarının türklere ait olmadığını iddia ettikleri şehir. bi dakka lan? yoksa izmir de kürdistana mı dahil oldu? Çeşme Bosch Servisi "son yıllarda değil, hititler gittiğinden beri göç almaktadır. bu şehrin esas sahipleri olan hititlerin evi yağmalanıp yakılırken, üstüne yunanlar yerleştirildi. şehrin sonu zaten yunan işgaliyle yazıldı. o yüzden uzatmanın lüzumu yok." - iş bu tırnak içindeki kısım pkk sempatizanı bir yazarın entrysinden aynalanmıştır. ne sandın donanımsız kürtçü? senin mantıkla şehrin asıl sahipleri hititler, yunanlar orada işgalciydi. batı ve orta avrupa da keltlerin. hadi s.kt.r git şimdi. chp'nin gerçekten de kıymetini bilemediği bir şehir. metro çalışmaları gerçekten kocaman bir şaka gibi. lisenin başında "eh artık lise sonda metroyla gideriz okula." diye hayalini kurduğum metro, üniversitede dördüncü seneme girdiğim şu günlerde en ufak bir ilerleme kaydetmiş değil. seneler önce "ulan metro diye evin önündeki parkı yıktılar." diye sitem ettiğim belediye; şimdi, literally, bütün üçkuyular-üçyol bölgesini yıktı. geçen sene bütün izmir'i "çekilen çilelere değecek: metro 2011 ağustos'ta açılıyor!" afişleriyle donatan aziz kocaoğlu, eylül ayında "bir sabah uyanacaksınız, metro bitmiş olacak, tsıhıhı." diye demeç vermeye utanmıyor. bir sonraki yerel seçim 2013'te. söylemeye çeiniyorum aslında ama, 2012'de bu metro muhtemelen bitmiş olur. chp de o seçimi, hak etmese de, kimseye bırakmaz. bırakmasın da zaten. kordon'da çimlere oturup bira içebilmeyi, bitmiş bir metroya tercih ederim. bu şehrin bir ferdi olarak böyle bir seçim yapmam çok yanlış belki ama, durum bu. edit: akp'li bir belediyenin yönetiminde, kısa süre sonra kordon'da çimlerde bira içemeyeceğimizden adım gibi eminim. çimleri koruma, doğal yaşam, huzuru koruma, yarak kürek bir sebepten ötürü bunun olacağını, orada polislerin gezmeye başlayacağını biliyorum. yoksa "kafeler, barlar kapanacak :(((" demiyorum güzel kardeşim. ben de biliyorum istanbul'da akp yönetimindeki semtlerde de insanların bira içebildiğini...

Çeşme Profilo Servisi

sahipsiz olduğunu düşünmeye başladım, bostanlı sahilde satıcılar yüzünden yürümek günden güne zorlaşıyor, şöyle ki; mısır ve çay satıcıları ateş yakıyor hem de tam yürüyüş yolunun ortasında!, o ateş kıvılcımları ve yoğun dumanı atlatabilirseniz yürümeye devam edebiliyorsunuz! ha bir de masa ve sandalyelere takılmazsanız! birde bunlar 8-10 tane masa açıp sandalyeler ile doldurmuşlar, evet sahildeki çay satıcısından bahsediyorum her birisi 8-10 masa açmış! Çeşme Profilo Servisi biz vergi verip sahil düzenlemesi yaptıralım ve birileri ruhsatsız şekilde iki mısır satacak diye sahilde yanma ve yaralanma tehlikesi ile yürüyelim! sahipsiz muz cumhuriyetine döndü buraları, sanırım bir belediye başkanı ve zabıtası falan yok son yıllarda korkunç dış göç almakta. insanları insanlıklarını kaybederken, bir de dışarıdan gelenler felaket etmişlerdir bu güzelim şehri. bir cumartesi akşamı kordon'da, kaldırımda yürürken üzerine jeep süren adama çüş dersin -yanındakinin bile duyamayacağı tonda- eleman arabadan inmeye kalkar, zaten az buçuk kavgaya hazırsanız bileğine güvenmeyen bir korkakla boğaz boğaza gelmeniz içtendir. dış göç, doğulular için yaptığım bir tanımlama değildi. kaldı ki son yıllardan ne demek istediğimi az buçuk tüm izmirliler görüyor. son 10 yıldaki korkunç kalabalık ne yahu?

Çeşme Klima Servisi

şu sıralar hemen hemen her köşesinde mustafa kemal atatürk'ün ''ben izmir'i ve izmirlileri çok severim...'' sözünün bulunduğu afişlerin asılı olduğu kent. bilmeyenler ve merak edenler için sözün devamını, hatta öncesini yazalımda neden söylendiği anlaşılsın. Çeşme Klima Servisi ''izmir’in karşıyakalıları, sizi derin muhabbetle selâmlarım. ben bütün izmir’i ve bütün izmirlileri severim. güzel izmir’in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerinden eminim. yalnız bir tesadüf beni karşıyaka’ya daha ziyade rapt etmiştir. karşı- yaka’lılar, anam sizin sinenizde, sizin topraklarınızda yatıyor. karşıyaka’lılar, izmir’i gördüğüm gün evvelâ karşıyaka’yı ve orada da sizin türk topraklarınızda yatan anamın mezarını gördüm "

Çeşme Demirdöküm Servisi

bir kabalcı, mephisto, alkım muadili kitabevi yoktur. bir imge, dost kitabevi de yoktur. karşıyaka'da kıyısından bir pandora [pandora değil, pan olacaktı] ile karşılaşılmıştır o kadar. büyük kitabevi yoktur. d&r'lar yetmektedir sanırım. kötü. türkiye nin neresinden gidilirse gidilsin, insanı anında arındıran, türkiyenin üçüncü büyük şehri. eve dönüşün yanında kaybettiğin evini sokaklarında bile bulabildiğin şehirdir izmir. Çeşme Demirdöküm Servisi aylardır bir oraya bir buraya kendini atıp bir yerde evsiz hissetmeye başladığında gidersin annenin evine, bilgisayarın basında bütün lise hayatın boyunca yaptığın rutinine girersin. kahven, sigaran, özlediğin sanal alem. sadece bir kaç gün ama. o yorgunluğu üzerinden attıktan sonra veririsin elini alsancağa doğru, bütün eski arkadaşların hala oradadırlar, eskisi gibi olmasa da, çoğu başka yerlerde senin yaptıklarının farklı versiyonlarını yapsalar da, evindir o sokaklar senin. kimse kimseye bir şey söylemez başka şehirlerdeki gibi. rahatça yürüdüğün sokaklara geri dönmüşsündür. kordona çıkarsın arkadaşlarınla sonra, iki üç bira alırsın yakamozdan, 3 kişi oturduğun çimlerden 10 kişi olarak kalkarsın belki. candır izmir, canandır. sadece kordonda hafif rüzgarı yüzünde hissedip damağında biranın havadaki hafif tuzla karısmıs tadını hissedebilmek için bile dünyanın bir ucundan kalkıp gelmeye bile değecek şehirdir izmir. candır.

11 Haziran 2012 Pazartesi

Çeşme Beko Servisi

standart bir şehirden daha çok 20 milyon küsur nüfuslu ülke görünümündeki şehir. evet...yaşam standartları arasındaki uçurum da bazı semtlere bariz olarak yayılmıştır. mesela ; nişantaşı, bebek, etiler, akatlar, bagdat caddesi gibi semtler de istanbuldadır, öte yandan dudullu,sarıgazi,ümraniye,bulgurlu,çekmeköy de istanbuldadır. (bkz: acı gerçekler) önemli olan dışardan anadolu insanının gördüğü gibi istanbulda yaşamak değildir...bu semtlerden hangi birinde yaşamakta olunduğudur. yani istanbul içinde istanbulda yaşamaktır..ayrıca şunu da belirteyim, istanbul artık, kendi şahsi arabası olmayan orta halli bir insan için çekilmez bir şehir haline gelmiştir. trafik ızdırabı bir yandan, tıkış tıkış otobuslerde kumes gibi yolculuk etmek zorunda kalmak bir yandan, insanı belli bir semtten diğerine yolculuk etmeye tiksindirir.. Çeşme Beko Servisi artık kaostan kurtulmak isteyen ama öte yandan kasaba gibi küçük şehirlerde de yaşamak istemeyenler için cazip olan şehirler için örnek vermek gerekirse

Çeşme Demirdöküm Servisi

lisede çok isterdim istanbul'dan gitmeyi. işte ergenim o zamanlar.. üniversiteyi başka bi şehirde okumak istiyorum. annemler, babamlar olmasın. tek başıma olayım. lise bitti, yapamadım. bikaç kere girdim sınava. öyleydi, böyleydi derken, işte gidiyorum istanbul'dan. ama istanbul öyle bir içime işlemiş ki; onu bırakıp gitmek çok zor geliyor. son kez vapura biniyorum, dolu dolu bakıyorum.. otobüslerin o pis kokuları, kalabalığı. o boktan trafikler.. herşeyiyle seviyorum. öyle ki; sevdiğim adamla aynı okulda okuyacak olmamız bile vız geliyor. aşığım ben buraya. istiklal'e, boğaz'a, eşşiz güzelliğine.. uzun ayrılıklar yaşayamam, sık sık gelicem.. Çeşme Demirdöküm Servisi ölüm tehlikesinin yüksek olmasını dikkate almazsak, motosiklet dışında hiçbir ulaşım aracıyla püfür püfür ulaşım imkanı vermeyen kent. 3-4 kilometrekarelik bir alan içerisinde iş-ev-aşk üçgeni kurarsanız hayal gibi bir şehirdir. hergün katetmek zorunda kaldıgınız mesafe uzadıkça rüya biter sıçış başlar.

Çeşme Vestel Servisi

durduk yere karşıma çıktı bu başlık, eh maden çıktı izmir hakkında birkaç kelam etmeden olmaz. en huzurlu şehirlerden biridir. sıcacık yuvadır, candır. ayrı kalındığında özelenendir. iyisiyle kötüsüyle her daim sevilip vazgeçilemeyendir. Çeşme Vestel Servisi otobüslerinde gps vardır bu şehrin. nerede olduğunuzu monitörden görürsünüz, aynı zamanda sinir bozucu bir bayan sesi hangi durakta olduğunuzu söyler. bir keresinde şoföre yol sorduğumda bana ben muavin miyim ekrandan bak şeklinde bir cevap almıştım. otobüs bekleme sisteminde ise bir farklılık görmedim. daha otobüs icat edilmeden otobüs kuyruğu oluşturan insanların birbirlerine püskevit ikram edip şakalaştığı, asya ve afrika kıtalarının birbine yaklaşmasıyla yükselip, denizin üstüne çıkacak antik su altı kenti.

Çeşme Bosch Servisi

son sekiz yıldır yaşadığım, ülkemizin içerisinde en aydın ve kültürlü insanlarını barındırdığı söylenen, bu sebeple kültür ve sanat etkinliklerinin çok olmasını beklediğim ama malesef böyle birşey göremediğim şehir. yıllardır izmirlilerle şehir üstüne tartışmaktan kaçındım olumsuz bir şey söylendiğinde doğup büyüdükleri şehir olduğu için çok alıngan davranabiliyorlar. geçenlerde cesaretimi toplayıp ekmeğini kültür ve sanat etkinlikleri üzerinden kazanan izmirli tv yapımcısı bir abimize şu soruyu sordum: abicim malum işiniz kültür ve sanat, programlar yapıyorsunuz izmir'de sinema vb. şeyler üzerine, peki sizce izmir'de düşünüldüğü gibi tabana yayılmış bir kültür birikimi var mı? insanlarda böyle bir açlık, beklenti veya talep var mı? cevaba derin bir ah çekerek başladı, izmir'in çok güzide kültür ve sanat insanları barındırdığından ama bunun bir türlü şehre yansımadığından, yansıtılamadığından dolayısıyla kendi projelerinin de böyle bir ortamda gelişebilmesinin zor olduğunundan bahsetti. Çeşme Bosch Servisi şehirde beş altı tane üniversite olmasına, dolayısıyla genç ve dinamik bir nufus olmasına rağmen, şehrin kültür açısından istenen seviyeye gelememesi cidden düşünülmesi gereken bir konu. bu konuda izmir büyükşehir belediyesi biraz geç uyandı ama sonunda geçen sene "izmir için elele" adlı kültür ve sanat kampanyası başlattı amacı basitçe halkı bu konularda uyandırmak ve şehre sahip çıkmasını sağlamaktı. ete kemiğe bürünen güzel birkaç proje ortaya çıkmadı değil izmir arena, ahmet adnan saygun kültür ve sanat merkezi bunlardan birkaçı, bir diğeri opera binası projesi, aziz kocaoğlu birkaç dünya şehri gezmiş sanırım farkına varmış her kültür ve sanat şehrinin simge haline gelmiş bir opera binası olduğunun.(bkz: sydney opera house)(bkz: oslo opera house) sonuç olarak konu izmir'de kültür ve sanat etkinliklerinin olmaması değil, yeteri kadar olmaması ve halka yansımamasıdır, benim görüşüm şehirde özeleştiri yapabilen, suni konulardan daha çok gerçek sorunları görebilen ve çözüm arayan insan sayısı arttıkça gelişme kaçınılmaz.

Çeşme Profilo Servisi

tanrı dünkü sonuçlara ağlarcasına yıkıyor kendisini gün itibariyle. ben de aynen, izmir'in yavaş yavaş 'erozyona' uğradığına mı yanayım, memleketimde iş adamları dahil halkın çoğunun para, pul ve yalanlara kanarak dedelerinin geçmişini, çocuklarının geleceğini ipotek ettiğine mi yanayım, bilemedim... üzülerek görüldüğü üzere; akp ve chp arasındaki makasın giderek azaldığı ege'nin incisi. bu ihtimâli aklıma getirmek istemiyorum ama; yoğun olarak aldığı göçler, son yaşanan aziz kocaoğlu olayı sonrası ilk yerel seçimlerde büyük bir sürpriz yaşanma durumu olabilir. chp'nin izmir'de kaybettiği yerler malumunuz. (bkz: #24010934) tabii ki görüldüğü üzere sosyo-ekonomik durumu daha düşük olan kesimler. ancak akp'nin aldığı oyun tamamını bu kısımlara bağlamak mümkün değil. zira karşıyaka'da, balçova'da da %20 alan bir akp gerçeği var. bunun sebebi, dediğim gibi sadece göç ederek varoş(sevmediğim bir kelimedir fakat uygun bir şey bulamadım.) dediğimiz kısma yerleşen insanlar değil. izmir'deki memurların birçoğu bu kadar oy almasına sebep oldu akp'nin. takdir edersiniz ki bu memurların birçoğu izmirli değil. hergün özellikle adliyelerde, tapularda ve diğer resmi kurumlarda memurlarla muhattap oluyorum. Çeşme Profilo Servisi hatta anekdot olarak belirteyim; geçen hafta bir infaz işi için balçova'ya gitmiştim. mardinli bir icra memuru, kayserili bir şoför, konyalı bir tesisatçı, nereli olduğunu bilmediğim apaçi tesisatçı çırağı. neyse, işlemleri bitirdik, öğlen oldu, insanlar acıktı, adettendir, öğle yemeği yiyelim, dedim. yemeği yiyoruz, seçimlere geldi konu, memur sordu, avukat bey kime oy vereceksiniz, diye. chp'yi pek sevmem ama chp'ye vereceğim özel durumlar nedeniyle, dedim. başladılar bana nutuk atmaya, ak parti de ak parti diye. tabi bunlar ak parti dedikçe ben akp diyorum. bakıyorum; 5 kişiyiz ve 4'ü akp sempatizanı. üzüldüm o an. akpli oldukları için değil ama. istedikleri partiyi desteklerler, beni ilgilendirmez. üzüldüm çünkü izmir'de oy kullanacaklar ve üç kuruşluk adamların ağızlarına laf verecekler, izmir'in kaleliği falan kalmadı diye. izmirliler akp'yi desteklemeye başladı diye. dediğim gibi izmir'den akp'ye çıkan oyların çok büyük bölümü sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan kesimler ve memurlardan gelmiştir. kimse zannetmesin izmirliler iktidarın yaptıklarının farkında değil ama özel nedenler işte. bu bir iddia değildir, izmir'de akp de birinci parti çıkabilir hatta zamanıda merkez sağ partiler izmir'den çok oy almışlardır. ancak şunu da bilin ki; izmir'den akp birinci çıktığı gün, izmirliler, izmir'de azınlık durumuna düşmüştür ama akp'ye oy verenlerin ciddi bir bölümü henüz konak'ı görmemiştir. not: izmir'de 500.000 konyalı, epey çok mardinli olduğu söyleniyor.

Çeşme Klima Servisi

izmirli bir insan olarak "anadoludan gelenler akp'ye oy verdi", "dağdan indiler akp oy aldı", "gecekondu mahalleleri akp'ye verdi böyle oldu" triplerine giren izmirli sayısı cidden midemi bulandırıyor. nasıl bir kafatasçılık bu belli değil, ne rezil insanlarsınız siz be. geçen yüzyıla girerken türklerin nüfusta azınlıkta olduğu bir kentten bahsediyoruz, izmir'in %90'ı izmirli değil zaten, sen kimsin de ona buna "izmirli değil" diye ahkam kesiyorsun yahu? valla sizin yüzünüzden güzelim memleketimden tiksinir hale geldim, ne garip bir yer oldun sen güzel izmir. kesinlikle haketmiyor bu şehir bunları. Çeşme Klima Servisi bir de bunlar her söylenen sözü kendi yarattıkları dünyalarında değerlendirdiklerinden siz beyaz deseniz, onlar siyah anlar. kendi oluşturdukları dünyalarında iki parti vardır sadece. bi tanesi tuttukları parti, diğeri de iktidar partisi. sen kendi tuttukları partiyle ilgili bir eleştiri getirirsen, yada kendi tercihleriyle ilgili fikrini söylersen akıl edemezler ki "lan bu adam acaba sol'daki diğer partileri tercih etmiş olabilir. tek akıllarına gelen şey bu durumda karşılarındaki kişinin yarattıkları dünyalarındaki iki partiden birisi olan diğer partiyi tuttuklarıdır. kusura bakmayın da artık kimse sizin gibi 100 yıl öncesinin kafasını yaşamıyor. kimse takım tutar gibi parti tutmuyor. neyse ya aman, siz "bağımsız izmir" mücadelenize devam edin orda, aman diyim direnişe devam. düşmana göz açtırmayın orda. bizim biraz işlerimiz var gerçek, reel dünyada. sonradan katılırız size ilk uçakla.

Çeşme Vestel Servisi

chp daha yüksek oy aldığı için buraya göçmek isteyen elitistlere küçük bir lafım var:"bizi akpli ve chpli diye ayırmayınız.hassiktir diyoruz hassiktir." yobazlikta sinir tanimayan kisiler de barindiriyor ne yazik ki. Çeşme Vestel Servisi izmir secmeninin kafasindan bahseden adam 14 yasindaki kiza hallenmekle suclaniyor. o da güzelmis canim benim. evet, izmir'le ilgili kötü bir sey söyleyen herkes akp'lidir, yobazdir. algi bu kadar.

Çeşme Siemens Servisi

şu seçim sonrası günde izmir ve onun seçmen profili hakkında konuşmayacağım. son 4-5 yılda inanılmaz göç almış bir şehirdir. dedim ya seçim hakkında konuşmayacağım, dolayısıyla bunu oy oranlarına bakarak söylemiyorum. 2005 yılında üniversiteye girdiğimde her ne kadar çeşme'de okumuş olsam da(bilen bilir, okul döneminde çeşme fazlasıyla izole ve izmir'den kopuk bir yerdir) izmir merkezde çok fazla bulunamadım ve orada günlük hayatını geçirmenin ne olduğunu öğrencilik sürecinde göremedim. tabii turizmciyim, haliyle yaz tatillerimde çalışmak için izmirden uzaklara gittim hep. sonra okul bitti, askere gittim, askerlik sonrası çalıştım sezonu kapatıp 2010 sonuna doğru izmire seneler sonra adam akıllı dönüş yaptım. Çeşme Siemens Servisi ancak hiç tanımadığım bir izmirle karşılaştım. bir kere artık trafik sabah öğle akşam demeksizin fena halde yoğun. eskiden tenha olan belediye otobüslerinde ayakta duramaya bile yer bulamaz olmuşum. kent merkezinde sürekli korkunç bir kalabalık, insanlar üzerime üzerime geliyor. hayatımda ilk defa izmir bana istanbulu hatırlattı. sonra tekrar kaçtım izmir'den. anadoluya doğru yola çıktım. şimdi nevşehir'de avanos'ta yaşıyorum ve buradaki sükunetin ardından tekrar izmir'e yerleşmeye cesaret edebilir miyim bilemiyorum. ve hala anlayamadığım şey ise şu; izmir'de doğru düzgün bir iş olanağı yok yatırım yok. bu kadar insan ne bok yemeye izmir'e geliyor. izmir'deki çocukluk arkadaşlarımın neredeyse tamamı üniversiteyi bitirdikten sonra izmir'i terk etti. düşünün, ben bir izmirli olduğum halde izmir'de bir tane bile arkadaşım yok. izmir'de tahsilli genç nüfus görebiliyorsanız bunların çok önemli bir kısmı hala üniversite öğrencisidir. ha arada sırada gidip görmeye can atıyorum ama hepsi o kadar, orada yaşamaya devam edebileceğimi hiç ama hiç sanmıyorum.

Çeşme Beko Servisi

gelecek yerel seçimlerde bir ilk yaşanabilir. bu son seçimde gördük ki puan farkı git gide kapanıyor. akp bütçeden kısmayıp yerel seçimlere kadar izmir'e dişe dokunur yatırımlar yaparsa bu fark daha da kapanacaktır. ne yazık ki durum böyle. yetkililerin daha çok çalışması lazım. kale olarak övünüyoruz bu sefer darbe yedik. yerel seçimlerde surlarımıza havan topunun çarpmasını önlememiz gerekiyor. Çeşme Beko Servisi tıpkı antalya'da olduğu gibi iç göç oy oranlarına çok fazla etki etmiştir bu şehirde de. hiçbir insan hakkında kötü konuşmayı sevmesem de allahın dağından inen orospu çocukları, "haydi bidaha bi daha bi daha" diye göbek atarak izmir'i ak parti'ye satmaya çalışıyor, bi yandan doğurup bi yandan geri kalan akrabalarını da izmir'e taşıyarak her geçen yıl nüfuslarını büyütüyor ya, işte o zaman tutamıyorum ben kendimi, küfrediyorum.

Blog Esinti

2007 seçimlerinde chp'nin aldığı oy oranı: %35.44 toplam oy sayısı: 737.539 çıkardığı milletvekili sayısı: 11 2011 seçimlerinde chp'nin aldığı oy oranı: %43.81 toplam oy sayısı: 1.096.838 çıkardığı milletvekili sayısı: 13 2007 seçimlerinde akp'nin aldığı oy oranı: %30.45 toplam oy sayısı: 633.641 çıkardığı milletvekili sayısı: 9 2011 seçimlerinde akp'nin aldığı oy oranı: %36.84 toplam oy sayısı: 922.430 çıkardığı milletvekili sayısı: 11 kısacası izmir'de 4 yıldır değişen hiçbirşey yoktur. hala kaledir. Çeşme Arçelik Servisi onlarca mesajın ardından gelen edit: sevgili okurlar, sevgili yazarlar. izmir şehri 2007'de daha az oy farkı ile kaleydi de 2011'de oy farkı daha da artınca mı kalelikten düştü? kale farkı kişiden kişiye, bünyeden bünyeye değişebilen bir kavram. ister kale de, ister orta saha. ne fark eder? hadi kale değil diye mesaj atanları anlıyorum da, matematik özürlüsü olup da izmir'de gün geçtikçe fark kapanıyor diyenleri anlayamıyorum. güzel kardeşim al hesap makinesini eline yukarıda verdiğim sayıları çıkar birbirinden bakalım ne çıkıyor? ayrıca ne chp'liyim ne de izmir'li. nasıl ki konya, kayseri, urfa gibi şehirlerde akp'nin üstünlüğü yıllardır varsa izmir de de chp'nin üstünlüğü var. son olarak;

Çeşme Vestel Servisi | 444 1 494

üniversite yılları sebebiyle çok iyi bildiğim bir şehirdir. izmirlinin hassasiyetini, sevdiğini, nefret ettiğini, ıvırını, zıvırını çok iyi anlarım ama anlamadığım şey, birileri izmir'i eleştirdiğinde ışık hızıyla gelen, "kara çarşaflı yobazlar" minvalinde serzenişlerdir. şehrin güzelliği de, rahatlığı da, kızların güzelliği de, üniversite öğrencileri için ideal olması da binlerce entry'de anlatılmıştır muhtemelen. bu olumlu yönlerini bir daha tekrarlamaya gerek yok. ancak, izmir'in birçok olumsuz yönü de vardır. öyle bir aksettiriliyo ki, sanki seyir teraslarında albert camus elden düşmüyo, entelektüellikte zirve yapmış, insanların her ortamda özgürce her türlü fikri beyan edebildiği, türkiye gerçeklerinden çok farklı, iş imkanlarının cirit attığı ütopik bir şehirmiş gibi... izmir'in, chp'nin kalesi olmasından ben de gurur duyarım; tıpkı kadıköy gibi. ancak, izmirli 80 jenerasyonunun geneli apolitiktir. markalı kotlarını giyip, suratlarının yarısını kapatan güneş gözlüklerini takıp piyasa yapmakla geçer zamanlarının çoğu. siyasetten anladıkları, kürt düşmanlığı ve ezberledikleri 3-5 tane atatürk vecizesini, alakalı olup olmadığından bile habersizce kullanmak; atatürk sevgisiyle cehaleti gizlemeye çalışmaktır. atam, sen mardinli midye dolmacılarla taşak geç diye mi "ne mutlu türküm diyene" demiş acaba? Çeşme Vestel Servisi | 444 1 494 özellikle erkekleri, en az 250 gram jöle sürülü kafalarıyla, atatürk milliyetçiliği adı altında nefret söylemleri savururken ortalığa; kızları sosyete pazarından yeni çıkmıştır, elinde torbalarla.

Çeşme Siemens Servisi | 444 1 494

önünü alamadığımız bi şekilde sıcaklaşıyor, gece gündüz demeden terletiyor adamı. ''daha ne kadar terletebilir ki eridik işte'' dediğiniz anda daha da terletiyor. çok bozdu bu şehir. bilemiyorum ne olacak. sanırım ilerki günlerde bi yağmur bekliyor kendisini, bu kadar sıcaktan sonra normal olsa gerek. güzel şehirdir tabi izmir, havası, kordonu, kızları, insanların güleryüzü... bankada ananeniz yaşında teyzelerle 10 dakikada kanka olursunuz, ilk defa girdiğiniz bir bakkalda, bakkal amcayla bir bakarsınız dertleşmeye başlamışsınız... insana değer verilir yani, güvenilir bu şehirde... insanların kafaları rahattır, iş çıkışı istanbul daki gibi önüne bakarak omuz atmaz size insanlar, acele içinde bir yerlere koşturmazlar... etraflarına bakarlar, gülümserler, selam verirler, giderler bir bira içerler kordonda... iyi dinleyicilerdir, iyi seyircilerdir. iyi müzikleri bilirler, konserlere, tiyatrolara -dostlar olsun, ankara sanat olsun, kenter olsun asla kaçırmazlar- giderler... oturup tartışırlar, sinema üstüne, müzik üstüne... ama üretmeyen şehirdir, insanlara üretmesi için imkan yaratmayan şehirdir aynı zamanda. seyirci olmayı severler de, oyuncu olmaktan çekinirler... kendi kabuklarında Çeşme Siemens Servisi | 444 1 494 mutlulardır işte, daha fazlasını denemek için pek imkan yoktur, bunu da sorgulamazlar... sorgulayanlara da kızarlar bazen... türkiye nin en grubu kanca dır onlar için... "abi adamlar dream theater çalıyor boru mu" meşhur bir cümledir kancaseverler arasında... canlı müzik dinlemeye gidince %50-60 türkçe arabesk gırtlaklı rock parçalar çalınır -kolay mı sanıyorsun, içerim ben bu akşam- repertuarın geri kalan kısmı da 10-15 yıldır değişmeyen parçalardan oluşur -never there, tubthumping, cant take my eyes off you- grupların kendi müziklerini, bestelerini geçtim, harbiden hakkıyla cover yapan grup sayısı yok denecek kadar azdır... şehrin kendi sanatçılarının sergileri de pek yoktur -resim, fotoğraf, heykel-, olsa da sergilenecek yer sayısı azdır. insan bu kadar rahatken, sanat yapmaya gerek duymaz belki de... fanatiktir bir de şehirde yaşayanlar. şehre fazla bağlıdır. eleştirme hakkınız yoktur izmir i... şehirle ilgili, gördüğünüz, hoşunuza gitmeyen şeyleri söylemeniz sizi kötü çocuk yapar... yine de güzeldir izmir, kumrusu, midyesi, saat kulesi falan...

Çeşme Beko Servisi | 444 1 494

enstruman gibidir izmir , çalmasını bilenin elinde bülbül gibi öter. akşamüstü güneş hafiften kızarınca çıkartırsın masayı bahçeye ya da terasa , hele bir de denize yakınsa evin değmesin kimse keyfine. güneşten solmuş dandik masanı açarsın üstüne çiçekli sofra bezini serersin. ufaktan mangalda yanmaya başlamıştır. yemek hazırlanana kadar önden bir duble rakı çakarsın ön hazırlık niyetine. eşin salataları getirir sofraya , rakı kokusuyla karışır yoğurtlu semizotunun sarımsak kokusu. yerleri sularsın serinlik yapsın diye , toprağın kokusuyla betonun serinliği vurur yüzüne. klorak lekeli kottan kesme şortun da ıslanmıştır hortumun ucunu sıkarken. Çeşme Beko Servisi | 444 1 494 cam güzellerini sulamayı unutmuşum , hanım fırça atmasın diye düşünürsün . birer maşrapa su da onlara dökersin. kısa kollu gömleğin düğmeleri günün saatleri ilerledikçe bir bir açılır. artık tüm düğmeler açılmış ve balığın kokusu diğer tüm kokuları bastırmıştır. balığı çatalın yanıyla ikiye ayırırsın duman yüzüne yüzüne gelir. balıktan iki çatal aldıktan sonra tam rakıya uzanırken akşam ezanının sesini duyarsın. " eh be hoca tam zamanıydı" dersin içinden. elini yüzüne sürte sürte oturursun sıkkın sıkkın ezan bitinceye kadar , sakallar da uzamıştır hafiften. "yarın bir traş olayım iyice zımpara gibi olduk" diye düşünürsün. ezanın bitimiyle sevgiliye kavuşur gibi kavuşursun rakıyla. börülce salatası , fava , biber patlıcan kızartması danseder önünde. otuzbeşlik de ufaktan dibini göstermektedir. yalnız kalmışsındır masada çoluk çocuk çoktan kapı önüne çiğdem çitlemeye inmiştir. imbat vurur yüzüne , seslenirsin " hanım ,ara şu kızı onbir olmadan gelecekti " diye gecenin sessizliğinde.

Çeşme Arçelik Servisi | 444 1 494

yarım saatlik bir öğle yemeği arasının 1 saat daha fazla uzamasına sebep olan şehirdir. en fazla 200 metre uzakta olduğunu gördüğüm mevkilere ulaşmak için 2 defa daire çizmem gerekiyor nedense. allahtan yön duygum iyi sadece daire çiziyorum, aksi takdirde kendimi her denemede kah kuşadasında, kah aydında ve hatta kah bergamada bulabileceğimi fark ettim. bana şordan sağa git sonra oradan sola git diye tarif veren izmir esnafına da teessüflerimi bildiririm, yazdım sizi kenara. neyse alışacağız bir şekilde kayobola kaybola, şimdi biraz da karşıyakada kaybolalım. Çeşme Arçelik Servisi | 444 1 494 bir saatte plaja ulaşma, "roka-balık-rakı" gibi konforlarını kaybetmemek adına akp karşıtı bir yerde duruyor, biliyorum solculuğundan değil. yani burda sağ partiler de zamanında çok oy aldı. ve genel kanının aksine, izmir türkiye ortalamasından çok sapan bir siyasi karaktere sahip değildi her zaman *. yani izmir hep böyle değildi. izmir'i akp delirtti. bu "konforum gitmesin" refleksi "kaybedilmesi göze alınamayacak bir refahın varlığını" işaret ediyor. allah her şehre nasibetsin. amen.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494

tanıdığım bütün istanbulluların yerleşmek istedikleri şehrim. üniversiteyi istanbul'da okudum, 9 sene yaşamışlığım var. haliyle her izmirli gibi döndük eninde sonunda. irtibatta olduğum eski arkadaşlarım veya tanıştığım insanlar en azından bir kez "izmir'e yerleşmek istiyorum" fikirlerini bana söylemişlerdir. böyle de hayal kurdurtan bir şehirdir. Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494 dogma buyume bir istanbullu olarak ilk kez 24 yasimdayken gittigim sehir. guzel bir sehir, disaridan tipik anadolu sehri gibi gozukse de merkeze dogru gittikce farkliligini belli eder. denize sahip olmasi maca 10-0 onde baslamasini saglamistir kanimca ama bunun cok iyi degerlendirildigi kanisinda degilim. yarim saat mesafedeki manisa tipik bir anadolu sehrinden oteye gidememisken izmir neden turkiye'nin ucuncu buyuk sehri oldugunu belli eder. konaklilar, goztepeliler kizmasinlar ama karsiyaka'yi ben daha cok sevmistim gittigimde. evet konak karsiyaka'ya gore cok daha gelismis gozukuyor ama ne biliyim karsiyaka bana daha bi sicak gelmisti sanki. beni sasirtan seylerden biri de butun apartmanlarin turk bayraklari ile kaplanmis olmasiydi. gittigim tarihi cok net hatirliyorum, 3 agustos; ve bir an kendi kendime "lan bugun onemli birsey var da ben mi blmiyorum" dedirtmistir. insanlarini da cok sevmistim, cok cana yakin ve kibardilar. hava korkunc sicakti, resmen pismistim, firindan farksizdi. bir de, hep duyardik izmir'in kizlarini, hakkaten de soyendigi kadar varmis. bir tane cirkin veya bakimsiz kiz gormedim koskoca sehirde. ayrica cok da sik ve comert giyindiklerini de belirtmek istiyorum, kendine guvenen kizlarin hali baska oluyo tabi. ama herseye ragmen yine de istanbul'un eline su dokemez o ayri. fakat istanbul'dan baska bir sehirde olsaydim izmir'i secerdim sanirim. buyuk bir sehir olmasina ragmen insani pek yormuyor gibi.

Çeşme Siemens Servisi - 444 1 494

anlamadınız, anlayamazsınız demiştim, tekrarlıyorum. siz izmir'e, izmir'liye karşı tavır alırsanız, onları suçlu ilan ederseniz, ötekileştirirseniz, her fırsatta ülkenin geri kalanına izmir'i işaret ederseniz, meclisteki çoğunluğunuzu halkın iradesi olarak nitelendirip, o oy aldığınız halk için "benim halkım" kullandığınız her cümlede izmir'i o halktan ayırmaya kalkarsanız, izmir'in, izmir'linin sizin yaptığınız başkalaştırmanın çok daha fazlasını yapmasına sesinizi çıkaramazsınız. çıkarırsanız, işte o zaman izmir tek yumruk olur, yeri geldiğinde kendi insanını işkenceden geçirmiş, öldürmüş ordunun bile arkasında durur size karşı. Çeşme Siemens Servisi - 444 1 494 şimdi biraz beyninizi kullanın ve bu kadar başkalaştırılmaya çalışan bir şehrin halkının tepkisinin ne kadar yanlış ne kadar doğru olduğunu bir daha düşünün, ondan sonra mikromilliyetçilikle, faşistlikle suçlarsınız. yüceltenlerin ve yerin dibine sokanların görüşlerini toplayın ve ikiye bölün, hıh işte izmir odur. ne muhteşem bir avrupa şehri ne de rezil, pis geri kalmış bir yer. türkiye'nin bir çok şehrine kıyasla güzel ve gelişmiş evet ama dünyada benzer doğal güzellik ve avantajlara sahip şehirlere kıyasla geride. güzel şehir, ama olması gereken yerde değil.içinde yaşayanlar övünmekten çok adam gibi belediye seçse daha şükela olurdu bence.

Çeşme Beko Servisi - 444 1 494

hocam; izmir hakkında söylenecek çok güzel şeyler de var, eleştirilecek konular da... bir eleştiri yaparken belli bir amaçla hareket edersiniz. Çeşme Beko Servisi - 444 1 494 yapıcı bir insansanız, somut eleştirilerinizi --önerdiğiniz-- çözümler ile birlikte ortaya kor, tartışırsınız. kin güdüyorsanız, doğru-yanlış pek çok şeyi iç içe koyarak hedefinizi eleştiri bombardımanına tutarsınız. izmir de muhafazakar ve kürt milliyetçisi kesimin saçma sapan eleştirileri ile muhatap olmuş şehrimizdir. en son, bir bakan çıkıp, izmir'i sümüklü çocuğa benzetti. eleştiriler sadece izmir ve izmirliler ile sınırlı kalmadı; aynı kesimler tarafından izmir kızları hakkında ağza alınmayacak sözler söylendi, bu şehrin kadınlarına iftira ve çamur atıldı. onunla yetinmediler, izmir üzerinden türk milliyetinden insanları aşağılamaya başladılar. bir millete toptan faşist demek, ne yazık ki sizi demokrat yapmıyor. aksine, "ırkçı" kimliğinizi ortaya çıkartıyor. neymiş? izmir'de yaşayan barbar "beyaz" türkler, kürtleri, rumları, vs. sevmiyorlarmış. peki, bunu diyen kişinin izmir'in kozmopolit kimliğinden haberi var mı? bir izmir'linin rum veya yunanlı komşusunu kendisinden biri olarak kabul ettiğini, yıllar önce izmir'e gelmiş ve yerleşmiş kürt ve araplar ile birilkte yaşadıklarını, hatta osmanlı zamanında afrika'dan gelen zencilerin bile kendilerini "izmirli" olarak tanıttıklarını bilmiyorlar mı? evet, izmir'de istenmeyen olaylar yaşandı. ama bu olayların failleri kimdi?

Çeşme Arçelik Servisi

- bir restoranda, kafede vs yerde oturmuş 20 kişi yemek yerken ya da bir şeyler içerken kendi hesabınız çok gelmesin diye kendinizi bir şeyler yemekten, içmekten alıkoymadığınız zamanlar oldu mu hiç? yaşadınız mı hiç paranız olmasa da en kallavi masada oturabilmenin rahatlığını? ya da böyle bir masadan kalkarken 'abi benim bir kola bir de tavuk şişim vardı' dan başka cümle ettiniz mi hiç? etmediyseniz izmir'de ederler. o masaya hesap gelir, herkes elini gücünün yettiği ölçüde cebine atar, kimisi hiç atmaz ve hesap öylece ödenir. Çeşme Arçelik Servisi - deniz vardır izmir'de. denizde balıklarla yüzmek, martı sesini duymak vardır. denize gitmek bir kültürdür izmir'de. denizin olduğu başka şehirlere gidersiniz. insanlar size denizi öyle bir anlatırlar ki şaşar kalırsınız. sizin için her fırsatta denize girmek normaldir. ama insanlar 20 güne sığdırırlar koca sezonu. aralık ayında 30 derece sıcaklık olsun, mevsim kış diye suya girmeyenler görürsünüz. kalıba sığdırılmış hayatlar vardır oralarda. neden sanırsınız izmir'in insanı kalıba sığmaz. - yaz yaz bitmez bunlar da şöyle özetleyelim: izmir'de bir insanın yaşamına dair olması gereken neredeyse her şey vardır. ve izmirli bundan yararlanmayı bilir... yok mudur hataları, elbette vardır ama bu izmir'e saygıyı yine de eksiltmez. bir yaşam tarzıdır izmir, anlayana...

Çeşme Bosch Servisi - 444 1 494

artık bu topraklarda neredeyse bir etnik grup olarak algılanmaya başlayan insanların yaşadığı yer. bahsi geçen bu algının oluşmasındaki pay 4,5 milyonluk şehirde yaşayan herkes değildir elbette. bu şehrin dokusunu oluşturan, yapısını şekillendiren belki stereotyping'lere maruz kalınmasında en büyük etki sahibi kitle bu şehrin yerlileridir. bunlar, hani dışarıdan bakanların anlaması için söyleyeyim " geliveriyom gari" diye konuşan ödemiş, tire, bayındır, kemalpaşa, bergama vs. gibi kasabaların yüzyıllardır orada yaşayan yerli halkıdır. diğer kesim ise balkan harbinde, mübadele sırasında veya diğer göç hareketleri ile buraya gelen "suyun öte yakası" insanlarıdır, ege adalılarıdır. bu iki kesim birbirine hayli benzeş bir kesimdir, ortak paydaları çok yüksektir. levantenler, az sayıda yerli rumlar, yahudiler ise bu iskelete harç koyan daha küçük unsurlardır. Çeşme Bosch Servisi - 444 1 494 bütün o izmir'le anılan boyoz, gevrek, kumru, rakı-balık, ot yemekleri, tire pazarı, güzel kızlar,sahil kültürü, ege mutfağı, rahatlık, esneklik, atatürkçülük, kısmen militarizm, lokal spor kulüpleri, sto'lar, laiklik gibi olgular bu kesimler tarafından kentin karakter dokusu haline getirilmiştir. zira izmir'in kızları dediğimiz kızlarda suyun öte yanından gelen ailelerin veya onlarla karışan kasabalıların çocuklarıdır. bütün bu yukarıda yazdığım tag'leri ve kökenlerini incelerseniz bunun böyle olduğunu görürsünüz.

Çeşme Profilo Servisi - 444 1 494

kendisini "burnu akan, sümüklü" bir çocuğa benzetenlerin ak görünümlü mendiline hınkırmaya bile tenezzül etmeyecek şehirdir. yıka(ya)mayacağı bu çocuğa bıkıp usanmadan saldıranların bir türlü anlamadığı da bu. elleşmeyin, aksa da sümüğü; size benzemeyecek, cebinize girmeyecek işte.ben izmirliyim biliyon mu? ben anlatiyorum her gordugum insana izmir'i. diyorum o sehir baska guzel ama getiriyorum anlamiyor benim anlattigim guzellikten. ben diyorum o sehir baska guzel cunku ben ona asigim. asik olmadigim kadar. camisinin ezani da okunur kilisesinin cani da calar ben ölürüm her biririsi icin. bu kadardir izmirin tanimi benim icin. ben ölürüm ilk kursunu yiyen icin. kafamin kesilecegini bile bile. asigimdir ben izmirime demokrasisine her ne kadar kirli cocuk entarisi giydirilmek istense de. dedem gibi olmam belki. sairdir kendisi yunanliya soven ama bence ben ayirt etmem ne yunani ne arabi turkten gayri varsin yunan olsun benim dostum ahbabim varsin arap bir metre gayri ... kendini üstün olarak nitelendirmeyen ancak farklı olması nedeniyle hiç sevlimeyip sürekli bok atılmaya çalışılan şehrimdir. kimse sizi burada zorla tutmuyor hocam. çok sevdiğiniz, mutlu olduğunu, zengin olup paraya para demeden yaşadığınız istanbul'a gidebilirsiniz. ama yok "ben izmir'i seviyorum yeaa, akp yandaşı olsun da iş olsun şehrimde kalayım, bu yüzden akp'ye oy veriyorum yeaaa" düşüncesindeyseniz izmirli olmaktan zerre nasibinizi almamışsınız demektir. Çeşme Profilo Servisi - 444 1 494 izmir hep muhalif bir şehir olmuştur. sol iktidarken sola, sağ iktidarken sağa. muhalif olduğundan ötürü de sanayileşmeden nasibini alamamıştır. yatırım yapılmamıştır. dibindeki manisa'da doğu anadolu'daki teşvikler uygulanırken izmir'deki vergiler ikiye, üçe katlanmıştır. yatırıma teşvik etmek yerine yatırımdan resmen kaçırılmıştır izmir. bunun yanı sıra köklü bir kaç aile de kendileri dışında izmir'de büyük işler yapılmasına izin vermediğinden ötürü kendi yağıyla kavrulan bir şehir olarak kalmıştır. maaşlar azdır ama hayat kolaydır. evet istanbul'da da domates 2 liradır, izmir'de de. ama o domatese ulaşım koşulları farklıdır. evet gezecek, görecek, eğlenecek çok ve farklı yerler yoktur ama izmirliler bundan gocunmaz. reina'ya gidip bir şişe viskiye 500 tl vermektense evinde arkadaşlarıyla export viski içmeyi yeğler izmir'in sosyetesi. iyi midir, kötü müdür; doğru mudur, yanlış mıdır? tartışılır. ama izmir budur. bundan farklısını istiyorsanız izmir sizin için değildir. zaten iş olanaklarının yoksunluğundan şikayet edenler, burada köle ticareti yapıldığını iddia edenler muhteşem iş koşullarının bulunduğu, paranın su gibi aktığı, herkese normalin 3-5 katı maaş verildiği istanbul'a gidebilirler.

Çeşme Klima Servisi - 444 1 494

nedense başka şehirde yaşayan insanlar bu şehirden olduğunuzu duyunca hep şunlardan birini söylüyor; 1- aaaaaaaa ben izmir'i çok severim. (hadi bu neyse) 2- askerliğimi orada yaptım çok iyi bilirim. (askerdeyken bildiğin kısım izmir değil, askeri bölge) 3- bi gün kesinlikle her şeyimi satıp oraya yerleşicem. (biriniz de yapın be arkadaşım, tutan mı var?) 4- deli misin orası bırakılıp buraya gelinir mi? (sana ne? o kadar seviyosan sen git allah allah belki keyfimden gelmedim...) 5- her gittiğimde kordon'da içerim ben. (iyi bok yersin, zaten özledim bi sus) 6- insanlar sizi (izmir kızlarını) yanlış anlıyor, çok samimisiniz ya ondan. (önce hepinize kaşar diyorlar sonra da ben bilirim ayağı) Çeşme Klima Servisi - 444 1 494 bunlardan birini biz izmirliler'e söylediğinizde bize sempatik geldiğinizi mi sanıyorsunuz? yapmayın yahu, çok klişesiniz yeter. bütün iş görüşmelerimde bile mevzu buraya bağlanmasa? ben de içimden küfrederken gülümsemek zorunda kalmasam? çekirdek aile içinden biridir insan için izmir. sıralama her neyse, anne, baba, abi, abla, kardeş ne olursa olsun bunların yanında "izmir" de vardır. nasıl aileni özlüyorsan onu orayı da özlersin. izmir de doğmak önemli değildir orayı sevmek için, özlemek için, bambaşka bir şehrimizdir.

Çeşme Demirdöküm Servisi - 444 1 494

mimarisine ve kente yukarıdan bakıldığında "yağma" görülen, sokakları denize paralel yüksek binaların kestiği ve kıyıdan 30 metre içeride deniz havasının alınamadığı, diğer illere göre nipeten rahat bir yerli halkın olduğu söylenebilecek ,20 senedir bulundugum il. hayatımdaki belkidir.şu an. Çeşme Demirdöküm Servisi - 444 1 494 edit : bu zamanın ötesine niye gider arkadaş?iş başvurusu yaptım o yüzden belkiydi yani.kabul edilmedim zaten edileydim keşke.al işte artık belki bile diil.mutlu musunuz? dünyanın en kötü şehirleşmelerinden biridir. hatta yurtdışındaki bazı mimarlık okullarında, şehir planlama derslerinde kötü örnek olarak gösterilip "bir şehir nasıl kurulmaz" onu öğretmektedir. ancak şimdilik yalnızca ulaşım yönünden ele alalım izmir'in rezaletini. - son dönemde izmir'de büyük bir komedi meydana geldi. kaldırımlar "avrupa birliği standartlarına" uyduruldu. ancak yollar avrupa birliği standardında değildi ki kaldırımları uydurasın. bu hamlenin ardından şehrin en kalabalık noktalarında (alsancak, bornova vb.) 4 metre kaldırıma 4 metre yol verilmeye başlandı. iki araba yanyana geçemedi ve bornova tarihinde görülmemiş trafik, 10 tane arabanın aynı anda yola çıkmasıyla oluştu. - otobüs sisteminin inanılmaz mantık hatası. dev körüklü otobüsler, mini cooper'ların zor gireceği yollardan geçip, 2 insanın yanyana zor geçeceği bölgelerden yolcu indirip bindiriyor. trafik kilitleniyor haliyle. halbuki ideal ulaşım bu değildir. besleme diye tabir edilen otobüslerle, küçük bölgelerden insanlar toplanır, bu küçük otobüsler sayesinde trafik sıkışmaz ve bu bölgelerden toplanan insanlar ana merkezlerden körüklü otobüslere, metrolara ve şimdi izban'a aktarma yaptırılır. böylelikle körüklü otobüsler geniş yollardan daha hızlı bir şekilde insanları olması gerektiği yerlere aktarma yöntemiyle bırakır. (örneğin, kenar mahallelerden geçip 15 dakikalık yolu 1 saatte kat eden 515'ler) izban hattının kurulmuş olmasına karşın hala böyle bir sistem oturtulmuş değil ve yolları daraltılan şehir merkezlerinde her sabah ve akşamüstü gereksiz trafik meydana gelmekte, durakta duran otobüsler nedeniyle.

Çeşme Bosch Servisi

stadyum konusunda gereksiz yere komplekse giren bir halkının olduğunu düşündüğüm şehir. ayrıca dört yıldır da ikamet ettiğim şehir. göz göz göztepe, eyvallah, ya da kaf kaf kaf. her iki takımın taraftarı da gerektiğinde doldurur stadını. zamanında da doldurmuş. ama stadyum yapılma mevzusu şimdiki zamanda geçiyor. o bilmemkaç milyonluk şehir dediğimiz şehir, zamanın efsanesi göztepe'ye sahip çıkıp, ekonomik darboğaza girmesine engel olsaydı. yine efsane kaf-sin-kaf, asansör takım olmaktan beter olup alt liglerin gediklisi olmasaydı, ya da altay, ya da izmirspor vs. vs.sahip çıksaydı o milyonlar takımlarına, izmir o zaman hak etmez miydi devasa stadları. izmir şehri, 3 küsür milyonluk nüfusunun ölçüsünde takımlarına sahip çıksaydı sanki o stadlar yapılmaz mıydı. hatta bu kulüpler kendi gelirleri ile yapamaz mıydı örnek bir stad. elbette yapardı. Çeşme Bosch Servisi diğer şehirlere bok atıp, "oluşturulmaya çalıştırılan kofti taraftar topluluğu" dediğiniz olgu, benim memleketim bursa'dan bakıldığında hiç de öyle gözükmüyor. maç günü bursa'da hayat durur, o günün konusu maç olur. futbol kokar ortalık... bu kendimi hatırladığım ilk dönemde de böyle olmuştu, takım ikinci lige düştüğünde de böyle olmuştu, kulüp ekonomik darboğaza düştüğünde de böyle olmuştu ve şimdi de böyle. objektif bakmaya çalışıyorum; izmir'in o şatafatlı futbol günlerinde izmir'de bulunamadım,bilmiyorum. ancak şimdilerde futbol şehri olma adına pek bir işaret göremiyorum izmir'de. tabi ki her ne olursa olsun takımını destekleyen bir kitle var bu yadsınamaz. ama ortaya nüfus verileri dökülürse, sanırım o nüfusun potansiyeline bir bakmak gerekir. bu yok izmir'de. sanırım izmirli kendi içindeki, "sen mi büyüksün ben mi" tartışmasından sıyrılıp , takımlarına sahip çıkmazsa, o onbeşbin kişilik stad da onlara fazla gelecek. tamam maç izlemeye gidecek insan çok da, izleyecek birşey kalmayacak. e izleyecek bişey kalmayınca da, izmir'li eski günleri anıp anıp anıp iç geçirecekler. çuvaldızı başkasına batırıp ona buna kofti diyecekler.

Çeşme Profilo Servisi

akp'nin kendine oy vermeyen insanları ve dolayısıyla belediye'lerini bezdirme politikalarından biri olan ödeneklerini olabildiğince az tutma taktiği yüzünden gün göremeyecek şehirdir. çok üzülüyorum çok. bir de bunu göremeyenler var görse de mutlu olanlar var onların faşizan taraflarını sikesim geliyor zaman zaman. Çeşme Profilo Servisi ortada atatürk stadı örneği varken, alsancak stadı'nı bile dolduramayan şehre 40bin kişilik stad yapmadığı için eleştirilen yönetime sahiptir. kısıtlı maddi imkanları olan, bu imkanlarla metroyu bitirmeye çalışan bir şehre sadece yerel maçlarda kullanılmak için 40bin+ kişilik bir stad yapılması ne kadar mantıklıdır ben bilemiyorum. tabi gönül ister 80bin kişilik olsun, ama atatürk stadı gibi tam kapasite olarak kırk yılda bir kullanılan bir beton yığınını daha şehirde görmektense küçük kapasiteli, kompakt stadları tercih ederim. olur da avrupa şampiyonası türkiye'ye verilirse de atatürk stadı orada, yenilersin kullanırsın. ayrıca bence bu stad konusunda bursa ve kayseri ile karşılaştırılması ise doğru değil. kayseri ve bursa izmir'den çok küçük şehirler değil ve bu şehirlerde iddialı sadece bir takım var. dolayısıyla bu stadları doldurabilirler. ancak izmir'de durum böyle değil. altay, bucaspor, göztepe ve karşıyaka başta olmak üzere şehirde köklü birçok takım var.

Çeşme Klima Servisi

ufak tefek market alışverişi dışında yaklaşık 1 aydır dışarı çıkmayan ben'in anasını ağlatan şehir. dün akşam kuzenle alsancak gecelerine akalım dedik. tabi balkona bile çıkmayan ben havanın nasıl olduğundan bihaber üstüme ince bi şeyler aldım da çıktım. tanrımmm o nasıl bi soğuktu öyle, erzurum filan halt etmiş. eve döndüğümde ellerimi hareket ettiremiyodum, suyun altına tuttum da çözüldü. kulaklarıma ve göğsüme saplanan sancıyı geçiyorum. bildiğim kadarıyla istanbul ve ankara'ya metro için tahsis edilen para yeni , belediye'nin bakanlığa devretmediği raylı sistemse eskidir, çoğu bitmiş ve faaliyete geçmiştir de. yani "banane olum sen dün kendin yaptın bugün de ben vermiyorum"culukla savunmayınız böyle bir durumu. Çeşme Klima Servisi ayrıca çöken üçyol metrosu'ndaki işçilerin kanı olduğu gibi akpnin eline bulaşmıştır. alınan acele ihale kararını imzasız dilekçelere dayanarak ihale kurumu iptal etmiştir. o alınan acele ihale kararının dayanağı da " yağışlar başlayınca inşaatın çökme tehlikesi olduğu" idi. ihale iptal edildi, inşaat gecikti ve olan işçilere oldu. pardon ölmek işçilerin kaderinde vardı zaten.

Çeşme Demirdöküm Servisi

google'ım weatherımın söylediğine göre bu gece -4 derecelik hava sıcaklığına ?! sahip olacaktır..izmirde yaşıyorum ulan ben! izmir !!!! hava sıcak diye geldim buraya..bu ne lan !! bir zamanlar izmir'e okumaya konya'nın bir ilçesinden gelmiş sınıf arkadaşım henüz sene başlarında; Çeşme Demirdöküm Servisi "...ben geçen seneden beri bakıyorum hava durumlarına, doğru düzgün eksilere bile düşmüyor burada hava. yanımda sadece kazak getirdim monta gerek yok, çok lazım olursa bir yağmurluk alırım..." diyerek beni gülümsetmişti. yanlış hatırlamıyorsam tişört ile yaptığımız bu konuşmadan 1 ay kadar sonra benden mont istemişti ailesi kendisininkileri yollayana kadar kullanmak üzere. mesele derece değil nem ile birleşmiş rüzgardır, bazı yerlerde soğuk kısa sürer ve yaptığı şeye üşütmek dediğimizde tam bir tanım yapmış olamayız, ne giyersen giy döver seni o hava...

8 Haziran 2012 Cuma

Çeşme Vestel Servisi

bugün izmir'de öğlen sıcağında bol bol gezdim. yani izmir sıcağını bana öğretmeyin... evet bugün güneşin altında biraz manyak oldum ama şunu söyleyebilirim ki 4 sene boyunca yaşadığım adana'nın sıcağı ve nemi gibi değil kesinlikle... hatta diyebiliriz ki: nem sıcak vs. diyen izmir'lilere adana'lılar götleriyle gülseler haklıdırlar. Çeşme Vestel Servisi ne yazık ki bugüne değin hep tatile giderken transit geçtiğim şehir; çocukluğumdan beri "bir gün izmir'e gidip yerleşecekmişim gibi bir his var içimde" der dururum bir de. gel gör ki, gidip de gezmek bile kısmet olmadı. ben ayıplıyorum kendimi, kimse zahmet etmesin.

Çeşme Siemens Servisi

melekler korusun dizisinde oynayan ve izmirli olan selin şekerci adlı kızın da nedense yerdiği kenttir. hayır anlamadığım izmirli olan insanların ve özellikle de istanbula göçen kısımdan bahsediyorum bu izmire bok atma isteği nedendir. izmirli değilim ama güzel, hoş bir kent olduğunu ve eğer gerçek anlamda bir atılım ve gelişim gerçekleştirirse megakent denen şehri bile yakalayabileceğini düşünüyorum bu kentli olmayan biri olarak, ama izmirli olan insanlar, sadece ünlüler değil istanbulda yaşayan izmirli arkadaşlarımdan da bildiğim kadarıyla, kendi şehirlerini böyle yermeye, bok atmaya devam ederlerse daha çok neden istanbul ve ankara gibi şehirlerin bu kadar gerisinde kaldığını düşünür izmir insanı, esas üzüldüğüm de kentine gerçekten sahip çıkan, gelişmesini isteyen gerçek anlamda izmirli olan insanlar... Çeşme Siemens Servisi bu da röportajından bir kesit: izmirlisiniz. istanbul’a gelişiniz nasıl oldu? - karşıyaka’da doğdum, ilkokul, ortaokul ve liseyi de izmir’de okudum. izmir devlet tiyatrosu’nu bitirdim. oradayken özel tiyatrolarda çocuk oyunlarında oynadım. daha sonra içimdeki oyunculuk aşkıyla istanbul’a geldim. istanbul’a alışmakta zorluk çektiniz mi? - bir bocalama dönemi yaşadım tabii ki. izmir küçük bir şehir, istanbul tam bir kaos. buraya geldiğimde 18 yaşındaydım. annemin yanından da hiç ayrılmamıştım. yalnız yaşama geçmek gerçekten çok garip oldu benim hayatımda. ayrıca birden tanındım...

Çeşme Beko Servisi

içinde ne kadar musevi, ne kadar ermeni, ne kadar rum yaşadığının tartışılmasında sorun olmayan şehir. eskisi kadar yoktur veya vardır, elbette nedenleri tartışılabilinir. şahsen arkadaş çevrem türk yoğunluklu olmakla beraber, az sayıda musevi de var, rum da var. Çeşme Beko Servisi fakat "içinde bir tek ermeni ve rum bile kalmayan şehir" diye salak bir tespitle ortaya fırlayıp, sağa sola "ırkçısınız, şusunuz, busunuz" diye çakmaya kalkarsanız adama gülerler. azınlıklara reva görüleni doğal bir süreç olarak görüp, bugün onlara yaşadığı yerde rastlayınca aklına topik veya sirtaki gelip de sempatik bulmak malesef faşist olmamak anlamına gelmez arkadaşlar. bugün izmirliyim diyen tarihinde yaşananlaran dolayı biraz eziklik duymak yerine, bundan ötürü gururlanıp övünüyorsa, dönen üç-beş rumdan bahsederken de mütemadiyen ar damarını kontrol ettirmesi gerekir. zira bugün vatana millete ve türklüğe 'zarar' veremeyecek 'bir' nüfusa sahip bu insanların yerini kürtlerin aldığını iddia etmek de, hiç de palavra sıkmak anlamı teşkil etmemekte. başı kapalı görünce öcü görmüşe dönen bünyelerin kendi yaşam alanlarına alenen girebilmeleridir zaten izmirlinin bugünkü sorunu. onların yaşam hakkına, kendi 'bölgelerine' girme hakkına gösterilen tevazu söz konusu olduğunda 1922 ruhunun kor bir 'ateş' gibi canlandığını görebiliyorum bu zamanda ben izmirlide ancak. kısa bodysinin altından gözüken göbeğiyle modern, çağdaş, batılı görüntüsüyle şirin mi şirin genç kızın ellinde taşla insan avına çıkmasıyla nasıl bir ruhsal iletişim kuruyor izmirlim benim, onun hayrıdır bu faşizm sorgulaması. bunun bir antipati olduğunu vurgulayacak olan kaç izmirli var acaba? benim bir arkadaşım üç tane görmüş böylesinden mesela, benim de bildiğim beş kişi var kapalı görünce kaçacak delik aramayan! nasıl epey varmış. o kadar da abartmayalım öyle değil mi!

Çeşme Arçelik Servisi

sayısız rumu ve levanteni içinde barındıran şehir. nerdenmi biliyorum 30 senedir her kaldırımını ezberledim ordan. en yakın arkadaşlarımda onlar en yakın dostlarımda. yarımın parçası izmirim. Çeşme Arçelik Servisi kendi tebaasına yabancı diyen, yabancı görebilen insanları da barındırdığı görülmüştür. diyeceksiniz ki ;1974'te yargıtay genel kurulu da, türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan azınlıklardan bahsederken 'yabancı' sıfatını kullanmakta mahsur görmediyse o da görmez öyle değil mi? buraya kadar normal veya doğal peki. fakat biliyorum epey ironik ama bunlar faşizm eleştirisi de yapabiliyorlar.

Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494

tire hariç tüm ilçelerinden chp'yi lider çıkarmış şehir. nasıl bir korku varsa artık, benim yılların merkez sağcısı ve iki defadır oy kullanmaya gitmeyen 55 yaşındaki annem "hayatımda ilk kez chp'ye oy vericem..." diyerek çıktı gitti dün sandığa, "yeter ki akp gelmesin" kafası hakikaten çok ilginç bir kafa. aynı şekilde kaç yıldır anap'ı ve sonra da akp'yi çıkarmış olan buca da muhtemelen cemil şebboy'un aday olmamasının da etkisiyle chp demiş çok şaşırdım, yine benim bile beklemediğim bi şekilde annem gibi merkez sağcı ödemiş de chp'li olmuş. epey bi daral gelmiş demek ki akp'nin baskıcı politikalarından, "izmir'i alıcaz" laflarından filan. Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494 diğer taraftan korkunun ve kutuplaşmanın en derin hissedildiği il bence izmir, çoğu insan chp'li, yok atatürk'ün partisili vs. olduğundan değil, eminim chp'ye oy verenlerin yarısından fazlası eli mahkum olduğu için verdi, annem gibi olanların yanında sol görüşlü olanlar ve sol parti bulamayanlar ya da ortak adaya oy verseler akp'nin çıkışına sebep olabilir düşüncesini hissedenler ve korkanlar, sizler, bizler... deniz baykal'ın aklı varsa çekilsin yeni ve popüler bir lider'in yanında yine kılıçdaroğlu'nu ön plana çıkarıp başlasın şimdiden genel seçimlere çalışmaya.

Çeşme Siemens Servisi - 444 1 494

işyerlerinde alenen ''chp nası aldı ama zuhahahaaa'' geyikleri yapılabilen; huzurlu, ideal, homojen bir şehirdir. bu şehir sevilmez de naapılır? hatta işi bir adım daha ileriye götürüp, çaycımız nuray abla yöneticilere ''akp ye oy verdiyseniz bugün size çay yok!'' demiştir. böyle de neşeliyiz. kim ne derse desin, kim bok atmaya kalkarsa kalksın; bazı gerçekleri değişmeyecek kenttir izmir. Çeşme Siemens Servisi - insanı demokrattır, siyasi yobaz değildir. - 2 kez burhan özfatura'yı işbaşına getirmiştir, değişik görüşlere de açıktır. (genç partiye verilen oylar sözgelimi) - yıllar yılı hükümetlerden hakettiği desteği alamamasına karşın, kendi yağında kavrulur. - seçimi kaybeden rakipler birbiriyle tokalaşmasını bilir, ona buna bok atmaz. - izmir = chp değildir, izmir demokrasiden yana olan, cumhuriyetten yana olan her değere kucak açar. - tutup da, bu dünyayı paylaştığımız ve değer verdiğimiz varlıklara laf ederseniz, bunun da dersini verir. sözde demokratların peşinden gidilmez. arsenikli suyla gökçek taa oralardan uğraştı, dsi barajlarda su toplanmasına izin vermedi, universiade bahane edilerek ödenekler kesildi, ilçe yapılanması değiştirildi, hayvan sevgimize laf edildi, sonra toparlamak için bedava mama dağıtıldı ve daha ne ayak oyunları?!? ne oldu sonuç? izmir, iyiden ve doğrudan yana seçimini yaptı bir kez daha. chp başkanımız deniz baykal bey son ana kadar sayın aziz kocaoğlu'nun adaylığını açıklamadı ama baktı ki izmirliler kendisinin botokslu yüzü hatırına değil, aziz bey'in çalışmalarına oy veriyor, biraz kerhen de olsa adaylığı açıkladı. şu da bir gerçek ki, aziz bey aday gösterilmeseydi chp bu kadar oy almazdı ve aziz bey bağımsız aday olsaydı bundan çok daha fazla oy alırdı.

Çeşme Beko Servisi - 444 1 494

izmir'de yaşamasam bile izmir'de yaşayanlara çok özendiğim ve türkiye'de yaşanabilecek yerlerden birisi olduğunu anladığım şehir olmuştur. ankara ve istanbul'a güzel bir ders vermiş ve atalarını utandırmamışlardır. 2009 yerel seçimleri sonuçlarına göre "türkiye'nin en yaşanabilir kenti" ünvanını hakeden, tüm seçmenlerini can-ı gönülden, sarılarak hatta öperek filan tebrik etmek istediğim kale. Çeşme Beko Servisi 2009 yerel seçimleri sonuçlarına göre; 30 ilçesinin 29'unda olmak üzere, büyükşehir belediyesi ve il genelinde chp'nin üstünlüğü ile sonuçlanan, bir mumluk ampul yerine -altın güneş orda sırmalar saçar ampul ne ?- ışıma gücünü her daim kararlı halkından alarak aydınlanan, pırıl pırıl bir şehir. belediyesinin şimdi her zamankinden daha çok çalışması gereken şehrimdir. her ne kadar demokrat izmir halkı önceki seçimlerden daha dik bir duruş sergilemiş olsa da 5 senelik süre verilen vaatleri unutmamak için oldukça kısa bir süredir.

Çeşme Arçelik Servisi - 444 1 494

izmirlim oy vermeye el ele, kol kola, sarmaş dolaş gitmiş; kendisine el ele yürüyebilme izni vadeden örümceklere bir kez daha alıştırdığı cevabı vermiştir. her gece olduğu gibi seçim gecesi de huzur içinde uyuyacak şehirdir bir de. anlaşılan o ki izmir bir 5 yıl daha gelişmeden yoksun bir şekilde istanbul ve ankaraya ciğerci kedisi misali uzaktan bakacaktır.dtpden aday olmaya cesaret edememiş bi sürü pkk yanlısı şu an izmirde belediye başkanlığı yapmaktadır ve bu gidişle 5 yıl daha yapacaktır. Çeşme Arçelik Servisi - 444 1 494 çiğliye bakacak olursak,diyarbakırın bismilinden gelmiş biri çiğliye ne kadar yararlı olabilir.(diyarbakırla sorunum yok)ilçenin yerlisi mahallemizin çocuğu aday olsa bile sırf ideoloji uğruna tüm emekler boşa çıkarılmıştır..istanbulun ankaranın metrosu eskidi izmirde hala (yıl 2009) işlek bir metro hattı yok.o yok bu yok,saymakla bitmez.bu adamlar belediyecilikten anlamıyor kabul et ah izmirim toprağım vatanım ne zaman akıllanacaksın?

Çeşme Vestel Servisi

fikirlerin, ideallerin, karakterin yatırımlardan, gsmh'dan, bikaç fabrikadan daha önemsiz olduğunu düşünenlerin anlayamadığı ve anlayamayacağı insanların yaşadığı şehirdir. istanbul'a göre sosyal imkanları az, bursa'yı geçtim, manisa'ya göre bile sanayisi az, ticareti az olabilir. fakat tüm bunlar seçmenlerine açık açık "bizi seçmezseniz hizmet alamazsınız" diyebilecek kadar küstah bir partiye oy vermeyi gerektirmez. Çeşme Vestel Servisi hizmet götürmekle görevli olduğu vatandaşlarını susuz bırakan, bunu örtbas edip gündemi değiştirmek için yine izmir'e laf atan, 1 mayıs'ta aslında korumakla görevli olduğu vatandaşlarını döven bir partiye oy vermeyerek politik bir duruş sergilemeyi "akp'ye değil chp'ye oy verince aydınlık mı oldunuz?" diye saçma sapan bi şekilde yorumlayan insanlara söyleyebilecek herhangi bir sözüm yok zira anlayacaklarından şüpheliym. olanları parti bazına indirince hariçten gazel okumak kolay tabi...

Çeşme Siemens Servisi

türkiye'nin aydınlık yüzü, dik duruş, cennet... tabi güzel şeyler bunlar. izmir'de katıldığım siyasi araştırmanın sonuçlarını hatırlamasam, ne kadar depolitize bir şehir olduğunu yıllar içinde yaşayarak görmesem, ben de izmirlilerin gündemi çok yakından takip ettiklerine, son derece bilinçli siyasal kararlar aldıklarına inanabilirdim belki. beyaz gömleğine kurban diyerek uzan'a memleketinden bile fazla oy vermişti aynı aydınlık izmir. neden olarak en sık verilen cevaplar da şunlar: yakışıklı & tapu verecek. işte böyle naiftir benim izmirim. öyle uzun uzun politik tartışmalarla sıkmaz canını. oy verdiği kişilerin adını bilme oranı eminim bir çok anadolu şehrinin çok gerisindedir. dünya yıkılsa dünyanın yıkıldığından haberi olmadığı için dik duruşundan taviz vermez izmir. eleştirdiğim şey izmir'in kime oy verdiği, neyi savunduğu değil. siyasete ilgisiz ama siyaseten takıntılı bir yöne doğru kayması. romantik milliyetçiliğini gerilerde bıraktı artık. kurtuluş savaşı gazisi gibi dolaşan insanlar peydah oldu her yerinde. neyin gururu bu, bu kadar övünülecek ne başarmış ki izmirliler? savaş disiplini içinde sandığa giderek belediyelerini akp'den kurtardılar. peki sonra? fakirlik, garip bir şehirleşme kabus gibi şehrin üstüne çökmüş kimsenin ruhu duymuyor. artık mütevazi olsunlar istiyorum: çağdaş izmir bir efsaneden ibaret. Çeşme Siemens Servisi herşeye rağmen, secret ve şu çılgın türkler okuyarak kazandıkları siyasi zaferi kutlamak isterim. ankara uzun uzun tartıştı da noldu? melih yine melih hep melih.

Çeşme Beko Servisi

doğup büyüdüğüm için çok şanslı olduğum ve her zaman gurur duyduğum güzel şehrim,aydınlık şehrim..heralde izmir olmasaydı bu ülke çekilmezdi.. nice kuşatmalar görmesine rağmen düşmeyen demirden kale; türkiye'nin en aydınlık, en bilinçli, en sıcakkanlı insanlarını barındıran güzel şehir. bu yüzdendir ki çekemeyenler, onu ele geçiremeyen samimiyetsizler geçmişte olduğu gibi gelecekte de "gavur" yakıştırması yapacaktır bu şehre; varsın yapsınlar. ama şunu bilsinler ki, aydınlık insanların varlığı nesilden nesile sürdükçe izmir bazı çekemeyenlerin "iştahlarını kabartan", ancak ulaşamayacakları parlayan bir inci olmaya devam edecek... ece temelkuran'ın, türkiye haritasına bakıp chp ağırlıklı bölgelere dair 'vitamini kabuğunda' yorumunu duyduktan sonra, ben de vitamin isterim diye tutturdum ve en kallavi vitamin izmir'dedir dedim, cumburlop daldım caanım sözlüğe. amanin o da ne anında 50 entry birden boca edilmiş vitaminim izmir'e. ama ben bir de şunu biliyorum efecanlar, mesela baharda çiçek olan meyvedir yaza. neden bunu yazıyorum, neden aklımdan bu geçiyor? Çeşme Beko Servisi izmir ve diğer kıyı illerimizin chp ye verdiği oyla aydın olduğu, ve diğer iç kesimler artı doğu bölgesinin ise darkside olarak tanımlanması, ciddi bölücülüktür. ben asıl chp gibi bi partinin o darkside dedikleri bölgelerde birinci olmasının gerekliliğine inanıyorum, asıl varlık sebebi o sizin dışladığınız, kabuğuna bakıp içine çöp muamelesi yaptığınız kısımdır. izmirli ne zaman chp ye oy vereni aydın, seçkin ve zeki görmekten vazgeçerse işte o zaman izmir tüm övgüleri hakeder. aksi takdirde şu yukarda yazılanlar, izmirlinin demokratik olmayan "gardrop eğilimleri" olduğunu gösterir. kucaklaşmak bu değil, ülke sevgisi bu değil. bu tam anlamıyla, ayrımcılık. işte bildiğim gerçek de bu, baharda çiçek olan meyvedir yaza.

Çeşme Arçelik Servisi

başkan piriştina'nın şu an bir yerlerden gülen gözlerle izlediğini düşündüğüm ''gerçek'' şehir. gericileri nasıl durduracağını bugüne kadar bildiğini ve bundan sonra da bilecek olduğunu bugün bir kez daha göstermiştir. kömüre kanmayan, oyunu bulgura satmayan, beyaz eşyaya aldanmayan, "gavur" diye üstüne sıçrayanlara cevabını sandıkta veren "kent"imdir. piriştina'nın nur içindeki ruhu oralarda hala... Çeşme Arçelik Servisi kordon'un kokusu burnuma geldi şu an, rüzgarı saçıma değmiş kadar mutlu etti. izmir'in değişmeyecek gücünü/gururunu "karartmaya" ampullerin gücü yetmez. kara bulutları karşıyaka'ma değmez. değdirmezler. efe'si, havası, suyu başkadır; evabını verir, tavrını koyar; sizlere benzemez. yine,yeniden chp demiş şehirdir.. e biz bunu aylardır söylüyoruz, sen niye gelip bu güzelim şehrin deniz kokan havasını bir günlüğüne de olsa bozuyorsun ki? şahsım adına en güzel sonuç ise; oturduğum yere konaktan daha fazla mesafesi olan karabağlara bağladın beni böler parçalar oy alırım diyerekten, e ne oldu bak karabaglarda da chp önde.. hadi canım benim, başka kapıya, başka kapıya..

5 Haziran 2012 Salı

Siyah Beyaz Perde Modelleri

olur öyle arada, seinfeld'in de arada kötü bölümleri, bayat esprileri oluyordu, ama bu onu daha az efsane yapmaz. kaldı ki, bu kadar oyuncu eksiğiyle yine iyi yürütüyorlar. yavuz, dede, ardanın babası, hatta arda ve leyla... ha bir de pakize. o kadar asuman dabak meraklısı değiliz, bu kadın evi terketmese de yerine yeni bir oyuncu mu bulsalar acaba? bak, cümle sonundaki acaba'yı iç sesim bile aynı mecnun gibi söyledi, canım benim ya. o ne üzülmekti bu bölüm, kendini aşıyor bu adam artık. Siyah Beyaz Perde Modelleri kötü denilen br bölümde bile, özledikçe arada izlemelik sahne olarak neler birikmiş:

Puf Sehpa Modelleri

2-) tutan karakterlere gereksiz yüklenmeler yapılıyor. örneğin ismail abinin sürekli aynı lafı saflığından dolayı anlamayıp tekrarlaması ve şivesinde 2. sezonla birlikte başlayan yayvanlık , ismail abinin sömürüldüğü hissini yaratıyor. o da sıkıyo insanı. ya da bi erdal bakkalın 8 kere alttan hava alıyorum esprisi, artık biz bi aileyiz bakın bu da erdal hadi gülün gibi oluyor. 3-)son olarak, gerekiyosa 15-20 dk daha kısa olsun ama gereksiz güldürmeyen geyikler yapılmasın bence. örneğin leylayı kaçıranın durup durup "neydi şu renkli gözlünün adı, heh mecnun" diyip her cümlesine böyle başlaması çok gereksiz ve hem güldürmüyo hem de çocuk dizisi izliyo hissi veriyo. kamilin saçma geyikleri ve sihirli annemden fırlama gereksiz tekrarları da cabası. Puf Sehpa Modelleri nihayetinde bu kadar uzun yazmamın ve olumsuz bulduğum şeyleri söylememin sebebi bu dizinin bana geçen sezonuyla yaşattıklarıdır, öyleki 1 ay önce başlayıp bitirdim tüm bölümleri ve bu sırada yaşadığım üsküdara giderken'in bitmesi travmasını ağrısız sızısız atlattım bu dizi sayesinde. tüm kadronun toparlanması ve yaz rehavetinin atılması ile yine coşturacaklar biliyorum.

Mutfak Dizaynı

arkadaş bir siki de beğenin artık be. yok efendim dizi çok bozmuş, yok efendim eski günlerindeki gibi değilmiş, yok efendim konu yokmuş, yok efendim ismail abi mala bağlamış, yok efendim geniş aile gibi boka sarmaya başlamış. farklı şey mi izliyoruz acaba diye düşünmeye başladım. yine deli gibi güldürüyor, yine yeri gelince hüzünlendiriyor. bu tarz cümleleri etmekten hiç mi hiç hoşlanmam ama beğenmiyorsan valla git akasya durağı'nı falan izle, bunu beğenmiyorsan onu beğenebilirsin, ufkunu falan açar belki. hayır bu dizi herkese hitap edebilecek bir dizi değil, zorlamaya gerek yok beğenmiyorsan. on yılda bir zeki esprilerle dolu komedi dizisi gelmiş önüne, iki bölüm kötü olunca yerin dibine sokmalar falan, ayıptır bak, ağzından çıkanla kulağının duyduğunu döverim bak. ayrıca her bölümü muazzam olan bir dizi görmedim ben 27 yıllık ömrümde, arada olur tempo düşüklüğü. Mutfak Dizaynı öncelikle burda yazan kötü yorumları okuyup beklentimin düşmesinden sonra izlediğim için belki de, yeni bölümü beğenerek izledim. onun dışında olumsuz yorum yapan arkadaşlara bikaç konuda katılıyorum. 1-) leyla ile mecnunun en büyük numarası bence hem komik olay ve diyaloglardan dolayı kahkaha attıran güldürü yapmaları ( üsküdar'a giderken gibi ) , hem de genel olarak tüm bölümün belli bir durum belirtmesi ve bu durumun komik olması ama kahkaha attırmayıp kalitesine hayran bırakması durumudur. örneğin bölümün birinde, dilenci mecnunu oğlumun 3aylık ömrü kaldı diyip kandırır ve parasını alır, sonra mecnuna herkes güler böyle klasik bi numaraya inandı diye. daha sonra farklı farklı olaylarda hepsi aynı 3ay ömrüm kaldı numarasını dener, bu kahkaha attırmaz ama gülümsetir. ya da mecnun herkesin rüyasına girer orda çok komik diyaloglar geçer ama asıl bomba olan rüyalarında bi erdal bakkalın bi ismailin ya da yavuzun kendilerini nasıl hayal ettiğidir. uzun lafın kısası yeni sezonla birlikte bu durum komedisi kalkmıştır, bunu da rüya olayına bağlıyorum bi karmaşa hakim sanki iki bölümdür.

Yatak Odası Dekorasyonu

eleştirmenin ayıp olmadığı dizidir. çok başarılıdır fakat son bölümünde bazı sorunlar gördüm. öncelikle ismail abi. burhan altıntop karakteri bana göre ilk sezonda en iyi şeklindeydi, yani sessiz, sakin. sonra tutunca diğer sezon çoştu, abarttı hatta biraz. ismail abi de 2. sezonun 2. bölümünde böyle geldi bana. yani ismail abi erdala rüya ile ilgili ayar verdi, ismail abi ayar vermez ki? saftır o? yani ismail abi biraz farklı geldi, eski hali daha iyiydi bence. Yatak Odası Dekorasyonu 2. olarak ölüm mevzusu, tamam sezon finalinde böyle atraksiyonlar yapılabilir fakat yeni sezonun 2. bölümünde böyle bir duygusallığa gerek yoktu. bu kez çok güldürmedi mesela, olabilir, bundan sebep benim gözümde dizinin değeri düşmez, hiç gülmesem de olur. bölümün en güzel kısmı ise dedenin dönüşü idi, tahmin ediyorumki o kavuşma anında hepimizin suratında minik bir gülümseme oluşmuştur.

Ev Dekorasyonu

bu haftaki bölümüyle sözlükteki takipçilerini birbirine düşürmüş olan dizi. kişisel kanaatime gelince; 2. sezonun başlamasıyla ufaktan bir krize girme durumunda şu anda. bir an önce şu rüya olayından sıyrılıp eski haline, özüne dönmesi gerektiğini düşünmekteyim. Ev Dekorasyonu erkek erkeğe bir diziye dönen komedi. karakterler gittiği için yavuz-zeynep, leyla-mecnun dialogları olamıyor. bence bu dialoglar diziyi samimi kılıyordu. rüya ağırlıklı gitmesinin sebebi de leyla'ın amerika'da olması. leyla ile mecnun'un ortak sahnesi olması için mecnun rüya görmeli. yoksa leyla ile arda olur amerika'da. rüyalar da diziyi diziyi lost gibi inception gibi yapıyor. bana kalsa sci-fi güzeldir, zaten geleceğe dönüş bölümüyle diziyi keşfetmiştim.

Mutfak Masası Modelleri

iskender abi ve mecnun ile duygu dolu anlar yaşadık, boğazımız düğümlendi filan, oha çok zalım bir final olacak diye beklerken bir anda diğer sahneye geçtiler. mecnun bayılmış, ''öff bu da mı kabus yaaa'' filan diye isyanlara gark olsak da izlemeye devam ettik. sonra işte çip hikayesi, leyla ile arda'nın kaçırılmaları falan derken uzadıkça uzadı dizi. sonra bir anda dede geldi. ehehe burada bitirecekler herhalde dedim kapıdan ''ben tabii ki'' diye girince. fakat yine bitmedi ve dede ile mecnun tartışma esnasındayken lönk diye bitiverdi dizi. hatta dedenin cümlesi yarım kalmış bile olabilir. Mutfak Masası Modelleri acaba kanal yönetimi dizinin süresinin uzatılmasını mı istedi? çünkü dede ile mecnun'un tartışması, dedenin kıskançlık krizleri filan oldukça fazla komik malzeme çıkabilecek bir durumdu. harcanmazdı yani o sahne. böyle belirli bir kalite seviyesinin üstündeki dizide, mizah hassasiyeti oldukça yoğun olan bir dizide böyle bir durum yaşanması garip geldi. yönetmenin tercihi ise ben bu bölümün ağlamaklı sahnede bitmesi, geri kalan sahnelerin de yeni bölüme eklenmesini daha mantıklı bulurdum. çünkü hem oldukça uzadı dizi, hem de ağırlaştı. ve evet bu dizi 2 saat olmamalı, çünkü o 2 saati doldurabilmek için diyaloglar, sahneler uzadıkça dinamikliğiyle, akıcılığıyla sevdiğimiz dizi tökezliyor gibi geliyor. 70 dakika iyidir. daha önce de bir şeyler söylenmiş ismail abi'nin değişimi hakkında. ilk sezonun ilk 10 bölümünde bıçkın, uyanık fakat biraz aptal bir mahalle abisiyken, gittikçe böyle sevimli, böyle çocuk gibi bir adama evrildi ismail abi. ''ayy ne tatlı yaa'' filan der olduk. fırat gibi bir adam oldu yani, hatırlayanlar vardır, uykusuz'daki fırat karakteri ilk çıktığında hayali arkadaşı filan olan gerizekalı bir çocuktu. hatta olaylar o hayali arkadaşın gözünden anlatılıyordu. sonradan ''ihihihi fırat yaa enee beslenir ki buuu ihhi çhok sefimli yhafff'' diyen salak hanımlar yüzünden o fırat bölümü değişti şu anki fırat oldu. ismail abi, şu anda da iyi bir karakter fakat, o bıçkınlık, uyanıklık, mahalle abiliği kaybedilmesin. adamı çocuk akıllı bir herif yaptınız iyice.

Bellona Kanepe

kanımca mükemmel bir dizi. en güzel bölümü olmasa da gayet kalburüstü bir bölüm izledik bu akşam. nedir bu tatminsizlik, bu mutsuzluk anlamıyorum. leyla ile mecnun seyircisi bu mudur? aşk olsun, biz öyle bi insan mıyız? en kötü karakterinin bile yeri gelince özür dilediği dizi lan bu, ne bekliyorsunuz bu diziden anlamıyorum ki. her bölüm kahkaha attırmaz evet, ama bittiğinde gülümsetir işte. diziyle ilgili konuşurken izlemeyen insanların "oha sen aşıksın bu diziye" demesine sebep olur. ne bileyim ben ya. isterse 40 tane daha böyle bölümü olsun, "cks, olmamış" demem ben. kaldı ki bölüm de gayet iyiydi. hıh. yazmayayım yazmayayım diyorum da.. Bellona Kanepe absürd dizidir bu dizi. absürd yani, aç neymiş oku bi öğren önce absürd nedir. sonra "konu yok", "konudan saptı" filan dersin. dram mı aga bu konu olsun? komedi dizisi be. zaten buna konu yok diye bok atan "how i met your mother" dizisinde "anneyle alakalı değil ki bu, anne nerde hani" diye bok atıyordu. bin tane amerikan komedi dizisi izliyorsun, konu ne? ayrıca hatırlatmak lazım her bölüm bir haftada yazılıp çekiliyor ve ortalama uzunluğu da bir saat. buyur sen çek. hayır "aynısını sen yapabilir misin" klişesine girmiyorum. kutsal da değildir benim için, elbette eleştirilecek. mesela ben de konuşmaların bebek konuşmasına benzemesinden, ismail ve erdal karakterlerinin aşırı derecede karikatürize edilmesinden hoşlanmıyorum. oyuncular bu kadar sağlamken karakterlerin konuşma şekline, saçma hareketine gülmeyelim. güldüğümüz zibilyon tane şey var çünkü, varsın ona da gülmeyelim. ama eleştirirken "konu yok bunda", "senarist de bozdu iyice", "anneeaaa bitti" tadında liseli eleştirileri yapmayalım, rica ediyorum.

Abajur Modelleri

iskender'in mecnun'a leyla'nın öldüğünü söylemeye çalıştığı sahnede mahvoldum. genel olarak iskender çok iyiydi. ismail'in 'mıç'lı konuşmaları olmamış. ama ismail'i de beğendim bu bölüm. zaten mecnun her zaman olduğu gibi formunda. genel olarak harikaydı bence bu bölümde. mecnun : dedeyi bulmamız lazım bizim ya. erdal: oğlum napıcan dedeyi bulup. yine başınız belaya giricek. yukarda var dede işte, onla oynayın. zibilyon tane dizi izledim, zibilyon tane kahraman karşımda şekilden şekle girdi. her bir kahraman defalarca çaresiz kalıp bir şekilde sonuca ulaştı. yok arkadaş hiçbiri mecnun kadar veremedi o çaresizliği. sonuna kadar biliyorum, leyla çıkacak ortaya, sonuna kadar gözümüze soktular o flash belleği, ama yine de mecnunun o çaresizliği kütle gibi oradaydı arkadaş. Abajur Modelleri işte bu yüzden sadece senaryosu, esprileri, göndermeleri ile tutulmamıştır bu dizi, o gerçek, güzel oyunculuklardır diziyi üstlere taşıyan. ve kendi açımdan bakınca, bayat esprilerle, konusuz, anlaşılmaz onlarca bölüm çekebilirler razıyım.

Siyah Beyaz Perde Modelleri

erdal abinin geceliği kopardı beni kahküllü. aklıma bugs bunny'nin azılı düşmanı elmer'i getirdi. davul tokmak espirileri de oldukça güzeldi. kutup ayısı, kırarım kafanı iblis, buram buram anadolu kokan programlara yapılan göndermeleri... ama beni benden alan sahne ise mecnunun iskenderle olan sahnesiydi. o nasıl içtenliktir samimiliktir sevgidir be mecnun. o nasıl oyunculuktur be ali atay. "baba uyandır beni, gerçekten skıldım, asayla vursana be bana, baba göm beni"... dizinin sonunda dedenin de geri dönmesiyle 22. bölümü bitirdik. Siyah Beyaz Perde Modelleri bir bölümü biraz düşük tempo geçti diye kötü ilan edilen dizidir. kötü filan değildir arkadaşım. behzat ç. ile birlikte türk dizi tarihini tekrar yazıyorlar adamlar. yani neresini beğenmiyorsunuz? her bölüm aynı performansı beklemek nasıl bir gerizekalılıktır? elbette ibre düşecektir çıkacaktır bu böyledir. behzat ç.'nin 30. bölümünden sonra bi siki beğenmemeye başlamıştı aynı kitle. finalinde hiçbirinden ses çıkmıyordu. amına kodumun yerinde sihirli annem diye dizi var arkadaşım ya. papatyam var ya papatyam nedir? klişe zengin ağa çocuğu fakir kız senaryolu tonla dizi var koduğum televizyonlarında. ulan arada bir tane leyla ile mecnun var, bir tane de behzat ç. var. bi elleşmeyin. bi susun. bi siktirin afedersin.

Puf Sehpa Modelleri

ulan ne biçim kafadır bu ya. iyi ki adam akıllı bir şey çıktı izliyoruz daha 22. bölümde başlandı geniş aile gibi mi olucak, söylemiyim söylemiyim diyorum ama yok tırıvırı bilmem ne. elleşmeyin kardeşim bu öyle bir dizi değil. bölümün sonundaki oyunculuklar bile yeterli kapağı yerine koymuştur. hemen batır anasını satıyım nasıl bir milletiz biz ya. iki dakika tadında rahat rahat izlemek batıyor hemen eleştir hemen yok şöyleleşti böyleleşti. senin ağzından çıkanla kulağını döverim yemin ediyom bak. izin vermem arkadaşım başlamayın bok atma merasimine. daha zamanı gelmedi çok erken, birkaç tren sonra başlayın varacağı yere kadar yetişirsiniz belki. Puf Sehpa Modelleri

Mutfak Dizaynı

ilk önce mecnun rüyasında sd kart gördü, ardından da uçak kazasını. gerçek hayatta ise ilk önce uçak kazasını öğrendi ardından da sd kartı buldu. mecnun rüyasında zeynep'in gördüğünü de gördü bu bölüm. acaba diyorum yavuz anadolu turnesinden ameliyat parasını denkleştirip döner mi yakın bir tarih içerisinde?? ayrıca, ağzımıza sıçmasaydınız iyiydi de... ne biçim komedi dizisi la bu? ekrandaki tüm ağlak dizileri topla, üstüne de şişirilmiş duygusal filmleri kat, yine de o uçak kazasını öğrenme sahnesinin yanından bile geçemez.. Mutfak Dizaynı iskender'in mecnun'a leyla'nın öldüğünü söylediği sahnede perişan oldum resmen. iskender ayrı ağlattı , mecnun ayrı. bu kadar gerçekçi olamazdı ya. abi napıyorsunuz siz ? tam dede filan dönüyor diye sevinirken 22.bölüm bir tek o sahne ile aklımda kalacak sanırım.

Yatak Odası Dekorasyonu

herhangi bir bölümü hakkında daha bitmeden hemen bir yargıya varılmaması gereken dizi. her bölümünde elbet güzel esprileri var ama insan son yarım saate kadar acaba diyor, yoksa böyle aynı muhabbet mi dönecek? dizinin sonunda fazlasıyla kurtardılar bence. ayrıca öyle bir dizi ki hem güldürüyor hem ağlatıyor. eminim olmuştur oyunculuklar çok yapmacık yorumları fakat ahmet mümtaz taylan'ın babasının ölümü ve ali atay'ın leyla'nın ölümüne verdiği tepki içinde söyleyeceklerse yok artık derim. çünkü ben bu bölümde o sahnede gözüm dolmadı, hüngür hüngür ağladım. işte ben bu dizinin bu kadar içten olmasını seviyorum. Yatak Odası Dekorasyonu

Ev Dekorasyonu

az önce kanalları gezerken göz ucuyla izlediğim dizi. o değil de bu mecnun ile leyla çöldeki bankın üzerinde konuşurlarken arka fonda bir müzik çaldı. böyle sazlı bir giriş müziği gibi bir şeydi. onun tamamını çok merak ettim. bir bilene sormak istedim. Ev Dekorasyonu zamanın ötesinden edit: benim gibi o müziği merak eden kaç kişi var biliyor musunuz? mesaj kutumun ışığı her yandığında biri aradığım müziğin ismini söyledi diye seviniyorum. ancak her seferinde benimle aynı derde muzdarip insanlar "müziği bulursan haberim olsun" diyor. biri yardım etsin lan ölürsem gözlerim açık gider. o derece merak ettim. * zamanın ötesinden edit 2: bu entry bu merakım gidene kadar burada kabak gibi duracaktır. anlayın lan işte çok merak ettim. keşif editi: şimdi bir iyi bir kötü haberim var şarkıyı merak edenlere... iyisi için:

Mutfak Masası Modelleri

ya bu diziyi geç keşfettim ve çok sevdim de, insanın yüreğine daha az indirse iyiydi. sezon finalinde salya sümük ağladım, aha şimdi de "leyla gitti" diye kalp krizi geçirdim, bu kafayla sonumuz bipolar kişilik bozukluğu olacak. zaten yatkınım... Mutfak Masası Modelleri tanım: tüm o filmleri dizileri bilip göndermeleri anlayan insanlar kesin sadece cnbc-e izleyip "türk dizileri çok rerörerö" diyolardır ya, işte onların hepsine ferdi tayfur dinletip sevdiren dizi.

Bellona Kanepe

son reklam sonrası başlayan yozgat sahneleriyle burun kıvıranlara tokat gibi cevap çakmıştır. işte özlediğimiz performans bu! dikkat edin çizdirmeyin davulu oralarda... dizide arda karakterini oynayan ushan çakır çok iyi oyuncudur. daha önce tiyatro sıfırnoktaiki'nin bazı sesler oyununda izlemiştim kendisini. gözlerimizi de doldurmuştur yeri geldiğinde. doğal oyunculuğu harikadır. dizide de çoğu sahnesinde doğaçlama yapıyor. iyi de oynuyor bence. kaldı ki çoğu izleyenin favori karakterlerinden biri. Bellona Kanepe edit: ushan çakır'ın oyunculuğunu sorgulayan bir entry üzerine yazılmıştır bu yazı. şimdi tek kaldı burda böyle.

Abajur Modelleri

leyla ile mecnun'u iyi yapan şey; içerdiği kendi kendisini ciddiye almama duygusu, farklı popüler ve entelektüel kültür imgelerine yaptığı göndermeler ve absürd mizah unsuruydu. fakat bunlar aşure misali gelişigüzel karıştırılarak güzel sonuç alınabilecek öğeler değil. bir süre sonra dikkat dağıtıcı ve ilgi kaybına yol açabilecek dezavantajları mevcut. yavaş yavaş bu tada doğru ilerlediğimizi hissediyorum. Abajur Modelleri umarım bunlar murat onbul'un başlangıç tökezlemeleridir ve dizinin özündeki çizgiyi yeniden yakalamasını sağlar ve üzerine kendi imzasını atar. yoksa dizi yayından kalktığında "ilk sezonu şahaneydi sonra takip edemedim" gibi cümlelere kaynaklık eder. buradaki takip edememe, bilinçaltının yaptığı bir seçim olarak diziyi seven kişilerin farkında olmadan verdiği bir karar olacaktır. perihan abla, fasulye ve varsayalım ismail çorbası gibi. oyunculuklar fevkalade zorlama, diyaloglar lastik gibi bittikçe bitmez durumda; çok kolay dizi severim, gülerim, ederim, gıcıklık etmem ama bu sıkıyor fena halde. overrated mi ne?