Şubat 2009'da tam 22 yıl sonra kar yağdığı iddia edilen şehir. ki yalandır hemen girişte belirteyim, gazı vereyim okuyucuya. basın yalan konuşmuştur. oh rahatladım bebek. anlamıyorum neden bu 22 yıla yapılan vurgunun sebebi, 92-93'te kar düşmüşken, ondan sonra yine geçen yıl şubat 2008'de(bkz: :#12607822)* kar düşmüşken, durduk yere 22 yıl oldu lan diye coşmanın anlamı nedir bilmem. içmeleri'i turunç'a bağlayan dağın tepesindeki yolda azıcık kar düştü diye olayı küresel ısınmaya bağlamak, aha da ölüyoruz tüh be dünyanın sonu diye veryansın etmenin anlamı nedir.. sonra efendim ben agresif oluyorum, ben sinirli oluyorum. geçen sene kuraklık dendi tüm ülkede, marmaris son 15 yılın en büyük sel felaketini yaşadı, o nasıl olucak ? hayret bişey arkadaş.
Kaynak:
Bağcılar Vestel Servisi
Bağcılar Vestel Servisi
Bağcılar Vestel Servisi
Bağcılar Vestel Servisi
30 Temmuz 2011 Cumartesi
Bodrum Geceleri
babamın doğduğu şehir ama artık gitmek, hatta adım atmak istemediği şehir. aksine benim her yaz gitmek istediğim şehir. bazı bazı gidip de tatil yaptığım şehir.babamın, benim tatil dönüşlerimde, resimlerine bakarken iç çekmesine neden olan şehir.yeni haliyle babamın ve muhakkak ki tüm bodrumluların gözlerinin dolmasına neden olan,içlerini acıtan şehir. eskiden şehirin göbeğinde cıbıldak cıbıldak denize girer elleriyle balık tutarlarmış bu şehirde, o insanlar. şimdi şehrin merkezinde geceleri güneş gözlüklerimizi takıp çıstak çıstak dans eder olduk, bir bardan diğerine koşuşturup.eski halini göremediğim, fakat hep eski hikayelerini dinlediğim şehir.hep eskileri dinledik biz zaten masal gibi dedirten ve bir kez daha aynayı kendimize tutumamıza neden olan, her şeyi ne kadar çabuk tükettiğimizi fark etmemize neden olan şehirdir bodrum.şuanki bodrum bizlerin eseridir.belki bizler de eski bodrum'un sahipleri olan eskilerin eseriyizdir bilmem ki.
Kaynak:
Avcılar Baymak Servisi
Avcılar Baymak Servisi
Eyüp Vestel Servisi
Kaynak:
Avcılar Baymak Servisi
Avcılar Baymak Servisi
Eyüp Vestel Servisi
Alaçatı
antalya'nın her şey dahilinden ve klişeliğinden bıkmış biri olarak bu sene yaz tatilimi geçirmeye karar verdiğim, butik otellerini inceledikçe hayranlığımı gizleyemediğim, merakından çıldırdığım izmir'in tatil beldesi.
bildiğim kadarıyla ılıca, urla ve çeşme'ye de feci yakın. bol gezme şansı verir insana gibi görünüyor. her ne kadar soğuk denizden imtina etsem de, deniz dediğin de soğuk olmalı aslında felsefesinden yola çıkarak denizinin tadını da bol bol çıkarmayı düşünmekteyimdir. otellerinin tümü, oda+kahvaltı konseptli olup, kimilerinin fiyatları, antalya'daki bir her şey dahil kompleks kadar el yakıcıdır. ama o asalete değer eğer doğru düzgün incelemişsem bu beldeyi. gidelim, görelim ki buradan bilgilerimizi paylaşalım diyor, sözlük ahalisini kucaklıyorum.
Kaynak:
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Eyüp Baymak Servisi
bildiğim kadarıyla ılıca, urla ve çeşme'ye de feci yakın. bol gezme şansı verir insana gibi görünüyor. her ne kadar soğuk denizden imtina etsem de, deniz dediğin de soğuk olmalı aslında felsefesinden yola çıkarak denizinin tadını da bol bol çıkarmayı düşünmekteyimdir. otellerinin tümü, oda+kahvaltı konseptli olup, kimilerinin fiyatları, antalya'daki bir her şey dahil kompleks kadar el yakıcıdır. ama o asalete değer eğer doğru düzgün incelemişsem bu beldeyi. gidelim, görelim ki buradan bilgilerimizi paylaşalım diyor, sözlük ahalisini kucaklıyorum.
Kaynak:
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Eyüp Baymak Servisi
antalya'nın her şey dahilinden ve klişeliğinden bıkmış biri olarak bu sene yaz tatilimi geçirmeye karar verdiğim, butik otellerini inceledikçe hayranlığımı gizleyemediğim, merakından çıldırdığım izmir'in tatil beldesi.
bildiğim kadarıyla ılıca, urla ve çeşme'ye de feci yakın. bol gezme şansı verir insana gibi görünüyor. her ne kadar soğuk denizden imtina etsem de, deniz dediğin de soğuk olmalı aslında felsefesinden yola çıkarak denizinin tadını da bol bol çıkarmayı düşünmekteyimdir. otellerinin tümü, oda+kahvaltı konseptli olup, kimilerinin fiyatları, antalya'daki bir her şey dahil kompleks kadar el yakıcıdır. ama o asalete değer eğer doğru düzgün incelemişsem bu beldeyi. gidelim, görelim ki buradan bilgilerimizi paylaşalım diyor, sözlük ahalisini kucaklıyorum.
Kaynak:
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Eyüp Baymak Servisi
bildiğim kadarıyla ılıca, urla ve çeşme'ye de feci yakın. bol gezme şansı verir insana gibi görünüyor. her ne kadar soğuk denizden imtina etsem de, deniz dediğin de soğuk olmalı aslında felsefesinden yola çıkarak denizinin tadını da bol bol çıkarmayı düşünmekteyimdir. otellerinin tümü, oda+kahvaltı konseptli olup, kimilerinin fiyatları, antalya'daki bir her şey dahil kompleks kadar el yakıcıdır. ama o asalete değer eğer doğru düzgün incelemişsem bu beldeyi. gidelim, görelim ki buradan bilgilerimizi paylaşalım diyor, sözlük ahalisini kucaklıyorum.
Kaynak:
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Esenler Beko Servisi
Eyüp Baymak Servisi
Çeşme
dini imanı zaten dört mevsim boyunca para olan yer. okuduğum dört yıl boyunca yazın ayrı kışın ayrı domaldım buranın esnafına. en basitinden, 3-4 km'lik bir yolu gidebilmek için dolmuşçulara 2 - 2.5 tl domalmak zorundasınız. buraları sadece yazın gören köşe yazarları dertlenmesin, bu memlekette asıl domaltılan üç kuruş parayla yıl boyunca burada okumaya çalışan öğrenciler.
Kaynak:
Bağcılar Beko Servisi
Bağcılar Beko Servisi
Bağcılar Beko Servisi
Bağcılar Beko Servisi
Kaynak:
Bağcılar Beko Servisi
Bağcılar Beko Servisi
Bağcılar Beko Servisi
Bağcılar Beko Servisi
26 Temmuz 2011 Salı
Çöl
doğal yaşam koşullarının çok olumsuz olması nedeniyle doğal yaşama çok az rastlandığı için gitmemiş insanların çoğunun kafasında olumsuz önyargılar oluşturan, kaçılması gerektiği düşünülen yeryüzü oluşumu.
oysa, gideceğiniz yere vaktinde gidip dönebilmek için sabah 5 te kalkıp çöl güneşinin doğuşunu izleyerek geçirdiğiniz bir sabah 4x4 klimalı bir araçla (ki bunlar şart) çöle çıktığınızda, hele o çölü etraftaki elektrik direkleri ve rasgele atılmış lastikler yordamıyla avcunun içi gibi bilen genç bir şoförle 500 km offroad giderseniz çölün aslında çok sempatik bir yer olduğunu görebiliyorsunuz.
alabildiğince düzlük, alabildiğince kum. yol mu, önceden geçen araçların lastik izleri. izleri takip ederek gitmek, hızlı da gidiliyorsa tehlikeli olabilir. o zaman o izleri 100m açıktan takip edin. her yer sizin nasılsa.
bir insanın kafasını dinleyebileceği en güzel mekanlardan birisi çöl. keşke siz de gidip görebilseniz bir gün.
Kaynak:
Bağcılar Vestel Servisi
oysa, gideceğiniz yere vaktinde gidip dönebilmek için sabah 5 te kalkıp çöl güneşinin doğuşunu izleyerek geçirdiğiniz bir sabah 4x4 klimalı bir araçla (ki bunlar şart) çöle çıktığınızda, hele o çölü etraftaki elektrik direkleri ve rasgele atılmış lastikler yordamıyla avcunun içi gibi bilen genç bir şoförle 500 km offroad giderseniz çölün aslında çok sempatik bir yer olduğunu görebiliyorsunuz.
alabildiğince düzlük, alabildiğince kum. yol mu, önceden geçen araçların lastik izleri. izleri takip ederek gitmek, hızlı da gidiliyorsa tehlikeli olabilir. o zaman o izleri 100m açıktan takip edin. her yer sizin nasılsa.
bir insanın kafasını dinleyebileceği en güzel mekanlardan birisi çöl. keşke siz de gidip görebilseniz bir gün.
Kaynak:
Bağcılar Vestel Servisi
demet akalın
bu şarkının klibinde bir bölüm var efendim, iki tane danscı abinin ellerinde çöp tenekesi kapağı ya da kalkanımsı şeyler var. yapacaksınız demişler adamlara yapmışlar, bi kabahat bulmak mümkün değil. böyle yavaş yavaş yaklaşıyorlar birbirlerine, troy'daki saldırı öncesi gerginliğindeler. uzun bir sahne üstelik, araya demet hanım giriyor dans ediyor bir hızlı bir yavaş falan. efendim sahnenin sonunda bu iki abi sen havaya sıçra, kapakları güüüm diye birbirine vur. kapaklardan da toz gibi bişeyler çıkmasın mı?
bunun gerçekten etkileyici olacağını falan düşünmüş biri. canım benim yaa, kıyamam lan ben sana. hayat seninle güzel lan.
Kaynak:
Eyüp Vestel Servisi
bunun gerçekten etkileyici olacağını falan düşünmüş biri. canım benim yaa, kıyamam lan ben sana. hayat seninle güzel lan.
Kaynak:
Eyüp Vestel Servisi
Dans et- demet akalın
yeni demet akalın albümüymüş. sabah klibini gördüm mucize şarkısının da öyle haberim oldu. yoksa kaçıracaktık bu güzide albümü. bunca hande yenerkarşılaştırmasından sonra yavaş yavaş o yöne doğru kaymaya başlaması da ilginç. klipte de bir disco havası yaratılmaya çalışılmış. hafiften hande'nin romeoklibindeki robotumsu hareketlerinden de var. demet akalın goes to the club gibi bir konsept oluşturmaya çabalamışlar. şöyle bir sample larını dinledim de kılaplık bir albüm olmuş tam. müzikte ilerleme var hakkaten ama rica edicem "ben illa bu müzik sektöründe yer almak istiyorum" diyorsa adam gibi sözler yazacak olan doğru düzgün isimlerle çalışsın. sevgiliden ayrılıp bir sike benzemeyen şiir yazmak'tan ileri gidemiyor malesef sözler. "aşk geçti üstümden", "canın acımadı mı ayrılınca", "ihanetini unutmadım" falanlara nereye kadar yani. gerçi dinleyen kitleye gayet hitap ediyor ama biraz daha çaba lütfen. bu kadar da basit olmaması lazım. altyapı hakkaten fena olmamış. dans et parçasında funky c'nin söylediği kısımlar özellikle süper. dinlemeye başlayınca şarkıyı, bu sefer farklı herhalde dedim ilk anda gaza gelip ama hemen arkasından gelen "üzgünüm ama ilk kez tanıştığım birine telefonumu veremem" sözleriyle kendisi yine beni dumurlara sürükleyip hayatın anlamsızlığı konusunda derin düşüncelere sevk etti.
Kaynak:
Avcılar Baymak Servisi
Kaynak:
Avcılar Baymak Servisi
Manga Hakkında
2002 yilinda kurulan bir grubun ayni sene icinde bir yarismada derece almasi, 2 sene sonra da ilk albumlerini, hem de sony imzasiyla cikartmis olmalari yadsinamayacak bir basaridir.
ayrica piyasaya turkiye'de daha once yapilmamis bir tarzda muzikle girdiler ve basarilarindaki bir faktor de bu olsa gerek.
Kaynak:
Eyüp Baymak Servisi
ayrica piyasaya turkiye'de daha once yapilmamis bir tarzda muzikle girdiler ve basarilarindaki bir faktor de bu olsa gerek.
Kaynak:
Eyüp Baymak Servisi
Zaz Hakkında
facebook'un son nimeti. ulan inanamıyorum 2 gün önce demet akalın, ferhat göçer şarkıları paylaşan adamlar şimdilerde sabah akşam bu grubun videolarını paylaşır oldu. bir de altta yorumlar " çookk quselll soylemishh yaa " " 3 saattir aralıksız dinliyorum " falan..
ee ne diyo bu şarkıda şimdi desen, böyle aval aval bakacak suratına. tamam biz de fransızca'yı yaladık yuttuk demiyoruz, müzik evrenseldir elbet ama boynunda fuları, elinde bordo şarabıyla sabah akşam fransız şarkıları dinlemiyoruz değil mi.
Kaynak:
Esenler Beko Servisi
ee ne diyo bu şarkıda şimdi desen, böyle aval aval bakacak suratına. tamam biz de fransızca'yı yaladık yuttuk demiyoruz, müzik evrenseldir elbet ama boynunda fuları, elinde bordo şarabıyla sabah akşam fransız şarkıları dinlemiyoruz değil mi.
Kaynak:
Esenler Beko Servisi
Zaz
neden bilmiyorum gurubun vokalini şevval sama benzettiğim bugünlerde şarkısıyla yeniden ünlenmiş güzel sesli hatun kişilikli grup. bu kadın konuşur gibi şarkı söylesin ya da şarkı söyler gibi konuşsun, ben gibi gün itibariyle depresif atağın dibine vurmuş kişinin bile yüzünde ufak da olsa bir gülümseme oluşturabilir.
edit: gelen uyarı üzerine zaz kadının ismi değilmiş grubun ismiymiş. benim bahsettiğim kişi kadın vokal. grubun tüm üyeleri değil
Kaynak:
Bağcılar Beko Servisi
edit: gelen uyarı üzerine zaz kadının ismi değilmiş grubun ismiymiş. benim bahsettiğim kişi kadın vokal. grubun tüm üyeleri değil
Kaynak:
Bağcılar Beko Servisi
Zaz-Jeveux
Bugün facebookda dönen paylaşımlar üzerine keşfettim. vokalistinin sesi güzel ve buğulu, fakat şu ana kadar gelen tepkiler üzerine bence facebookda olan paylaşım miktarı ve de burada bir günde yazılan girdiler üzerine overrated olduklarını rahatlıkla belirtebilirim, çünkü bir müzik grubu sadece vokalistten ibaret değildir / "sadece" vokalistin allah vergisi ses tonu - onu nasıl kullanabildiği üzerinden genel değerlendirme yapılmamalıdır. diğer çalgıları çalan elemanlarda pek abartılacak bir olay göremedim mesela.
ha peki bu kötü iş çıkartıyorlar mı demek? kesinlikle hayır.
Kaynak:
Esenyurt Bosch Servisi
ha peki bu kötü iş çıkartıyorlar mı demek? kesinlikle hayır.
Kaynak:
Esenyurt Bosch Servisi
25 Temmuz 2011 Pazartesi
simdi bu universitenin avcilar kampusunde senelerdir bitmek bilmeyen bir calisma oldugunu soyleyip duruyorum. en son gecen sene ortalarinda dis kaplama yapilmaya baslandi. gecen gun finale girmek icin gittigimde muhendislik fakultesinin arka tarafina anca varabildiklerini gordum. bu gidisle obur sene bu aylarda bitmis olur mantolama. hayirlisi olsun olmasina da ben bir seyi bir turlu anlamiyorum.
simdi mantolama yapiliyor ve icerideki sicaklik tutulmak isteniyor. buraya kadar tamam. kasim ayinda kaloriferleri yanmiyordu bu okulun, gecen gun gittim hava 12 derece bahar aylarindaki gibi ama cayir cayir yaniyordu kaloriferler masallah. ondan onceki gidisimde ise yine yanmiyordu disarida kar sogugu oldugu halde. icerisinin soguk tutabilmek icin mantolama yapiyorsaniz bir yanlisiniz var agalar, hani kimse soylemediyse ben soyleyeyim size.
okulun icinde bir adet bilgisayar labi var. icersinde tas catlasa calisan 20 makina olur, onlarda da odev hazirlama disinda 5-10-20 dklik surelerden fazla oturamazsiniz. bu sureler oturacaginiz bilgisayarin uzerinde bir post-itle gosterilmektedir. lan boyle olay mi olur diye diye 5 sene gecti. hadi 2003 senesinde bilgisayar falan bu kadar yaygin degildi, gereksinim duyulmuyordu her sey icin. e be abicim 5 senede okulu bastan asagi yaptiniz bir de bilgisayar alaydiniz? koskoca muhendislik fakultesine 20 bilgisayari calisan lab mi olur? yer mi yok bilgisayarlari koymaya? tadilat dolasiyla fakultenin 3 te 1si kapali ve ogrenciler derslik bulabiliyor oyleyse bir yerde yanlislik var. paraniz mi yok? e tadilat. neyse.
birgun bu isi yapan adamla oturup iki kelam edebilmeyi hayal ediyorum aklimdan soyle diyaloglar geciyor:
- simdi hocam iyi guzel senelerdir tadilat yapiyorsunuz da bu okulda daha oncelikli ekipman eksikligi falan var.
- mantolama yapiyoruz ya usumeyeceksiniz
- ama hocam kaloriferler yanmiyor
- olsun kartonpiyer yaptiriyoruz siniflara, artik goz kirliligi yaratmayacak
- hocam siniflar tadilat sonrasi 1 derecelik yukseltili oldugundan arka siralardan hicbir sey gorulmuyor, ustune ortadaki kartonpiyerler gorusu kapatiyor
- olsun, 2-3 tane calismayan projektor aldik paraya kiyip kocaman gosteri yapar hocalariniz.
- cok hos da hocam, hocalar kullanmiyor o projeksiyonlari, tepegozleri kullaniyor cogu
- iste sirf bu yuzden yemekhaneyi ozellestirdik sinifta caniniz sikilirsa gidip oradan yemek yersiniz
- iyi de hocam yemekhane eskiden daha cok ogrenciye hizmet veriyordu, simdilerde yemekler resmen berbat
- aaa dert ettigin seye bak, gecenlerde guzelim kapiyi yikip metal bir yigin yaptik oradan cikar gidersin evine orda yersin
- tamam, pes hocam.
ha, simdi aklima geldi ben bilgisayar labindan bahsediyorum ama bundan 3 sene once 2005 de diferansiyel denklemler dersi aliyordum. hoca diyor ki: "ozmeniz ve grafiklerle geri getirmeniz gerekiyor". hmm matlab cok guzel, anlatmadiniz ama formul falan olsa gerek bu degil mi hocam? anlatmaya basliyor tahtada, iste su komut su ise yarar bu sudur, soyle yapacaksiniz. bildigin kod yaziyor kara tahtaya (o zamanda kara tahtaydi simdi de oyle, gerci bazi siniflarda tahtalar biraz degismis ustlerine garip bir plastigimsi sey gecirmisler daha kolay temizleniyor ve daha temiz gorunuyor. buna da sukur).
zamaninda ilkokuldan sonra buyuk hayallerle anadolu lisesine girip hazirligi gectikten sonra bize "secmeli ders olarak ne istersiniz?" diye anket yaptirmislardi. 2 secenek vardi; bilgisayar, almanca. almanca pek populer bir sey olmadigindan cogunluk bilgisayari secmisti. acaip heyecanlanmistik, o zaman daha yenice 486dx imi aldirmistim bizimkilere ama bilgisayardan anlamak mi? ken oynuyorum, street fighter, lotus. o kadar.
e bir seyler ogrenicem ne guzel diyordum dogal olarak. cogu kisi bilgisayar gormemisti bile, dersten once meraktan catliyordu herkes. sonra ne mi oldu? bilgisayar dersi verildi... evet, verildi ama kara tahtaya klavye ve monitor cizilerek. sene o zaman 1995, bilgisayar gercekten yaygin degildi. bir ders yapildiktan sonra bilgisayar dersi kaldirildi almanca ogretildi bizlere. o gun bugundur almancadan nefret ederim ama konumuz o degil.
demek istedigim bundan seneler once boyle bir seyle karsilasmis olmak simdilerde komik gelirken, aradan gecen 10 seneye ragmen hicbir sey degismemis olmasi daha komik. hatta belki daha kotuye gittigi bile soylenebilir degiskenler goze alindiginda.
hadi ogrencileri gectim sozde bu kurumun arastirma yapmasi gerekiyor. kendi bolumum icin konusacak olursam istanbulda en cok arastirmayi yapan bolumlerden birisi olduklarini iddia ediyorlar. fakat soyle bir sey var, hocalarin kullanimindaki en yeni bilgisayar pentium celeron 1.000. bu en iyisi, daha kotuleri de var. gecenlerde bir arastirma gorevlisinden yardim istemeye gittim bi konuda, bilgisayari arizalanmis su an bana vakit ayiramazmis. dedim bilgisayardaki sorun neyse ben duzelteyim siz de bana yardimci olun. tamam dedi. actim bilgisayarin icini. icinde gorduklerimi anlatip midenizi kaldirmak istemiyorum. neyse hdd kablosu cikmis taktim geri. actigimda can cekisiyordu resmen bilgisayar. pentium iii (3 tane i var evet), 64 mb ram. windows 98 kurulu uzerinde ve bilgisayarima girmek tam 15 saniye suruyor.
sizin oncelikli goreviniz nedir allasen? anladik orasi muhendislik fakultesi ve insaat muhendislerini issiz birakmak istemiyorsunuz ama ya diger ogrencilere ne olacak? sizin yuzunuzden issiz kalacak bunca ogrenciye yazik degil mi? beni gectim benim durumum zaten allahlik biliyorum ama bari su 18 yasinda piril piril gelip okulun icler acisi halini gorup gelecek kaygisina dusen, 4 senede omuzlari dusen ogrencilere aciyin be, n'olur.
Kaynak:
Bağcılar Vestel Servisi
simdi mantolama yapiliyor ve icerideki sicaklik tutulmak isteniyor. buraya kadar tamam. kasim ayinda kaloriferleri yanmiyordu bu okulun, gecen gun gittim hava 12 derece bahar aylarindaki gibi ama cayir cayir yaniyordu kaloriferler masallah. ondan onceki gidisimde ise yine yanmiyordu disarida kar sogugu oldugu halde. icerisinin soguk tutabilmek icin mantolama yapiyorsaniz bir yanlisiniz var agalar, hani kimse soylemediyse ben soyleyeyim size.
okulun icinde bir adet bilgisayar labi var. icersinde tas catlasa calisan 20 makina olur, onlarda da odev hazirlama disinda 5-10-20 dklik surelerden fazla oturamazsiniz. bu sureler oturacaginiz bilgisayarin uzerinde bir post-itle gosterilmektedir. lan boyle olay mi olur diye diye 5 sene gecti. hadi 2003 senesinde bilgisayar falan bu kadar yaygin degildi, gereksinim duyulmuyordu her sey icin. e be abicim 5 senede okulu bastan asagi yaptiniz bir de bilgisayar alaydiniz? koskoca muhendislik fakultesine 20 bilgisayari calisan lab mi olur? yer mi yok bilgisayarlari koymaya? tadilat dolasiyla fakultenin 3 te 1si kapali ve ogrenciler derslik bulabiliyor oyleyse bir yerde yanlislik var. paraniz mi yok? e tadilat. neyse.
birgun bu isi yapan adamla oturup iki kelam edebilmeyi hayal ediyorum aklimdan soyle diyaloglar geciyor:
- simdi hocam iyi guzel senelerdir tadilat yapiyorsunuz da bu okulda daha oncelikli ekipman eksikligi falan var.
- mantolama yapiyoruz ya usumeyeceksiniz
- ama hocam kaloriferler yanmiyor
- olsun kartonpiyer yaptiriyoruz siniflara, artik goz kirliligi yaratmayacak
- hocam siniflar tadilat sonrasi 1 derecelik yukseltili oldugundan arka siralardan hicbir sey gorulmuyor, ustune ortadaki kartonpiyerler gorusu kapatiyor
- olsun, 2-3 tane calismayan projektor aldik paraya kiyip kocaman gosteri yapar hocalariniz.
- cok hos da hocam, hocalar kullanmiyor o projeksiyonlari, tepegozleri kullaniyor cogu
- iste sirf bu yuzden yemekhaneyi ozellestirdik sinifta caniniz sikilirsa gidip oradan yemek yersiniz
- iyi de hocam yemekhane eskiden daha cok ogrenciye hizmet veriyordu, simdilerde yemekler resmen berbat
- aaa dert ettigin seye bak, gecenlerde guzelim kapiyi yikip metal bir yigin yaptik oradan cikar gidersin evine orda yersin
- tamam, pes hocam.
ha, simdi aklima geldi ben bilgisayar labindan bahsediyorum ama bundan 3 sene once 2005 de diferansiyel denklemler dersi aliyordum. hoca diyor ki: "ozmeniz ve grafiklerle geri getirmeniz gerekiyor". hmm matlab cok guzel, anlatmadiniz ama formul falan olsa gerek bu degil mi hocam? anlatmaya basliyor tahtada, iste su komut su ise yarar bu sudur, soyle yapacaksiniz. bildigin kod yaziyor kara tahtaya (o zamanda kara tahtaydi simdi de oyle, gerci bazi siniflarda tahtalar biraz degismis ustlerine garip bir plastigimsi sey gecirmisler daha kolay temizleniyor ve daha temiz gorunuyor. buna da sukur).
zamaninda ilkokuldan sonra buyuk hayallerle anadolu lisesine girip hazirligi gectikten sonra bize "secmeli ders olarak ne istersiniz?" diye anket yaptirmislardi. 2 secenek vardi; bilgisayar, almanca. almanca pek populer bir sey olmadigindan cogunluk bilgisayari secmisti. acaip heyecanlanmistik, o zaman daha yenice 486dx imi aldirmistim bizimkilere ama bilgisayardan anlamak mi? ken oynuyorum, street fighter, lotus. o kadar.
e bir seyler ogrenicem ne guzel diyordum dogal olarak. cogu kisi bilgisayar gormemisti bile, dersten once meraktan catliyordu herkes. sonra ne mi oldu? bilgisayar dersi verildi... evet, verildi ama kara tahtaya klavye ve monitor cizilerek. sene o zaman 1995, bilgisayar gercekten yaygin degildi. bir ders yapildiktan sonra bilgisayar dersi kaldirildi almanca ogretildi bizlere. o gun bugundur almancadan nefret ederim ama konumuz o degil.
demek istedigim bundan seneler once boyle bir seyle karsilasmis olmak simdilerde komik gelirken, aradan gecen 10 seneye ragmen hicbir sey degismemis olmasi daha komik. hatta belki daha kotuye gittigi bile soylenebilir degiskenler goze alindiginda.
hadi ogrencileri gectim sozde bu kurumun arastirma yapmasi gerekiyor. kendi bolumum icin konusacak olursam istanbulda en cok arastirmayi yapan bolumlerden birisi olduklarini iddia ediyorlar. fakat soyle bir sey var, hocalarin kullanimindaki en yeni bilgisayar pentium celeron 1.000. bu en iyisi, daha kotuleri de var. gecenlerde bir arastirma gorevlisinden yardim istemeye gittim bi konuda, bilgisayari arizalanmis su an bana vakit ayiramazmis. dedim bilgisayardaki sorun neyse ben duzelteyim siz de bana yardimci olun. tamam dedi. actim bilgisayarin icini. icinde gorduklerimi anlatip midenizi kaldirmak istemiyorum. neyse hdd kablosu cikmis taktim geri. actigimda can cekisiyordu resmen bilgisayar. pentium iii (3 tane i var evet), 64 mb ram. windows 98 kurulu uzerinde ve bilgisayarima girmek tam 15 saniye suruyor.
sizin oncelikli goreviniz nedir allasen? anladik orasi muhendislik fakultesi ve insaat muhendislerini issiz birakmak istemiyorsunuz ama ya diger ogrencilere ne olacak? sizin yuzunuzden issiz kalacak bunca ogrenciye yazik degil mi? beni gectim benim durumum zaten allahlik biliyorum ama bari su 18 yasinda piril piril gelip okulun icler acisi halini gorup gelecek kaygisina dusen, 4 senede omuzlari dusen ogrencilere aciyin be, n'olur.
Kaynak:
Bağcılar Vestel Servisi
2011 Üniversitelerin Puanları
tarihi bir üniversite olmasına rağmen en fakir, en çulsuz üniversitelerden biridir. kışları sınıfta paltolarla oturursunuz. yazın edebiyat fakültesinin kıçı kırık çimlerine oturmak, yayılmak istersiniz, ama bir de bakarsınız bir tabela: çimlere basmak yasaktır! tuvaletleri tek kelimeyle iğrençtir. mecbur kalmadığınız sürece sakın girmeyiniz. bu anlattıklarım alemdaroğlu'nun olduğu zamanlar. şimdi ne kadar ne değişti bilemiyorum, ama en azından son gittiğimde yeni petekler takılıyordu ve bazı yerler boyanıyordu. ama yine de tarihsel bir dokusu olduğundan tüm bunları yok sayabilirsiniz. hocaları süperdir. sadece ingiliz ve amerikan edebiyatı ile sanat tarihi bölümlerinin hocalarını biliyorum, ama olsundur. iyidir hocaları. derslikleri de güzeldir. eski kitaplıklar arasında ders görüyorduk biz eskiden, ta ki alemdaroğlu bütün kitapları bodrumda mahzene kilitleyene kadar.. bütün o kitaplıklar ise dört duvar dersliklere dönüştürüldü.. sonra bir de güzel sanatlar dersi medresede yapılır. her yer tarih kokar. güzeldir, hoştur tüm olumsuzluklarına rağmen.
Kaynak:
Eyüp Vestel Servisi
Kaynak:
Eyüp Vestel Servisi
İstanbul Üniversitesi Kampüsleri
istanbul üniversitesi’nde bir şeyler oluyor.
bu kez farklı bir şeyler var, geçen seneden beri kendini belli eden bir rüzgâr dağıtıyor ortalığı.
istanbul üniversitesi’nde “öğrenci” olmak, istanbul üniversitesi’nde farklı bir öğrenci olmak, istanbul üniversitesi’nde üretmek, düşündüğünü dile getirmek resmen yasaklanıyor.
yeni bir eğitim-öğretim yılı 12 öğrencinin atılması, 35 öğrencinin farklı derecelerde cezalarla cezalandırılması ile başlıyor. yeni bir eğitim öğretim yılı, gözdağıyla, yönetimin ses geçirmeyen, ışık geçirmeyen duvarlarından kopup gelen kovmalar, kovuşturmalar, soruşturmalarla başlıyor.
bir yandan “güvenlik” adı altında özel güvenlik birimlerinin kişilik haklarına müdahalesi meşrulaştırılıyor, diğer yandan okulun dört bir yanına yerleştirilmiş kameralarla başarılı bir “biri bizi gözetliyor”culuk oynanıyor. ve bu oyunların kurallarına uymayanlar, bu oyunları sorgulayanlar “soruşturma” larla cezalandırılarak, hukuksuz uygulamalarla mağdur duruma getiriliyorlar.
afiş asmak, söz söylemek, etkinlik düzenlemek, okula toplu ekmek sokmak(!) gibi fiiller, eğitim hakkınızın engellenmesi ile sonuçlandırılıyor.
istanbul üniversitesi’nde bürokratik engelleri aşıp kulüp kuramıyorsunuz, istanbul üniversitesi’nde arkadaşınızı ya da hocanızı ziyaret etmek için fakültelere giremiyorsunuz. bu okulda faydalanacağınız tek alan kendi fakülteniz, gerisi kocaman bir kırmızı çarpıyla siliniyor rektörlük tarafından. istanbul üniversitesi’nde dersinizde fikirlerinizi beyan edemiyor, resmi ideolojinin söylemi dışında kalan görüşleri dile getiremiyorsunuz. fikir özgürlüğünüz de en az dolaşma özgürlüğünüz kadar kısıtlı.
eğitimin niteliği giderek düşerken, öğrenciler ve öğretim görevlileri birbiri ardına gelen soruşturmalar ve farklı türden baskı aygıtlarıyla cebelleşiyor. soruşturmaların bittiği yerde polisin okula devamlı müdahalesi ve özel güvenlik birimlerinin sürekli şekil değiştiren, küfür ve fiili şiddet olarak kendini var eden dayatmaları sıradan olaylar haline geliyor. eğitim hakkımız, düşünme hakkımız, düşündüğümüzü eyleme hakkımız elimizden alınıyor!
istanbul üniversitesi’nde bir şeyler oluyor ve biz bu olanlara karşi sesimize ses katmaya çağiriyoruz sizleri.
bizler istanbul üniversitesi’nde yaşanan bu hukuksuz uygulamaları kamuoyu gündemi haline getirmek istiyoruz. çünkü yaşadığımız haksızlık sadece bize karşı yapılmıyor. bizden önce bu okulda okumuş olan öğrencilere uygulanan haksızlıklardan besleniyor, 16 mart’ta bu okulda gerçekleştirilmiş dünyanın ilk öğrenci katliamına ev sahipliği yapmış olmanın ağır bedelinden besleniyor. bizimle beraber, tam da bu günlerde 301. maddenin ifade özgürlüğü önünde çektiği demir setten besleniyor. ve biliyoruz ki, kulak asmazsak, ses çıkarmazsak daha pek çok anti-demokratik ve trajik olayı beslemeye devam edecek…
bu yüzden sizleri 12 ekim 2006 perşembe günü beyazıt meydanı’nda, saat 13.00’te gerçekleştireceğimiz basın açıklamamıza, bu ülkenin aydınlarının ve üniversite öğrencilerinin yanına çağırıyoruz.
istanbul üniversitesi öğrencileri
dedirtmiş üniversite, delirtmiş üniversite.
Kaynak:
Avcılar Baymak Servisi
bu kez farklı bir şeyler var, geçen seneden beri kendini belli eden bir rüzgâr dağıtıyor ortalığı.
istanbul üniversitesi’nde “öğrenci” olmak, istanbul üniversitesi’nde farklı bir öğrenci olmak, istanbul üniversitesi’nde üretmek, düşündüğünü dile getirmek resmen yasaklanıyor.
yeni bir eğitim-öğretim yılı 12 öğrencinin atılması, 35 öğrencinin farklı derecelerde cezalarla cezalandırılması ile başlıyor. yeni bir eğitim öğretim yılı, gözdağıyla, yönetimin ses geçirmeyen, ışık geçirmeyen duvarlarından kopup gelen kovmalar, kovuşturmalar, soruşturmalarla başlıyor.
bir yandan “güvenlik” adı altında özel güvenlik birimlerinin kişilik haklarına müdahalesi meşrulaştırılıyor, diğer yandan okulun dört bir yanına yerleştirilmiş kameralarla başarılı bir “biri bizi gözetliyor”culuk oynanıyor. ve bu oyunların kurallarına uymayanlar, bu oyunları sorgulayanlar “soruşturma” larla cezalandırılarak, hukuksuz uygulamalarla mağdur duruma getiriliyorlar.
afiş asmak, söz söylemek, etkinlik düzenlemek, okula toplu ekmek sokmak(!) gibi fiiller, eğitim hakkınızın engellenmesi ile sonuçlandırılıyor.
istanbul üniversitesi’nde bürokratik engelleri aşıp kulüp kuramıyorsunuz, istanbul üniversitesi’nde arkadaşınızı ya da hocanızı ziyaret etmek için fakültelere giremiyorsunuz. bu okulda faydalanacağınız tek alan kendi fakülteniz, gerisi kocaman bir kırmızı çarpıyla siliniyor rektörlük tarafından. istanbul üniversitesi’nde dersinizde fikirlerinizi beyan edemiyor, resmi ideolojinin söylemi dışında kalan görüşleri dile getiremiyorsunuz. fikir özgürlüğünüz de en az dolaşma özgürlüğünüz kadar kısıtlı.
eğitimin niteliği giderek düşerken, öğrenciler ve öğretim görevlileri birbiri ardına gelen soruşturmalar ve farklı türden baskı aygıtlarıyla cebelleşiyor. soruşturmaların bittiği yerde polisin okula devamlı müdahalesi ve özel güvenlik birimlerinin sürekli şekil değiştiren, küfür ve fiili şiddet olarak kendini var eden dayatmaları sıradan olaylar haline geliyor. eğitim hakkımız, düşünme hakkımız, düşündüğümüzü eyleme hakkımız elimizden alınıyor!
istanbul üniversitesi’nde bir şeyler oluyor ve biz bu olanlara karşi sesimize ses katmaya çağiriyoruz sizleri.
bizler istanbul üniversitesi’nde yaşanan bu hukuksuz uygulamaları kamuoyu gündemi haline getirmek istiyoruz. çünkü yaşadığımız haksızlık sadece bize karşı yapılmıyor. bizden önce bu okulda okumuş olan öğrencilere uygulanan haksızlıklardan besleniyor, 16 mart’ta bu okulda gerçekleştirilmiş dünyanın ilk öğrenci katliamına ev sahipliği yapmış olmanın ağır bedelinden besleniyor. bizimle beraber, tam da bu günlerde 301. maddenin ifade özgürlüğü önünde çektiği demir setten besleniyor. ve biliyoruz ki, kulak asmazsak, ses çıkarmazsak daha pek çok anti-demokratik ve trajik olayı beslemeye devam edecek…
bu yüzden sizleri 12 ekim 2006 perşembe günü beyazıt meydanı’nda, saat 13.00’te gerçekleştireceğimiz basın açıklamamıza, bu ülkenin aydınlarının ve üniversite öğrencilerinin yanına çağırıyoruz.
istanbul üniversitesi öğrencileri
dedirtmiş üniversite, delirtmiş üniversite.
Kaynak:
Avcılar Baymak Servisi
İstanbul Üniversitesi 2011 Puanları
rektörden yana yüzü gülmeyen okul.
mesut parlakdöneminde -şu ara yani- evet bahçemiz bahçeye benzedi, resmen "güzel" oldu. tuvaletler (hatta genel olarak okul) hiç olmadığı kadar temiz, her zaman sabun var mesela.kütüphanesine kavuştu, (yani zaten vardı da ihya edildi) arabalar o çınarlı yola parkedilmiyor artık, falan filan da, efendim yemekhane sistemi çok sinir bozucu, üstelik her yerde bir ton kamera mevcut... bir durumu sözkonusu yani. geçen sene yaz okulu paralı oldu, bu sene hepten kalktı. evet bu durumdan memnun olan çok kişi var ama ben değilim hiç.
peki, kemal alemdaroğlu nasıldı? bahçe resmen kendi haline bırakılmış, tuvaletler deseniz, girmeye bir kalkışsanız bir daha hayatınız boyunca tuvalete girmek istemeyeceğiniz cinsten. yani okul güzel olsun, şurası burası bişeye benzesin, peeh... üstelik hatemi hoca'nın * kedilerine de etmediğini bırakmamıştı o muhterem zat... şimdi rahat rahat geziniyolar neyse ki.
ama kameralarımız yoktu, arkadaşa yemek ısmarlayabilmek diye bişey vardı, yaz okulu vardı ve üstelik parasızdı...
hayır, parlak amca'nın para toplamasında değilim aslında, nerden gelecek o kadar tadilatın parası. ama yemekhane sistmimiz gerçekten trajik.
bir de şunlar var tabii; okula girerken çanta ve üst aramaları, sadece ana kapının açık olması, öğrenci olayları, sivillerin fink atması, dayak yemeler.
Kaynak:
Eyüp Baymak Servisi
mesut parlakdöneminde -şu ara yani- evet bahçemiz bahçeye benzedi, resmen "güzel" oldu. tuvaletler (hatta genel olarak okul) hiç olmadığı kadar temiz, her zaman sabun var mesela.kütüphanesine kavuştu, (yani zaten vardı da ihya edildi) arabalar o çınarlı yola parkedilmiyor artık, falan filan da, efendim yemekhane sistemi çok sinir bozucu, üstelik her yerde bir ton kamera mevcut... bir durumu sözkonusu yani. geçen sene yaz okulu paralı oldu, bu sene hepten kalktı. evet bu durumdan memnun olan çok kişi var ama ben değilim hiç.
peki, kemal alemdaroğlu nasıldı? bahçe resmen kendi haline bırakılmış, tuvaletler deseniz, girmeye bir kalkışsanız bir daha hayatınız boyunca tuvalete girmek istemeyeceğiniz cinsten. yani okul güzel olsun, şurası burası bişeye benzesin, peeh... üstelik hatemi hoca'nın * kedilerine de etmediğini bırakmamıştı o muhterem zat... şimdi rahat rahat geziniyolar neyse ki.
ama kameralarımız yoktu, arkadaşa yemek ısmarlayabilmek diye bişey vardı, yaz okulu vardı ve üstelik parasızdı...
hayır, parlak amca'nın para toplamasında değilim aslında, nerden gelecek o kadar tadilatın parası. ama yemekhane sistmimiz gerçekten trajik.
bir de şunlar var tabii; okula girerken çanta ve üst aramaları, sadece ana kapının açık olması, öğrenci olayları, sivillerin fink atması, dayak yemeler.
Kaynak:
Eyüp Baymak Servisi
İstanbul Üniversitesi Puanları
bu günlerde -özellikle bugün- beyazıt merkez kampüsüne giriş çıkış yapan; hukuk, siyaset, ekonomi okuyan binlerce öğrencisini, imtihana tabi tutan üniversitedir. ana kapıda özel güvenlik görevlileri, el ile (elektronik cihaz olmadan) üzerinizi arıyorlar. okula döner bıçağıyla gelmediğinizi ispatladıktan sonra dersinize giriyorsunuz. ceza hukuku hocanız güzel güzel anlatıyor, elle üstünüzü arayamazlar, ancak cihazla, size dokunamazlar.. daha okulun kapısında kanun tanımazlık, keyfiyet sizi bekliyor ama. ders bitince hayat da başlıyor, kanunda yazan orada kalıyor. yani sen derste bana haklarımı anlat, sonra daha okulun kapısında onları çiğne. daha birinci dakikada kendi kalemize golü atıyoruz. yoksa bu da mı gol değil rektör bey?
Kaynak:
Bayrampaşa Beko Servisi
Kaynak:
Bayrampaşa Beko Servisi
Neden İstanbul Üniversitesi ?
20 metrelik mesafe için 250 metre yürüdüğünüz üniversitedir bu. güvenlik bahanesiyle devasa kampüsün yan kapıları kapatılır ana girişten gireceksiniz derler; daha saçma bir sebep olabilir mi diye düşünüyorum. ayrıca okuldaki onlarca güzel ağacı, bunun içinde altında saatlerimizi geçirdiğimiz ders çalışıp öpüştüğümüz havuzda yıkanan serçeleri izlediğimiz, dünyada gördüğüm en güzel söğüt de vardır ki görevlilere sorduğumda niye kesildi; bilmiyoruz öyle söylendi cevabını alıyoruz.
okul güvenlik kameralarıyla dolu ama ağaç kalmadı.
kaloriferleri kışın söküyorlar; soruyoruz:
- dayı neden söküyorsunuz kaloriferleri, boyanacak mı yenilenecek mi?
- haberim yok benim
- dayı kaloriferi söküyorsun şu an sen nasıl haberin yok?
- bilmem ben
- amca şu anda napıyosun?
- çalışıyorum
- e işte çalışarak napıyosun
- kaloriferleri söküyoruz
- ??
Kaynak:
Esenler Beko Servisi
okul güvenlik kameralarıyla dolu ama ağaç kalmadı.
kaloriferleri kışın söküyorlar; soruyoruz:
- dayı neden söküyorsunuz kaloriferleri, boyanacak mı yenilenecek mi?
- haberim yok benim
- dayı kaloriferi söküyorsun şu an sen nasıl haberin yok?
- bilmem ben
- amca şu anda napıyosun?
- çalışıyorum
- e işte çalışarak napıyosun
- kaloriferleri söküyoruz
- ??
Kaynak:
Esenler Beko Servisi
İstanbul Üniversitesi Hakkında
insanları bacaksız köpeklerin kuyruksuz atların ve de polislerin kovaladığı, derslerde insanların yerine kedi,köpek görebileceğiniz yegane okul. ayrıca
-öğrenciler dersteyken sınıfta matkapla delik açılan
-duvarları ders sırasında balyozla kırılıp sıva yapılabilen
-işçilerin ders sırasında kapıdan içeri girip hocam tamirat yapacaz dersi bitirebilirmiyiz diyebileceği
başka bi yer var mıdır bilemiyorum..
Kaynak:
Bağcılar Beko Servisi
-öğrenciler dersteyken sınıfta matkapla delik açılan
-duvarları ders sırasında balyozla kırılıp sıva yapılabilen
-işçilerin ders sırasında kapıdan içeri girip hocam tamirat yapacaz dersi bitirebilirmiyiz diyebileceği
başka bi yer var mıdır bilemiyorum..
Kaynak:
Bağcılar Beko Servisi
İstanbul Üniversitesi
Yönetmeliğe göre, dönem sonunda herhangi bir dersten f, dd veya dc getiren öğrenci, dersin yaz okulunda açılması için gerekli öğrenci çoğunluğu da sağlandığı takdirde, sözkonusu dersi yaz okulunda almaya hak kazanır. diyelim ki öğrencinin kafası karıştı, transkriptte cb gözüken dersi için yaz okuluna başvurdu. yine yönetmeliğe göre, bu gibi durumlarda sözkonusu başvurunun geçersiz olması gerekirken bir de ne görelim, başvuru kabul edilmiş ve güzide öğrencimiz o dersi yaz okulunda alıp bir güzel de notunu yükseltmiş.
Kaynak:
Esenyurt Bosch Servisi
Kaynak:
Esenyurt Bosch Servisi
15 Temmuz 2011 Cuma
Avcılar Profilo Servisi | 444 1 494
ömürden 2 yıl çalan sınavdır, hayat okul-dershane-özel ders arasında geçmektedir, ev mi? yatak diyelim biz ona, evin başka bölümünü kullanmazsınız bu dönemde ha bir de derece yapmamış insanlar için tuvalet, diğerleri pek sıçmıyor gördüğüm kadarıyla zaman kaybetmemek için. beyin sünger kıvamına girer, nasılsın derler şık yok mu dersiniz, gazete okurken anlatım bozukluğu arar gözleriniz, 3 rakam bir araya geldi mi fonksiyona kayar kafanız, filmdeki elemanlar sevişir çatır çatır, siz spermatogonyum mayoz mu mitoz mu bölünüyordu diye takılır kalırsınız. hasan ismini duyunca 'iki salak osman dört' gibi saçma bir kelime dizisi geçer aklınızdan, yarış atı olduk ya gibi klişe laflar edersiniz arkadaşlarla ama herkes o burun farkını ortaya koymak için götünü yırtar. geriye dönüp bakarsınız 4 yıl sonra bir öss günü, o vakit yaşananlara mı yoksa şu an öss nin bilmemkaç katı çalışıp kaldığınız stajların bütü öncesi durumunuza mı üzülseniz karar veremezsiniz.
Benzer Yazılar;
Benzer Yazılar;
Cihangir Profilo Servis |
Gümüşpala Profilo Servis |
Mustafakemalpaşa Profilo Servis |
Tahtakale Profilo Servis |
Yeşilkent Profilo Servis |
Firuzköy Profilo Servis |
Ambarlı Profilo Servis |
Avcılar Arçelik Servisi | 444 1 494
saçma sapan bir beyin uğraşı, gençlik israfı. sistemin gençliğe "kazanamazsanız bittiniz olm, canınızı alırız allama!!" şeklinde dayatmasıyla her yıl 1,5 milyon gencin çılgınlar gibi kitap yiyerek* kendini heba ettiği, kazanalarında sonra geriye dönüp baktıklarında " bi zike yaramadı, hani dertsiz yaşam hani kapımızda bekleyen işverenler hani ay hani feza" dedikleri öğrenci seçme sınavı şeysi.
kim ne derse desin en zor konusunun kaldirma kuvveti-basinc oldugunu du$undugum sinav. hazirlik kitaplarinda imkansiz sorular vardir konuya ait, bellidir ki osym zamaninda baya can yakmi$tir bu hattan ilerleyerek
Benzer Yazılar;
kim ne derse desin en zor konusunun kaldirma kuvveti-basinc oldugunu du$undugum sinav. hazirlik kitaplarinda imkansiz sorular vardir konuya ait, bellidir ki osym zamaninda baya can yakmi$tir bu hattan ilerleyerek
Benzer Yazılar;
Üniversite Arçelik Servis |
Ambarlı Arçelik Servis |
Firuzköy Arçelik Servis |
Yeşilkent Arçelik Servis |
Tahtakale Arçelik Servis |
Mustafakemalpaşa Arçelik Servis |
Gümüşpala Arçelik Servis |
Cihangir Arçelik Servis |
Denizköşkler Arçelik Servis |
Avcılar Baymak Servisi | 444 1 494
iyi bir sonuc almak icin dikkat, konsantrasyon ve hiz gerektiren sinav, dikkatsizliklerin onune gecmenin en etkili yolu 2 kere cozmektir ki bunun da yolu son 2-3 haftayi deneme cozmeye ayirmaktan gecer..ayrica eger gercekten bir senenizi bu sinava verip gereken herseyi yaptiysaniz sinav yaklastikca gecse de kurtulsak dersiniz ancak sinavin ertesi gunu kendinizi hafiften bir boslukta hissetmeniz de olasidir.
ayrica iddiali ogrencileri rahatlatabilecek bir gercek de sudur ki oss de bir yada birkac soru eksik yapmak hedefiniz ne olursa olsun cok sey degistirmez,tabii ki basarinizi surdurmek sartiyla.zira gercekten iyi bir universiteye gidiyorsaniz ve oradaki ilk donemlerinizde iyi ortalama yaparsaniz, istediginiz bolume gecis yapabilirsiniz, tabi ben universiteye gidince yayarim diyorsaniz o baska...
ayrica iddiali ogrencileri rahatlatabilecek bir gercek de sudur ki oss de bir yada birkac soru eksik yapmak hedefiniz ne olursa olsun cok sey degistirmez,tabii ki basarinizi surdurmek sartiyla.zira gercekten iyi bir universiteye gidiyorsaniz ve oradaki ilk donemlerinizde iyi ortalama yaparsaniz, istediginiz bolume gecis yapabilirsiniz, tabi ben universiteye gidince yayarim diyorsaniz o baska...
Benzer Yazılar;
Denizköşkler Baymak Servis |
Yeşilkent Baymak Servis |
Firuzköy Baymak Servis |
Eyüp Bosch Servisi | 444 1 494
bonservis parası, yıllık ücreti vs. öyle yada böyle fenerbahçe taraftarının cebinden çıktığından dolayı muhasebesinin tutulmasına şaşırılmamalı bu sıcak havalarda.
takıma yarardan çok zarar sağlaması durumunda gönderilmek istenir de aldığı ücret, bonservis bedeli gibi faktörler yüzünden gönderilemez ise (ki bu durum bi çok oyuncuda yaşanmaktadır şu an fenerbahçe'de örn: guiza, deivid) kanser olacak olan fenerbahçe taraftarıdır. dolayısıyla bu tür muhasebe hesapları yapılması da normaldir.
Eyüp Bosch Servisi
haa niang çok iyi bir futbolcudur ve ben hala türkiye'ye gelecek olmasına inanamıyorum. marsilya forumlarında millet kan ağlıyodu bu adamın gideceği söylentileri çıktığında, yanlış bilmiyorsam da imza topluyorlardı en son niang gönderilmesin diye. ama sonuçta daha önce ağzı sütten defalarca yanmış taraftarlar olarak ince muhasebe hesapları yapmamız da kimseyi rahatsız etmemeli diye düşünüyorum.
Benzer Yazılar;
Kemerburgaz Bosch Servisi
Güzeltepe Bosch Servisi
Alibeyköy Bosch Servisi
Rami Bosch Servisi
Sakarya Bosch Servisi
Mimarsinan Bosch Servisi
Mithatpaşa Bosch Servisi
Karadolap Bosch Servisi
Defterdar Bosch Servisi
Nişanca Bosch Servisi
Edirnekapı Bosch Servisi
Yeşilpınar Bosch Servisi
Silahtarağa Bosch Servisi
takıma yarardan çok zarar sağlaması durumunda gönderilmek istenir de aldığı ücret, bonservis bedeli gibi faktörler yüzünden gönderilemez ise (ki bu durum bi çok oyuncuda yaşanmaktadır şu an fenerbahçe'de örn: guiza, deivid) kanser olacak olan fenerbahçe taraftarıdır. dolayısıyla bu tür muhasebe hesapları yapılması da normaldir.
Eyüp Bosch Servisi
haa niang çok iyi bir futbolcudur ve ben hala türkiye'ye gelecek olmasına inanamıyorum. marsilya forumlarında millet kan ağlıyodu bu adamın gideceği söylentileri çıktığında, yanlış bilmiyorsam da imza topluyorlardı en son niang gönderilmesin diye. ama sonuçta daha önce ağzı sütten defalarca yanmış taraftarlar olarak ince muhasebe hesapları yapmamız da kimseyi rahatsız etmemeli diye düşünüyorum.
Benzer Yazılar;
Kemerburgaz Bosch Servisi
Güzeltepe Bosch Servisi
Alibeyköy Bosch Servisi
Rami Bosch Servisi
Sakarya Bosch Servisi
Mimarsinan Bosch Servisi
Mithatpaşa Bosch Servisi
Karadolap Bosch Servisi
Defterdar Bosch Servisi
Nişanca Bosch Servisi
Edirnekapı Bosch Servisi
Yeşilpınar Bosch Servisi
Silahtarağa Bosch Servisi
Esenler Beko Servisi | 444 1 494
gün içinde akıbeti netleşecek ve fenerbahçe'nin yeni forveti olacak gibi duran golcü.
ha niang bile futboldan soğutulmuş fenerbahçe taraftarını tekrar ısıtmaya yeter mi?
ben hiç sanmıyorum...
tanım 2: arkasından bir ortasaha ve bir stoper alınmadığı surette boşuna transfer edilecek forvet
bu adama önerilen parayı çok merak ediyorum. fransa şampiyonu bir takımda gol kralı olmuşsun, herkesin gözü gibi baktığı adamsın, üstüne bu sene şampiyonlar liginde oynayacaksın ama tüm bunlara rağmen kabus gibi bir dönem geçiren uefa gruplarına katılması bile çok zor görünen takıma gitmek için marsilya'yı birbirine katıyorsun. hakikaten ben o rakamı çok merak ediyorum. kılıçdaroğlu filan bu işin peşini bırakmasın. delirmiş resmen adam. Eyüp Beko Servisi
Benzer Yazılar;
Düğmeciler Beko Servisi
Sakarya Beko Servisi
Kemerburgaz Beko Servisi
Yeşilpınar Beko Servisi
Esentepe Beko Servisi
ha niang bile futboldan soğutulmuş fenerbahçe taraftarını tekrar ısıtmaya yeter mi?
ben hiç sanmıyorum...
tanım 2: arkasından bir ortasaha ve bir stoper alınmadığı surette boşuna transfer edilecek forvet
bu adama önerilen parayı çok merak ediyorum. fransa şampiyonu bir takımda gol kralı olmuşsun, herkesin gözü gibi baktığı adamsın, üstüne bu sene şampiyonlar liginde oynayacaksın ama tüm bunlara rağmen kabus gibi bir dönem geçiren uefa gruplarına katılması bile çok zor görünen takıma gitmek için marsilya'yı birbirine katıyorsun. hakikaten ben o rakamı çok merak ediyorum. kılıçdaroğlu filan bu işin peşini bırakmasın. delirmiş resmen adam. Eyüp Beko Servisi
Benzer Yazılar;
Düğmeciler Beko Servisi
Sakarya Beko Servisi
Kemerburgaz Beko Servisi
Yeşilpınar Beko Servisi
Esentepe Beko Servisi
Eyüp Ariston Servisi | 444 1 494
kimilerinin dediği gibi bütün sezon saç baş yolduracak berbat bir transfer bile olsa 9. hafta bize minimum 1 gol atacak olan futbolcudur. bize overlokçu güiza'nın bile -hem de topukla- gol attığını düşünürsek adam daha gelmeden kötüleyip göt olmaya gerek yok kanımca.
verilecek para ve yaşına yapılan eleştirilere katılmamak imkansız, ama hızı,gücü ve bitiriciliğiyle gyan ve gomis'ten çok daha yararlı olacağına inandığım forvet. guiza'dan sonra fenerbahçe taraftarlarında şok etkisi yaratacaktır kanımca. Eyüp Ariston Servisi
Benzer Yazılar;
Çırçır Ariston Servisi
Güzeltepe Ariston Servisi
Kemerburgaz Ariston Servisi
Karadolap Ariston Servisi
Rami Ariston Servisi
Göktürk Ariston Servisi
Mithatpaşa Ariston Servisi
Akşemsettin Ariston Servisi
Esentepe Ariston Servisi
Nişanca Ariston Servisi
verilecek para ve yaşına yapılan eleştirilere katılmamak imkansız, ama hızı,gücü ve bitiriciliğiyle gyan ve gomis'ten çok daha yararlı olacağına inandığım forvet. guiza'dan sonra fenerbahçe taraftarlarında şok etkisi yaratacaktır kanımca. Eyüp Ariston Servisi
Benzer Yazılar;
Çırçır Ariston Servisi
Güzeltepe Ariston Servisi
Kemerburgaz Ariston Servisi
Karadolap Ariston Servisi
Rami Ariston Servisi
Göktürk Ariston Servisi
Mithatpaşa Ariston Servisi
Akşemsettin Ariston Servisi
Esentepe Ariston Servisi
Nişanca Ariston Servisi
Eyüp Ariston Servisi | 444 1 494
Gayet güzel ve başarılı bir film. germe dozu falan gayet iyi ayarlanmış. ortalarına doğru zombilerin bokunun çıkması, zaten okul gezisi gibi sinemaya gelen liselileri bıdır bıdır konuşturttu iyice ama, sonradan bu da düzeldi ve keyifli birkaç saat geçirdik. oyunu oynamadım, pek hoşuma gitmemişti ama oynayanları görmüştüm. oyun, filme güzel uyarlanmış gibi geldi. başrolde de milla jovovich'in olması bizleri iyice mutlu etti. hatta kimi sahnelerde "milla'nın öldürdüğü zombilerin yerinde olmak vardı ah" şeklinde de düşünülmedi değil. bir diğer sevindirici olay ise milla'cığımı filmin devamında da görebilecek olmamız. milla bir yana, gidilip görülmesi gereken, gerçekten güzel bir film. Eyüp Ariston Servisi
Benzer Yazılar;
Fatih Beko Servisi
Mimarsinan Beko Servisi
Birlik Beko Servisi
Kemer Beko Servisi
Menderes Beko Servisi
Davutpaşa Beko Servisi
Çiftehavuzlar Beko Servisi
Fevzi Çakmak Beko Servisi
Yavuz Selim Beko Servisi
Namık Kemal Beko Servisi
Benzer Yazılar;
Fatih Beko Servisi
Mimarsinan Beko Servisi
Birlik Beko Servisi
Kemer Beko Servisi
Menderes Beko Servisi
Davutpaşa Beko Servisi
Çiftehavuzlar Beko Servisi
Fevzi Çakmak Beko Servisi
Yavuz Selim Beko Servisi
Namık Kemal Beko Servisi
14 Temmuz 2011 Perşembe
Esenler Arçelik Servisi | 444 1 494
ben bu adamı izlerken eğleniyorum. ibrahim üzülmez'e "bırak artık ibo" diye not bırakıyor, açık açık "ben gençlere dediklerimi yapın, yaptıklarımı yapmayın diyorum" diyor. "yav delgado gitsin yav" diye ağzını yaya yaya konuşuyor. koltukta bir o yana bir bu yana sallanıyor.
Esenler Arçelik Servisi
evet, kahvehane muhabbeti yapıyor, söyledikleri ciddiye alınacak cinsten değil, ama adamın da zaten öyle bir iddiası da yok ki. afacan çocuklar gibi takılıyor orada, o da bunun farkında. ama siz niye bütün bunlara rağmen adamı başbakanmış gibi ciddiye alıyorsunuz, işte onu anlamıyorum. ciddi maç analizleri okumak/dinlemek istiyorsanız, açın noat samisa'yı, pclion fc'yi, tardini büfe'yi okuyun. ama sergen yalçın'dan aynı düzeyde ciddiyet beklemeyin. bırakın konuşsun, o da eğlensin, siz de eğlenin.
kim size "sergen yalçın yıllarca üst düzey futbol oynamanın verdiği birikim ile, maçları seviyeli bir şekilde analiz edecek. size görmediğiniz bakış açıları sunup, futbol hakkında ufkunuzu genişletecek" diye bir şey söyledi de, böyle bir beklenti içine girdiniz?
Benzer Yazılar;
Çiftehavuzlar Arçelik Servisi
Turgutreis Arçelik Servisi
Tuna Arçelik Servisi
Menderes Arçelik Servisi
Davutpaşa Arçelik Servisi
Mimarsinan Arçelik Servisi
Fatih Arçelik Servisi
Birlik Arçelik Servisi
Namık Kemal Arçelik Servisi
Yavuz Selim Arçelik Servisi
Kâzım Karabekir Arçelik Servisi
Fevzi Çakmak Arçelik Servisi
Esenler Arçelik Servisi
evet, kahvehane muhabbeti yapıyor, söyledikleri ciddiye alınacak cinsten değil, ama adamın da zaten öyle bir iddiası da yok ki. afacan çocuklar gibi takılıyor orada, o da bunun farkında. ama siz niye bütün bunlara rağmen adamı başbakanmış gibi ciddiye alıyorsunuz, işte onu anlamıyorum. ciddi maç analizleri okumak/dinlemek istiyorsanız, açın noat samisa'yı, pclion fc'yi, tardini büfe'yi okuyun. ama sergen yalçın'dan aynı düzeyde ciddiyet beklemeyin. bırakın konuşsun, o da eğlensin, siz de eğlenin.
kim size "sergen yalçın yıllarca üst düzey futbol oynamanın verdiği birikim ile, maçları seviyeli bir şekilde analiz edecek. size görmediğiniz bakış açıları sunup, futbol hakkında ufkunuzu genişletecek" diye bir şey söyledi de, böyle bir beklenti içine girdiniz?
Benzer Yazılar;
Çiftehavuzlar Arçelik Servisi
Turgutreis Arçelik Servisi
Tuna Arçelik Servisi
Menderes Arçelik Servisi
Davutpaşa Arçelik Servisi
Mimarsinan Arçelik Servisi
Fatih Arçelik Servisi
Birlik Arçelik Servisi
Namık Kemal Arçelik Servisi
Yavuz Selim Arçelik Servisi
Kâzım Karabekir Arçelik Servisi
Fevzi Çakmak Arçelik Servisi
Esenler Siemens Servisi | 444 1 494
sergen yalçın bu ülke insanının kendisi gördüğü dev bir aynadır. dev olmasının nedeni 70 milyonun onda kendisini görebilmesidir. şöyle ki türk insanında doğuştan on gelen sallama switchi ile gene doğuştan on gelen "ben isteseydim..." switchinin bir arada bulunduğu durumda gerçekten isteseydi kral olabilecek ender örneğidir.
mesela taksiye binersiniz sohbete başlarsınız mesafenin uzunluğu ile orantılı olarak bir yerde taksici amcam çıkar "ben aslında formula 1'de yarışacak adamdım ama işte başparmağım kırılınca seçmelere gidemedim." der.
Esenler Siemens Servisi
yazlıkta öss konusu açılır, yandan lise 2 terk bir arkadaş, "ben aslında orta sonda günde iki deneme çözüp belki bir yanlış yapıyordum ama işte aşık oldum okulu bıraktım." der.
babalar oğullarına aslında ne kadar büyük topçu olduklarını ama dedelerinin izin vermediğini, anneler çok önemli bir memur olacağını ama seni doğurduklarını, evde kalmış teyzeler ne mühendisleri doktorları geri çevirdiğini söyler. kendi halinden asla memnun olmayan türk insanı bir de "istemedim, istesem ehoy da hoy hoy..." diyerek gururlarını okşarlar. olamayacakları ve bu yüzden olamadıkları şeyleri yeteneksizliklerinden ziyade hırs, motivasyon, yetersiz koşullara bağlarlar.
işte bu ülkede bir adam da vardır ki gerçekten bu atılan yalanların yaşanmış gerçek bir halidir. sergen salak tüm önyargılardan bağımsız konuşmak gerekirse futbol oynamak için yaratılmış bir insanken işte abisi "istemedi, yapmadı." modelidir.
aynen dünyanın en yetenekli doktoru olmasına rağmen kendini içkiye veren cüneyt arkın karakterleri gibi...
ilginç bir ülkede kendi idollerimizle başarısızlıklarımızı görmezden gelip bahane uydurarak kendimizi eğliyoruz.
haa tabii bir de profesyonelliği ile çalışma azmi ile yetenekleri sınırlı olsa dahi başarmak için uğraşan örneklerimiz de var ama onlar ya torinolu şaban'dır ya da kulübünden defalarca zorla uzaklaştırılan kazma defans... ya da koca kafa ve şaşı..
Benzer Yazılar;
Çiftehavuzlar Siemens Servisi
Havaalanı Siemens Servisi
Kemer Siemens Servisi
Menderes Siemens Servisi
Birlik Siemens Servisi
Turgutreis Siemens Servisi
Nenehatun Siemens Servisi
Fatih Siemens Servisi
Kâzım Karabekir Siemens Servisi
Namık Kemal Siemens Servisi
Fevzi Çakmak Siemens Servisi
mesela taksiye binersiniz sohbete başlarsınız mesafenin uzunluğu ile orantılı olarak bir yerde taksici amcam çıkar "ben aslında formula 1'de yarışacak adamdım ama işte başparmağım kırılınca seçmelere gidemedim." der.
Esenler Siemens Servisi
yazlıkta öss konusu açılır, yandan lise 2 terk bir arkadaş, "ben aslında orta sonda günde iki deneme çözüp belki bir yanlış yapıyordum ama işte aşık oldum okulu bıraktım." der.
babalar oğullarına aslında ne kadar büyük topçu olduklarını ama dedelerinin izin vermediğini, anneler çok önemli bir memur olacağını ama seni doğurduklarını, evde kalmış teyzeler ne mühendisleri doktorları geri çevirdiğini söyler. kendi halinden asla memnun olmayan türk insanı bir de "istemedim, istesem ehoy da hoy hoy..." diyerek gururlarını okşarlar. olamayacakları ve bu yüzden olamadıkları şeyleri yeteneksizliklerinden ziyade hırs, motivasyon, yetersiz koşullara bağlarlar.
işte bu ülkede bir adam da vardır ki gerçekten bu atılan yalanların yaşanmış gerçek bir halidir. sergen salak tüm önyargılardan bağımsız konuşmak gerekirse futbol oynamak için yaratılmış bir insanken işte abisi "istemedi, yapmadı." modelidir.
aynen dünyanın en yetenekli doktoru olmasına rağmen kendini içkiye veren cüneyt arkın karakterleri gibi...
ilginç bir ülkede kendi idollerimizle başarısızlıklarımızı görmezden gelip bahane uydurarak kendimizi eğliyoruz.
haa tabii bir de profesyonelliği ile çalışma azmi ile yetenekleri sınırlı olsa dahi başarmak için uğraşan örneklerimiz de var ama onlar ya torinolu şaban'dır ya da kulübünden defalarca zorla uzaklaştırılan kazma defans... ya da koca kafa ve şaşı..
Benzer Yazılar;
Çiftehavuzlar Siemens Servisi
Havaalanı Siemens Servisi
Kemer Siemens Servisi
Menderes Siemens Servisi
Birlik Siemens Servisi
Turgutreis Siemens Servisi
Nenehatun Siemens Servisi
Fatih Siemens Servisi
Kâzım Karabekir Siemens Servisi
Namık Kemal Siemens Servisi
Fevzi Çakmak Siemens Servisi
Esenler Beko Servisi | 444 1 494
bir-iki metre kadar yakinindan gecen bir topa ko$mayarak topun taca ciki$ini izlediginde tribunden bir adamin kendisine (ta$ak gecer gibi degil, gayet ciddi bir ses tonuyla) "ko$ma olm ko$ma birak! sen ayagina alinca ko$" $eklinde bagirdigina $ahit olunmu$tur; ba$kasi yaptiginda kufur edilecek bir hareketi yapmasi mazur gorulecek kadar buyuk adam.Esenler Beko Servisi
hatırlarım;bu adam fenerbahçe'ye transfer olduğu zaman basının aşırı yoğun ilgisiyle karşılaşmıştı.yine her zamanki gibi imza sonrası yeni takım formasıyla basın önünde top sektirme klişesi vuku bulurken,ekstradan bir gazeteci ordusu dereağzından içeri dalınca sergen de çareyi kaçmakta bulmuştu.kaçacaktı tabi,akıllı adam kaçar o esnada.buraya kadar herşey normal de...
herifçioğlu basından kaçarken bile hala top sektiriyordu.ananın karnından da mı topla çıktın be adam ?
Benzer Yazılar;
Fatih Beko Servisi
Mimarsinan Beko Servisi
Birlik Beko Servisi
Kemer Beko Servisi
Menderes Beko Servisi
Davutpaşa Beko Servisi
Çiftehavuzlar Beko Servisi
Fevzi Çakmak Beko Servisi
Yavuz Selim Beko Servisi
Namık Kemal Beko Servisi
hatırlarım;bu adam fenerbahçe'ye transfer olduğu zaman basının aşırı yoğun ilgisiyle karşılaşmıştı.yine her zamanki gibi imza sonrası yeni takım formasıyla basın önünde top sektirme klişesi vuku bulurken,ekstradan bir gazeteci ordusu dereağzından içeri dalınca sergen de çareyi kaçmakta bulmuştu.kaçacaktı tabi,akıllı adam kaçar o esnada.buraya kadar herşey normal de...
herifçioğlu basından kaçarken bile hala top sektiriyordu.ananın karnından da mı topla çıktın be adam ?
Benzer Yazılar;
Fatih Beko Servisi
Mimarsinan Beko Servisi
Birlik Beko Servisi
Kemer Beko Servisi
Menderes Beko Servisi
Davutpaşa Beko Servisi
Çiftehavuzlar Beko Servisi
Fevzi Çakmak Beko Servisi
Yavuz Selim Beko Servisi
Namık Kemal Beko Servisi
4 Temmuz 2011 Pazartesi
Lady gaga yorumları
daha önce de iron maiden, black sabbath, metallica sevdiğini söylemişti zaten de, işte bir röportajında geçenlerde katıldığı bir iron maiden konserini anlatırken "helal, olayın özünü kapmış" dedim. hani öyle "ay ne şeker böyle deriler, sert müzikler felaaan şok sefiom" tribi değil, metal müzik denen mevzuyu bir çok metalci tipten güzel anlayıp özümsemiş, bir müzisyen olarak hayran olması da ayrıca güzel. baya takdir ettim.
ahanda o röportaj:
"i went to see iron maiden the other night, and i actually watched the show from a box. and we were laughing as we walked — it was me and my two best friends… as we were walking into the box, we had a bunch of drinks, we were all going, 'this is so not metal, to be in a box.' [laughs] so we watched most of the show from the box and then we were gonna go meet the band. and we went down during 'the number of the beast'. and when we got there, i grabbed lady starlight and i said, 'let's go,' and we just booked it into the center of the crowd. and we were dancing and singing and everyone was just so into it. and it was one of the first times i've been able to just be at a rock concert in a long time . . . people did recognize me, but it was so kind and warm and awesome. i mean, iron maiden is all about, 'we don't care who our fans are. we love everybody.' . . . i guess what i'm trying to say is the devotion of the fans moving in unison, pumping their fists, watching the show, when i see that, i see the paradigm for my future and the relationship i want to have with my fans. iron maiden's never had a hit song, and they tour stadiums around the world, and their fans live, breathe and die for maiden, and that is my dream. that is my dream. and not only that, but when we got into the crowd, there was no pretension… i'm a pop singer — i didn't know what it would be like in a crowd of a maiden [fans]; everybody was hugging me, high-fiving, fistpumps in the air… 'oh, it's so cool you're at maiden.' jumping and dancing… i mean, it was like absolute no judgment, no prejudice, freedom and love for music. it doesn't matter who you are; you don't need to know anything about music to love it. and it was just so… it was just awesome… maiden changed my life."
Bayrampaşa Beko Servisi
Bayrampaşa Beko Servisi
Bayrampaşa Beko Servisi
ahanda o röportaj:
"i went to see iron maiden the other night, and i actually watched the show from a box. and we were laughing as we walked — it was me and my two best friends… as we were walking into the box, we had a bunch of drinks, we were all going, 'this is so not metal, to be in a box.' [laughs] so we watched most of the show from the box and then we were gonna go meet the band. and we went down during 'the number of the beast'. and when we got there, i grabbed lady starlight and i said, 'let's go,' and we just booked it into the center of the crowd. and we were dancing and singing and everyone was just so into it. and it was one of the first times i've been able to just be at a rock concert in a long time . . . people did recognize me, but it was so kind and warm and awesome. i mean, iron maiden is all about, 'we don't care who our fans are. we love everybody.' . . . i guess what i'm trying to say is the devotion of the fans moving in unison, pumping their fists, watching the show, when i see that, i see the paradigm for my future and the relationship i want to have with my fans. iron maiden's never had a hit song, and they tour stadiums around the world, and their fans live, breathe and die for maiden, and that is my dream. that is my dream. and not only that, but when we got into the crowd, there was no pretension… i'm a pop singer — i didn't know what it would be like in a crowd of a maiden [fans]; everybody was hugging me, high-fiving, fistpumps in the air… 'oh, it's so cool you're at maiden.' jumping and dancing… i mean, it was like absolute no judgment, no prejudice, freedom and love for music. it doesn't matter who you are; you don't need to know anything about music to love it. and it was just so… it was just awesome… maiden changed my life."
Bayrampaşa Beko Servisi
Bayrampaşa Beko Servisi
Bayrampaşa Beko Servisi
Bülent Ecevit Hakkında
zamaninda parti ve memleket idaresini kurmaylarına** * birakmayarak giderayak turkiyeye son bir kotuluk daha yapan politikaci. cemle dervisin hem yollarini ayirmalari, hem de iktidar partisinden ayrilmalari uzerine, cemin tam yetkinlesmemesinden dolayi guven vermeyen yp'yi kurmasi, dervisin de zaten gozden dusmus baykala yonelmesiyle, halkin iktidara tasidigi dsp'nin cozulmesine, oylarin ise bir bolumu dervis tarafina kanalize olmakla beraber genelde serseri mayin gibi dagilmasiyla bugunku akp yi iktidara tasiyan tablo olusagelmistir. isbu tablonun sirf ecevit ailesine yagdanlik amacli adi 'poturge de ask baskadir' mi ne olan garabet oyunda sahne dekoru olarak kullanilmasini biz zamaninda ecevite oy ve umit veren vatandaslari olarak talep ediyoruz.
yıllar nce solun umudu olmuş ve 'adını dağlara taşlara yazdırmış' olduğu söylenen aslında türk soluna tarihinin en ağır darbelerinden birini vuran kişidir bülent ecevit. türk solu, direk olarak kendisini hedef alan 12 eylül darbesinden sonra bile %30'un üzerinde oy alabilme potansiyeline sahipti. oysa yıl 2002 olduğunda bu oy oranları, 'iyi niyeti bir hesaplama ile' bile %25'i zor buluyor.
1991 seçimleri... bir çok partini birbirine yakın oy aldıkları, ilginç bir demokratik çekişmenin yaşandığı önemli bir dönem seçimi. benim yaşadığım bölgede, taşra diyelim, partiler araç konvoyları düzenliyor, ortalıkta 'takılıyor' taşradaki seçim eğlencesi tekdüze hayata renk katıyor diyelim. ve ilginç bir şekilde aykırı uçlardaki partiler dahi birbirlerine saygılı yaklaşıyor. bir tek saldırganlaşan parti tarftarları, dsp taraftarları! hem de aynı solda olmaları gereken shp yandaşlarına karşı. gerçek anlamda fiziki saldırılar gerçekleşiyor. tüm bu gerginliği yaratan ise bülent ecevit'in tek adam felsefesi, muhalifi olmayan, demokrasi ile yakından uzaktan ilgisi olmayan artisinin türkiye'ye getirdiği tehlikeli anlayış! o günlerde politikanın en alt seviyesindeki bu durm gördüğümde ecevit öldüğünde ne olur acaba diye düşünmüştüm. onun adını dağlara taşlara yazanlar, onun adı uğruna ideoloji felan dinlemeden saldırganlaşan fanatikleri kimin yanında yer alırlar diye merak etmiştim. o günlerde tahminim, dsp'nin büyük bir oy oranının bir gün mhp'ye kayacağıydı. yanıldım. bunun iki nedeni vardı. birincisi, mhp'nin erken davranarak iktidara gelmesi (ya da ecevit'in poltik olarak ölmesinin gecikmesi) yüzünden mhp bir iktidar partisi olarak yıpranmıştı, ayrıca mhp bir şekilde dsp tabanının şiddet eğilimlerini karşılayamayacak kadar demokratik (!) ve yumuşyak bir parti oluvermişti.
sonuçta, 2002 seçimlerinde, politik olarak ömrünü tammlamış ecevit'in tabanı, bir önceki liderleri gibi tek adamlığa oynayan, demokrasiden değil de saldırgan fantizmden bahseden, adını dağlara taşlara yazabilecekleri bir adam ardılar. ve karşılarına cem uzan çıktı. edirne'de dsp'nin bir önceki seçimlerdeki oylarının 1/'üne tekabül eden %16 oy oranı direk olarak dsp'den nasyonal faşizme oynayan cem uzan'ın genç partisine gitti. bir bölüm dsp oyu ise akp'ye kaydı, yani ul önder ecevit'in öcü olarak gösterdiği partiye. türkiye çapında ise dsp'nin bir önceki %22lik oy oranının %7'si, yani yine 1/3'ü sağ partilere kaydı. dünyada hiç bir kişi, hiç bir hareket, belki de en ağır sağcı darbeler bile solu bir anda bu kada zayıflatamamıştı. bülent ecevit, plitik ölümü ile bunu başardı. adres olarak değil belki ama eğilim olarak benim dsp tabanı hakındaki ütahminlerimi doğru çıkardı. yazıklar olsun.
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
yıllar nce solun umudu olmuş ve 'adını dağlara taşlara yazdırmış' olduğu söylenen aslında türk soluna tarihinin en ağır darbelerinden birini vuran kişidir bülent ecevit. türk solu, direk olarak kendisini hedef alan 12 eylül darbesinden sonra bile %30'un üzerinde oy alabilme potansiyeline sahipti. oysa yıl 2002 olduğunda bu oy oranları, 'iyi niyeti bir hesaplama ile' bile %25'i zor buluyor.
1991 seçimleri... bir çok partini birbirine yakın oy aldıkları, ilginç bir demokratik çekişmenin yaşandığı önemli bir dönem seçimi. benim yaşadığım bölgede, taşra diyelim, partiler araç konvoyları düzenliyor, ortalıkta 'takılıyor' taşradaki seçim eğlencesi tekdüze hayata renk katıyor diyelim. ve ilginç bir şekilde aykırı uçlardaki partiler dahi birbirlerine saygılı yaklaşıyor. bir tek saldırganlaşan parti tarftarları, dsp taraftarları! hem de aynı solda olmaları gereken shp yandaşlarına karşı. gerçek anlamda fiziki saldırılar gerçekleşiyor. tüm bu gerginliği yaratan ise bülent ecevit'in tek adam felsefesi, muhalifi olmayan, demokrasi ile yakından uzaktan ilgisi olmayan artisinin türkiye'ye getirdiği tehlikeli anlayış! o günlerde politikanın en alt seviyesindeki bu durm gördüğümde ecevit öldüğünde ne olur acaba diye düşünmüştüm. onun adını dağlara taşlara yazanlar, onun adı uğruna ideoloji felan dinlemeden saldırganlaşan fanatikleri kimin yanında yer alırlar diye merak etmiştim. o günlerde tahminim, dsp'nin büyük bir oy oranının bir gün mhp'ye kayacağıydı. yanıldım. bunun iki nedeni vardı. birincisi, mhp'nin erken davranarak iktidara gelmesi (ya da ecevit'in poltik olarak ölmesinin gecikmesi) yüzünden mhp bir iktidar partisi olarak yıpranmıştı, ayrıca mhp bir şekilde dsp tabanının şiddet eğilimlerini karşılayamayacak kadar demokratik (!) ve yumuşyak bir parti oluvermişti.
sonuçta, 2002 seçimlerinde, politik olarak ömrünü tammlamış ecevit'in tabanı, bir önceki liderleri gibi tek adamlığa oynayan, demokrasiden değil de saldırgan fantizmden bahseden, adını dağlara taşlara yazabilecekleri bir adam ardılar. ve karşılarına cem uzan çıktı. edirne'de dsp'nin bir önceki seçimlerdeki oylarının 1/'üne tekabül eden %16 oy oranı direk olarak dsp'den nasyonal faşizme oynayan cem uzan'ın genç partisine gitti. bir bölüm dsp oyu ise akp'ye kaydı, yani ul önder ecevit'in öcü olarak gösterdiği partiye. türkiye çapında ise dsp'nin bir önceki %22lik oy oranının %7'si, yani yine 1/3'ü sağ partilere kaydı. dünyada hiç bir kişi, hiç bir hareket, belki de en ağır sağcı darbeler bile solu bir anda bu kada zayıflatamamıştı. bülent ecevit, plitik ölümü ile bunu başardı. adres olarak değil belki ama eğilim olarak benim dsp tabanı hakındaki ütahminlerimi doğru çıkardı. yazıklar olsun.
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Bahçelievler Ariston Servisi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)