23 Temmuz 2012 Pazartesi

İzmirin incisi buca

sevgili günlük; -mart 2010 yer tuzla-pendik arası bir yer. saat sabah 6,43. otobüse bineli yarım saat olmuş. ayaktayım, nefes alamıyorum. kıçımı kıpırdatacak bile yer yok üstüne de trafik var. araba zor ilerliyor. -2010'daki ilk kurban bayramı, saat akşam 7 suları. tem otoyolundayım, esenlere yaklaşık 3 buçuk saatte geldim. üstüne de kar başladım, hava berbat. esenler tıklım tıklım. otobüs 2 saat geç geldi, küfür ediyorum. -her hangi bir hafta, cumartesi gecesi hatta sabaha karşı. saat 5.00... yer taksim. bostancı otobüsündeyim, çok fena içmişim. ayakta duramıyorum ama durmak zorundayım. otobüsfull dolu. mutluyum, yatağıma gidip uyuyacağım biraz sonra. ama şaşırıyorum, beşiktaş'tan geçtikten sonra yıldız taraflarında trafik var yine. İzmirin incisi buca -moda'dayım. 2 hafta önce pazar günü. moda çok bozmuş kendini kıro dolu diye konuşuyoruz arkadaşlarla. o sırada adamın birinin telefonu çalıyor ve cevap veriyor. "haaa!" şoktayım. yapma moda yapma, yakışmıyor. adalara bakıp sigaramı içiyorum... -cuma gecesi, her hangi bir hafta. merdivenlerde biramı içiyorum, polis geliyor. "afiyet olsun gençler" diyor. sağol abi diyoruz sadece, gidiyor arkadaki kzılarla sohbet ediyor sigara içiyor... -alman hastanesinin oradan yukarı çıkıyorum, travestinin biri benden makas alıyor, siktir git diyorum. topuklu ayakabıları ile beni bir kovalıyor, neredeyse altıma işeyeceğim. -vapurdayım, akşam iş çıkışı saati...güzel, dekolte giymiş kadınlar var. bakıyorum, onlar da bana bakıyor. hepsi değil tabi. "ne bakıyorsun?" diye bakıyorlar, kafamı çeviriyorum, martıalra bakıyorum... -haydarpaşa'dayım. istanbul'un asya yakasını çıkarak izliyorum. tuzla bitiyıor. gebze gibi getto bi yere geliyorum, fabrikaları izliyorum, hayat tuhaf ya, tersaneler... her gün 4 saatim yollarda, tek başıma kalıyorum, minik 1+1 ev, ağzıma sıçılıyor ama istanbul bana yetiyor tüm yorgunluğuna rağmen, sarhoş ediyor bazen beni..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder