23 Temmuz 2012 Pazartesi

Arçelik Servisi Balçova

şampiyonluk konuşabilmek için 2010-2011 sezonu devre arasına 33 puanla girmek zorundadır. ve daha önemlisi trabzonla puan farkını 9 un altına indirmesi çok önemli devre sonuna kadar (trabzon ibb maçında puan kaybedebilir). en ufak gereksiz puan kaybı şansı kalmadı artık. kalan 19 maç içinde maksimum puan kaybetme kredisi 10 dur bence. bunu nasıl dağıtacağız bilmiyorum. daha önce bu ligi nağmağlup bitimişliğimiz var. tek bir mağlubiyet alarak şampiyon olmuşluğumuzu da çok net hatırlıyoruz. nağmağlup yarım devreyi bitirmişliğimizi de biliyorum lucescu döneminde. bu sezonda ikinci devre benzer bir performans göstermek zorundayız. çünkü kredinin çoğunu ilk devre harcadık. takımın neredeyse yarısının sakat olduğu şu periyotta (aklıma gelmişken tekrarlayayım, bu sayısız adele sakatlığına yol açan kondisyoner kovulmalıdır), a2 takımın santraforuna kaldığımız (ali kuçiki seviyor ve güveniyorum) şu dönemde devre arasına puan kaybetmeden girmesi çok önemli. devre arası yapılacak transferler, quaresmanın da daha iyi bir hazırlık dönemine girmesiyle, belki rıdvanın belki ekrem dağın belki de başka bir bekin katılımıyla beraber hilbertin asıl mevkisine geçmesiyle takım çok daha iyi olacaktır eminim. önemli olan bi hava yakalamamız. şansın da yanımızda olması şart. çünkü ortalık çakal kaynıyor. schusterin üzerine harıl harıl giden basın sustu kaldı 10 gündür mesela. moralleri çok bozuk olmalı. hani nerede o eleştirenler? sustu. tıpkı sezon başındaki gibi sustu. onlara bu fırsatı yeniden vermemek lazım. (bkz: #21054693) Arçelik Servisi Balçova ben size söyleyeyim. quaresmanın sakatlanmasından sonra çok özgüven kaybettik. aynı şekilde rakipler de onun sakatlığı ile birlikte (aynı periyotta gutinin sakatlanması da etkili) bu beşiktaş bütün gücünü kaybetti düşüncesi ile ultra yüksek özgüven ve motivasyon ile bizim karşımıza çıkmaya başladı. ha şimdi ne oldu? quaresmasız da derbiler kazandığımızı, quaresmasız da avrupada yolumuza devam edebileceğimizi, quaresmasız da iyi bir takım olabileceğimizi gösterdik. dünyanın en spektaküler oyuncularından birine sahipseniz doğal olarak tüm gözler onun üzerinde olacaktır. ancak artık quaresmasızlığa alıştık gibi. quaresmanın yokluğu bize güç kaybettirmiyecek ama varllığı ve gelişi büyük güç katacaktır. yani yeniden işler lehimize dönmeye başladı psikolojik ve motivasyon olarak (sahadaki oyunu kasdetmiyorum bu noktada asla). saat dolayısı ile bastıran uykum sebebi ile entrymi toparlayamadığım şu saniyelerde en iyisi lafı fazla uzatmayayım. hep söylediğim gibi, o çok kötü gittiğimiz periyot da dahil olmak üzere söylediğim gibi ben çok umutluyum. hiçbir zaman umudumu kaybetmedim. ha haftaya kaybedebiliriz. yine umudum bitmeyecek. belki şampiyon olamayabiliriz (zor sonuçta şaka maka 9 puan var). ancak ben yine de umudumu kaybetmeyeceğim. schustere çok güveniyorum. onu 3-5 mağlubiyete değişmeye niyetim yok. basın ne derse desin (özellikle fanatik ve htsporu asla okumaması, haberturku asla izlememesi lazım bir beşiktaşlının), medya, rakip ne derse desin. tam gaz destek devam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder