31 Mart 2012 Cumartesi
Çankaya Vaillant Servisi
eflatun'un malum sesin kaynağını arama sürecinde bir insansı ve ilahı taraf bulunur. kitapta da yazar bu. eflatun, bu süre boyunca 7 kişiyle karşılaşmıştır ve bunların her biri yedi ölümcül günahı temsil eder: ofke, açgözlülük, kıskanclık, oburluk, sehvet, gurur, tembellik.
yedisi tarafından da kovulmuş, yani nefsini yenmiş ve aydınlanmaya giden yolda muvaffak olmuştur. benzer bir yolcukuk, dante'nin ilahi komedya'sında da görülür aslında. hatta, yegâh, dügâh ve segâh’i bir yerde cennet, cehennem ve araf olarak okuyabiliriz biraz uğraşırsak. bunun mantıklı bir açıklama olduğunu düşünüyorum kendimce. en azından çok açık olması sebebiyle, bunun mantıklı bir açıklamadan daha fazlası olduğunda ısrarcıyım.
Çankaya Vaillant Servisi
gelelim “bu sazdan üflenen nağmeler, sırrın ufûlevî vüsafâsı olan ehl-i vukuf füsûnkârlarının bezediği o vâsî füseyfisâda raks ve vüsûb eden vüsemâ gibi birer üfkûhe idiler" şeklindeki “zorlama” cümlenin zorluğu altında kalan atlaslara:
ismini sukunetten, satırlarını müzikten alan bir besteye benzer bu eserin satırlarında "zorlama cümle" tanımının neye dayanarak yapıldığını merak ediyorum. müziğin ahengine eş bir sesin okunduğu bu satırlar ve niceleri, divan şiirinin ahengini bir damlacık olsun yaşatabildiği için bile çok değerli olmalı. tüm kitap ne güzel ki bunlarla bezenmiş. bu sebeple, bu sesler birliğini yermeden önce bi zahmet biraz divan edebiyatı bilgilerinizi hatırlayın. en azından seslerin müziğine kulak verin ki, bir şansınız olsun anlamak için.
Batıkent Ariston Servisi
oğlunun öyküsünü ve katlini okumamızın sebebi, kehanetin gerçekleştiğini görmektir. hatta öykü süresince, lazarus’un dirilişi, son akşam yemeği, yahuda’nın ihaneti bölümlerini de bir güzel okur ve tekrar yaşamış oluruz (burada bahsedilen oğul’un isa peygamber olduğunu herhalde anlamışsınızdır). davud'un ölmemesinin de sebebi ise, "yedi müzisyen" içinde sayılmamasıdır. tüm kitapta, müzisyenlerin dışında tek ölenler, kabil'in eşlikçileri, yani ölümün efendileridir (tavuğu saymıyorum). (bu kehaneti ilahi anlamlarıyla yorumlayabileceklerden rica edelim hatta, çok daha güzel olur) (bu “yedi müzisyen” sembolü de başka bir hayatın konusudur)
Batıkent Ariston Servisi
“eflatun, kitabın renginden başka nedir ki bu kadar velveleye verilmiştir ortalık” diyenlere de laflar hazırladım:
eflatun'un renginden başka olayının olmamasının sebebi, aslında biraz felsefede ve konunun özetinde gizli. eflatun, şeyhlik mertebesine yükseltilmiş olmasına karşın şeyhlik yapmamış, "neyse o" olarak kalmayı tercih etmiştir. ilahi olanı gördüğünden, duyduğundan, daha başka bir şey olmasına gerek yoktur. bu açıdan bakılırsa, aslında çok mantıklı eflatun'un sessizliği ve etkisizliği. (bunu daha iyi anlatmak için bir zahmet okuyucuyu budha’nın aydınlanma öyküsüne alalım.)
“hadi rengi anladım da, eflatun’un bitmeyen gezilerini ne demeye okuduk” diye veryansın edenlere açıklamamız şöyle:
Bosch Ümraniye Servisi
öncelikle kitabı okumayanlara not: bu entry had safhada spoiler içerir. öyle böyle değil.
*
hakkında çok farklı şeyler yazmak isteğine sahip olmama karşın, hakkında olumsuz eleştiri yapmadan önce, imgelerin ne anlama geldiğini düşünmeyi veya araştırıp öğrenmeyi uygun bulmayan hazırlopçular için birkaç satır yazmadan edemedim.
Bosch Ümraniye Servisi
“muhteşem neyzen batın efendi kimdir. ne işi vardı öyküde, kesin son dakka buraya kondu, o da davut’u kurtarmak için.” diyenlere şöyle cevap vermek icabediyor:
"muhteşem neyzen batın efendi" allah'ın kendisidir. bu sebeple, ancak kendi gerçekliğimizde olduğu kadar ete kemiğe büründürülmüştür. islam'a göre, allah'ı ve muhammed'i resmetmek ve tasvir etmek kesinkes yasak olduğundan, bunca tasavvufi bir bakış açısının konu edildiği romanda da böyle bir işe girişilmemiş olması isabetlidir kanımca. yoksa bir tutarsızlıktan söz ediyor olurduk.
“oğlu kimdir, neden katledilmiştir ve biz bunu neden okuduk şimdi” sorusuna ise şöyle diyesim var:
Fatih Eca Kombi Servisi
günümüz eğitim sisteminin çemberinden geçmiş olan dagny taggart, bu sistemden geçmemiş pir-u pak büyüklerine hürmet etmeyi bir borç bilir. bu büyükler muhtemelen buralardan değillerdir, zira bu sistem belki bin yıldır böyledir. düz sistemin düz insanı dagny taggart, aynı sistemden geçen ve fakat kendisini insanların düzlük miktarını belirleyebilecek kadar düzeltmekte muktedir olmuş birinin "bunlar böyle çıktı, napalım..." benzeri ifadelerinin değerlendirmesini kendisi yapmaz. böyle bir sözün söylenmemiş kabul edilmesi edeptendir.
Fatih Eca Kombi Servisi
not düşülmesinde fayda görülmektedir ki bu edit, konuyu en azından entry bazında kapatmak amaçlı yazılmıştır.
Baymak Çayyolu Servisi
sözünü ettiğim o cümlenin ne anlama geldiğini hala bilmiyorum. tanrı'nın yüzüncü adı bile olabilir, gerçekten bilmiyorum. beğenip beğenmemek için önce bilmem gerektiğini de düşünmüyorum. çünkü benim yaptığım, bir şekil değerlendirmesidir. somut bir durumun soyut niteliğini ifade etmektir. örneğin, tadını hiç ama hiç sevmediğiniz bir yemek için sırf çok faydalı diye "çok leziz, şahane olmuş, tebrikler" dememek gibidir bu.
anlamını bilmediğim için anlam değerlendirmesi yapmadığımı hatıralatarak söylüyorum ki, birincisi, (şeklen) benzer bir cümleyi devellioğlu sözlüğünü'ne yeterince mesai harcamış birçok insan kurabilir. bu bir hayat gerçeğidir.
Baymak Çayyolu Servisi
ikincisi, bir metinde müzik oluşturmak için böyle bir cümleden çok daha "basiti" kullanılabilir. önemli olan da budur. okurun anlayabildiği, zorlama bulmadığı ve en önemlisi "her gün kullandığımız kelimelerle nasıl bir beste yapmış bu adam!" diye hayretten hayrete düşerek okuduğu cümlelerdir edebiyat tarihine geçmeyi hak edenler. bu cümleyi, bir süre sonra yüz kişiye sorsak kaçı katırlayacaktır fakat ahmet hamdi tanpınar'ın huzur'u ilelebet payidar kalacaktır. zira kendisi bir kitap değil, harflerle gösterilmiş bir bestedir.
30 Mart 2012 Cuma
Osmaniye Samsung Servisi
sanki her sene şampiyonlar ligine gidiyormuş da bu sene gidemedi diye iflasa sürüklendiği iddia edilen kulüp. hayır geçen sene son maçta puan kaybetseler de 2. olsalar yine böyle takımı dağıtıp taraftarın 2 kuruşuna göz mü dikeceklerdi. ya da aziz yıldırım verdiği paraları geri mi istiyor nedir? bilen varsa aydınlatsın cidden.
Osmaniye Samsung Servisi
he unutmadan bir de cemaat ele geçirdi, israil'le kapıştılar ama cemaat kazandı. abd el atmak istedi ama uğraşmak istemedi, israil'e arkadan destek verdi. cemaat, iran'ın desteğiyle atak yaptı kazandı. 3. dünya savaşının eşiğinden dönüldü. böyle de büyük kulüp. stad müdürü olması için yalvarılan amcam çıtlattı.
Osmaniye Demirdöküm Servisi
maalesef cemaatin eline geçmiş olan canımdan çok sevdiğim takımım.
gerçek olmasını pek ummuyorum ama büyük ihtimalle gerçek. az önce aziz yıldırım'ın -gel feneriumların başına geç- dediği tanıdığımdan aldığım son duyumları üzülerek aktarıyorum.
daha önce cemaatin tuzağı ile ilgili birşeyler yazmıştım `(#24494076`). bu operasyonun en büyük sebebi, aziz yıldırım ve serdar adalı'nın nato ihalesine girip, başbakan'ın uyarısına rağmen ihaleden çekilmemeleri (bu uyarı, sezonun sonuna doğru aziz yıldırım ve alex'in başbakanı ziyareti esnasında yapılıyor.)
aziz yıldırım'ın, nuriş çetesi dahil bir çok mafyatik ilişkiler içerisinde bulunduğu gerçek, en az 10 yıl hapis yatma ihtimali var.
Osmaniye Demirdöküm Servisi
fenerbahçe'nin şike yapmadığı ve küme düşmeyeceği kesin.
diğer kulüp başkanlarının artistliğinin sebebi -fener sayemizde küme düşmedi- demek. (bu şahsi görüşüm)
en acı kısma geldik, fenerbahçe kulübünün yeni başkanı hamdi akın veya murat ülker olacak.
bu bilgilere göre, fenerbahçe isterse her yıl şampiyon olsun, isterse avrupa'da alınmadık kupa bırakmasın, ben ve aklıselim birçok taraftar için fenerbahçe'ye bir virgül konur.
sevgimiz asla değişmez, fakat bundan sonra alınacak kombineler, fenerium ürünleri ve kulübe gelir getirecek her türlü metadan cemaat faydalanacak. ben bunu kendime yediremem. cemaatten birinin başkanlığı açıklandığı gün kombinemi ve sarı lacivert tüm eşyalarımı yakıcam.
umarım duyduklarım yalandır. cemaatin kulübü veya herhangi bir zümreye ait bir kulübün taraftarı olacağıma futbolla alakamı keserim daha iyi.
bu entry asla ve katiyen silinmeyecektir.
Osmaniye Vestel Servisi
bütün bu sıçışlara karşı yasal yollardan hakkını arayan fenerbahçe’nin cas’a başvurusu üzerine nedense pek alınan platini sıçmıştır.
Osmaniye Vestel Servisi
benzer hukuk ihlalleri başka platformlarda – başka konularda olduğunda hukukun temel ilkelerine sahip çıkmakla birlikte, mağdur fenerbahçe olunca schadenfreude içinde durumun keyfini çıkaran ilkesiz anti-fenerli güruh sıçmıştır.
önce aklıselim açıklamalar yapıp, sonra fenerbahçe’yi jurnalleyerek uefa’nın sıçışına çanak tutanlar da öyle, ki kendi içlerinde bu durumu tespit edenler de oldu..
fenerbahçe’nin isyanı bunadır. kan kokusu alan aç kurtların tavrınadır fenerbahçe taraftarının tepkisi. yoksa, eğer bu bok yığını içinde kendi yöneticileri sıçmış ise başını eğip cezasını çekmesini istemektedir zaten. adil bir süreç ve soruşturma ile, savunma hakkına saygı gösterilerek ve gerekçeli bir kararla “biz şu şu delillere dayanarak, suçun oluştuğuna kanaat getiriyoruz, kulübün şu savunması bize şu nedenlerle inanılır gelmedi” şeklinde bir karara en azından aklı başında fenerlilerin diyeceği bir şey olmayacaktı. ama şu anda, oynanmakta olanın rezil bir tiyatro olduğunu görüyor bu takımın taraftarı. siz hala, “lan suçlular işte, emniyet tespit etmiş, daha ne” deyin..
Osmaniye Bosch Servisi
onlarca yalanı birbiri ardına sıralayıp, sonra yalan/yanlış çıkınca özür dilemeyen medya sıçmıştır emenike ve sezer’in para alma görüntüleri, ümit karan’a para yollandığı görüntüleri palavralarını sıkan, yılmaz vural’ın maçtan sonra biriyle buluşması üzerine “şike yapıldı” haberi yapıp daha sonra kendisinden siktiri yiyen, aziz yıldırım’ın eskişehir yöneticilerine “ya böyle oynarsanız sizi yeneriz, böyle olmaz” demesini embesilce “aziz yıldırım şike taktiği verdi” diye yazan, bilyoner gece kulübünün kapatılmasını “bilyoner bahis sitesi kapatıldı” diye haber yapan, ne haber-nasılsın şeklinde gelişip hiçbir şey anlaşılmayan telefon konuşmalarını “işte şikenin şok belgeleri” diye yayınlayan medya sıçmıştır.
Osmaniye Bosch Servisi
önce tutarlı bir şekilde “savunma almadan karar veremem” (madde var lan böyle karar veremeyeceğini gösteren), “savunma alabilmem için de iddianamenin yazılması ve soruşturmada gizliliğin ortadan kalkması lazım” diyen tff, sonra uefa’nın karşısında 180 derece dönüp kaypakça fenerbahçe’yi cezalandırdığı için sıçmıştır.
daha önceden tff’nin arkasında duran uefa (ki ayrıca daha önceden suçu sabit milan’a yaptırım uygulayamayan uefa), kendisine türkiye’den anti-fenerli yığın tarafından yapılan baskılar ve telkinler doğrultusunda, “medyadan okuduk ki olay çok ciddiymiş” (evet yukarıda bahsettiğimiz şerefsiz medya) çarkını yaparak tff’yi fenerbahçe’yi yargılamadan cezalandırmaya zorladığı için sıçmıştır.
Osmaniye Beko Servisi
her fırsatı paraya çeviren takım. taraftarlarının özverisi gerçekten örnek gösterilecek bir durum. tek kelime edilmez ama kasada para kalması için geliri arttırmak bir yol ise, harcamaları kısmak başka bir yoldur.
fenerbahçe, tasarruf etmeden, her fırsatı paraya çevirirse bu bir işe yaramayacaktır.taraftarı olduğum kulüp; ve birilerinin bu takımın taraftarına bayılıp bayılmaması pek umurumda değil. ama kör gibi fanatikçe, aç kurtlar gibi üzerine saldırıldığında savunmak gerekiyor.
Osmaniye Beko Servisi
evet, taraftarı tff’nin ve uefa’nın alenen sıçtığını söylemekte. bunun ötesinde yıllardır “fenerli” dediğniz medyanın da şerefsizce sıçtığını söylemekte, en çok da emniyetin haddini bilmez bir şekilde ortalığı boka bulayarak sıçtığını söylemekte. neden olduğunu elli kere anlattık, yazdık, link verdik filan.. aç kurtlar tarafından yargısız infaza kurban edilmeye çalışılıyor, onu söylemekte bu takımın taraftarı.
soruşturmadaki gizliliği ihlal edip dışarıya delil servis eden, kendini yargıç yerine koyup “19 maçta şiket tespit ettik” hükmünü veren, alakasız görüntüleri ahlaksızça montajlayan müessese sıçmıştır,
Osmaniye Arçelik Servisi
12numara.org'un önderliğinde ortaya çıkan seyircisiz maça bilet fikrinin yönetim tarafından uygulamaya konmasıyla (en azından gazete haberlerinden öyle anlıyoruz) maddi olarak gelir elde edecek spor kulübüdür. bu fikir yönetimin taraftarı söğüşleme çabası değil, aksine taraftarın bu zor günlerde maddi destek vermek adına ortaya attığı bir fikrin uygulanmasıdır. biletler üzerinde yazacak "kaldırım tribünü", "istasyon tribünü" gibi ibareler de taraftarların dizayn ettiği biletlerde yer almaktadır. yönetimin bu hususta yaptığı tek şey taraftarın bu fikrini uygulamaya sokmaktır.
Osmaniye Arçelik Servisi
taraftar buna destek olmak diyor, alakasız takım taraftarları gelip yönetim bunları söğüşlüyor diyor. para bizim paramız amk sana ne oluyor? abuk subuk yerlere para harcayacağına, geliyor takımına destek oluyor bu zor günlerde bu taraftar.Osmaniye Arçelik Servisi
Bosch Ümraniye Servisi
evlilikte mutluluk geniş çapta eş seçiminin iyi yapılmasına bağlıdır. bu bakımdan evlenmek isteyenler bu konuyu en ince ayrıntılarına kadar düşünmeli, ne yapacaklarını önceden planlamalıdırlar. eş seçiminin gerçekleşmesi için kişinin beklentilerini, amacını tartışması, bunları karara bağlaması ve benzeri beklentileri olan kimseyi eş olarak seçmesi beklenir.
katharine hepburn bu müesseseyi hemcinslerine şöyle tanıtıyor; "birçok erkeğin takdirini, bir tekinin daimi eleştirileri uğruna feda etmek istiyorsanız; hadi gidin evlenin."
Bosch Ümraniye Servisi
adını yeni öğrenmeme rağmen unuttuğum bir düşünür tarafından "dışındakilerin içine girmeye, içindekilerin de dışına çıkmaya çalıştığı bir kale" olarak adlandırılan bir olgu..
Arçelik Ümraniye Beyaz Eşya Servisi
ruh eşi adı altında tanımlanan kavrama uyan bir bireyle gerçekleştirildiği sürece tadına doyum olmayan,bunun tam tersi bir durum olduğu sürece hayatınızı yakıp kavuran,hayatımızın belirli döneminde başımıza gelebilecek olan,imza ile başlayan ve yine imza ile bitebilen bir kavram,eylem.
Arçelik Ümraniye Beyaz Eşya Servisi
güdülen mantık ve asıl faaliyet içeriği; aynı evde yaşamak,aynı banyoyu aynı anda veya farklı zamanlarda kullanmak,aynı tuvalete oturmak,aynı anda yemek yemek,utanma ve ar namusun ortadan kalkması,el ele verip başka bireyler yapabilmek....vs.esas amacı yeryüzünün insan nüfusunu yenilemek olsa da aslında evlilik değişik anlamlara da gelir. yaşam taşlık bir yoldur. bu yolda yürürken, ileriye bakınca kaygılanabilirsiniz. geriye bakınca da pişmanlık duyabilirsiniz. yol aldıkça yorulabilir, önünüze çıkan güçlüklerden yılabilir, yokuşlarda kendinizi çaresiz hissedebilir, yol kötüleştikçe cesaretinizi yitirebilir ya da düşüp yaralanabilirsiniz. ancak bu yolculukta kaygılarınızı, yorgunluklarınızı ve can sıkıntılarınızı paylaşacağınız bir yol arkadaşınız vardır. enerjisini sizinle paylaşan, tökezlediğiniz zaman toparlanmanıza yardım eden, aldığınız yaraları tedavi eden ve yolunuzu bulmanıza yardımcı olan bir arkadaş. evliliğin bir anlamı da, hiç ücret ödemeden her sorununuzu paylaşacağınız özel bir terapiste yaşam boyu sahip olma olanağı tanınmasıdır.
Arçelik Bostancı Servisi
özünde belediyeden alınmış bir "hey dostum biz aynı yatakta yatıyoruz, ve sen şu cüzdan sayesinde bize üç gün önce baktığın gibi bakamazsın tımaam mıı" belgesidir. ninecanlar tarafından hayatın anlamı, yaşama sebebi gibi görülse de önemli olan gönüllerin bir samanlığın ise seyran olmasıdır. işin müessese kısmı her bünyeyi kapsamaz, her evlenen önceden zannettiği ve hatta korktuğu gibi limited a.ş olmaz, iki gün önceki sevgiliniz imzayı basar basmaz mutasyon geçirmez. yani korkmayınız. hele ki, sevdicekle yaşadığınız aşka tüm samimiyetinizle "gerçekmiş lan bu" diyorsanız, aşkınız iç ve dış etkenler sebebiyle 6800 testten geçtiyse, bir süre aynı çatıda yaşayagelip kalbiniz birlikte uyandığınız her sabah pıt pıt atmaya devam ettiyse, sallayın bir kağıt parçasına atılan bir imza koymaz bize diyerekten, bade süzerekten geçin. eni konu 15 dakika süren bir işlem zaten. ha, kukunuz olduğunu fark ettiğinizden beri hayırlı bir izdivaç hayali kuruyorsanız, yavuklu ile "aşk biter çıkarlar birliği sağolsun" çıkışlı bir hukukunuz varsa, evlenince gökten üstünüze madalya yağacak filan sanıyorsanız aman diyeyim. hatta aman dedirten şeydir diyeyim.
Arçelik Bostancı Servisi
29 Mart 2012 Perşembe
kapı süsleri
geçenlerde gazetede okudum. kadının biri twitter'da aşk meşk, ilişkiler üzerine birşeyler yazıyormuş. binlerce takipçisi varmış. sonra bir yayınevinden kitap yazma teklifi gelmiş. o da yazmış.
bunun gibi bir tane daha olmuş daha önce.
bir de melik gökçek de yaldır yaldır twitter kullanıyor.
ulan ne ayak diye ben de adımımı attım. üç beş birşeyler yazdım. nerdeyse bütün ünlüleri ekledim.
kapı süsleri
''2 new tweets'' diye birşey çıktı birden.gülmeyin ama, heyecanlandım lan.
yoksa...dedim. yoksa ...bu kadar çabuk olacağını beklemiyordum....
ama meğer nazlı ılıcak, twitter' yeni girdiğini duyuran veysel eroğlu'na hoşgeldiniz diyormuş.
bak melih gökçek'ten sonra veysel eroğlu da kullanıyor.ben hala beceremiyorum.
kendimi kötü hissediyorum sözlük. çok kötü hissediyorum.
ahşap boyama nasıl yapılır
hiç de sevmediğim ama sonunda kullanmaya başladığım site.
neden sevmiyorum?
- the social network'teki winklevoss kardeşler gibi gözükmek gibi olmasın ama 2005'te ortalıkta twitter yokken durum izleme* ve kullanıcıların birbirini takibedebildiği* bir masaüstü programını kendim yazmıştım. dolayısıyla milyar dolarlarımı almış oldu dürzüler*.
ahşap boyama nasıl yapılır
- twitter'ın gördüğü işlev önemli, yalnız bunu gerçekleme şekilleri çok yanlış. (gerek kontrol gerek hizmet altyapısı bağlamında) merkezi bir yapı olmaması lazım. hem sansür sorunundan dolayı hem de sistemleri devamlı göçtüğü için. hizmetlerinin sürekliliğini yıllardır hiç ama hiç geliştiremediler. dağıtık mimari üstüne (p2p) inşa edilmeli bu işin altyapısı. bu konu üstüne akademi yıllardır çalışıyor. adı da content-based networking (cbn).
- durum iletilerini etiketleme* gibi yenilikleri twitter kendisi getirmedi. bu kültürü kullanıcıları oluşturdu, twitter da beleşe kondu. ayrıca bu etiketleme olayı cbn'nin zaten temelinde var.
bunlara rağmen niye kullanıyorum. çünkü haber kaynaklarının kritik bir kütlesini içeriyor artık twitter. p2p temelli twitter muadilinin geldiği güne kadar ayıya dayı dicez napalım.
masa örtüsü modelleri
eski tweetlerin ortadan kaybolma durumu vardi. genelde eski kullanicilarin basina gelen bir bug cilesi. kullanici eski olunca, atiyorum, adam bir yil oturmus icini dokmus, 5000 tweet kasmis, bir bakiyor, hoop 400e dusmus. aralik 2010'dan oncesi yok mesela.
forumlardaki gibi mesaj sayisini arttirma takintisi olan insanlari siklemiyorum ama su twitter'i capli bir blog ya da fotograf paylasim sitesi(?) olarak dusunen, hakikaten belli bi amac dogrultusunda kullanan bidiklar icin uzucu. sen yaz aylarca hop gitsin butun tweetler, hiçbirini göreme.
masa örtüsü modelleri
yaklasik iki aydir benim de tweetlerim kayipti. simdi gelmis. su anda hedefim en asagilara kadar inip ilk tweetlerimle hasret gidermek. sagolun degerli twitter yetkilileri. bi daha olmasin lutfen.
masa örtüsü
günlük tutan genç kızlarla hayatı boyunca dalga geçmiş arkadaşlarımın, haberdar oldukları anda üye oldukları ve nerede oldukları, ne yaptıkları gibi aslında hiçkimseyi ilgilendirmeyen kişisel bilgilerini büyük bir şevkle paylaştıkları site. e bana da sormak kalıyor, bu ne yaman çelişkidir böyle, diye.
masa örtüsü
insanların her gün, defalarca, yaptıkları gördükleri duydukları okudukları hissettikleri veya düşündükleri hakkında mütemadiyen yazdıkları, kiloda ve pahada ağır cümlelerin kaldıramayacak kişiler tarafından zikredilip basitleştirildiği, insanlarda otun bokun paylaşıma açılabilme anlayışının olduğu, boş vakitlerin boş haliyle çok daha güzel olduğunu hatırlatan, kişilere verdiği "vitrin" sayesinde bir çok kullanıcının kendisini anlaşılması ve anlatılması gereken şahsiyetler gibi gördüğü, çok basit iletişim ihtiyaçlarının bile şov yaparcasına samimiyetsiz bir şekilde paylaşılarak giderildiği, sevmediğim, sevemediğim, sevenine saygı duyduğum internet sitesi.
somya
twitter hakkaten çok komik ve eğlenceli bi şey, gerçi ben arada sıkılıp hesap kapatıyorum ama eskiden ya bu kadar eğlenceli değildi ya da ben mi şeydim, bilemiyorum. şimdi mesela melih gökçek falan geldi neler oluyor. cüneyt özdemir ile mesela atışıyolar, cüneyt özdemir klasik twitter cüneyt özdemir cümleleriyle mesela "hay bin melih, melih gökçek'in ankara dışında bir başarısı var mı arkadaşlar" falan gibi böyle kendince şeyler yazarken, ordan biri hop "kes lan fazla konuşma" diye cevap verebiliyo alakasızca. dümdüz. demet akalın'ın hani "kendimi çok ulaşılır hissettim üf" diye şikayet ettiği kadar var ahah. çünkü hakkı devrim çağında yaşasak birbirlerine köşeleri üzerinden cevap veren, medya yoluyla karşılık veren insanları hala daha ebleh ebleh izliyo olurduk. oysa şimdi twitter çağında o ordan cevap veriyo öbürü ordan cevap veriyo, yetmiyo bi de araya girip sen cevap veriyosun. böyle bi bonusu var. neşe oluyo. iletişim ve etkileşim. twitter için kötü düşünenler öyle yapmasınlar bakın kaçırıyosunuz neşeyi.
somya
erkek yelek modelleri
eskiden insanlar ünlü olmak için evden kaçıp büyük şehirlere giderlermiş. şimdi twitter'a giriyorlar. sabahtan akşama kadar aforizma uydurmaya sikik tespitler yapmaya çalışıyorlar bakıyorlar bu da olmadı "en iyisi onbinlerce kişiyi takip edeyim onlar da beni takip etmeye başlayınca onları takip etmeyi bırakırım böylece fenomen derler bana" diye düşünüyorlar. kısaca twitter'a yeni nesil ünlü olma aracı diyebiliriz.
erkek yelek modelleri
maşalı saç modelleri
sanırım bir bug'ı olan sosyal paylaşım platformu. şöyle ki birinin hesabına girdiniz diyelim. son bilgiyi aldınız. ondan sonra ne oluyorsa aradan 10-15 saat geçip takip ettiğiniz kişinin hesabına tekrar girdiğinizde 10-15 saat önceki bilgiler geliyor. heralde birşey yazmadı diyorsunuz ama post saatine bakıyorsunuz o da ne "1 hour ago" demez mi?. artık nasıl bir caching alt yapıları varsa aynı teraneyi karşınıza getiriyor. eğer bir account ile login olursanız şak diye tüm updateler geliyor veya follow unfollow falan yaparsanız.
gun itibariyle kurucularinin akillarindaki konsepten tamamen cikmis gorunen sanal sosyal platform.
maşalı saç modelleri
oyle gorunuyorki suan twitter'da 3 tip kullanici var:
- amaci sadece tweet yazmak olup, diger kullanicilari pek iplemeyen kullanicilar. bu grup genelde unlulerden olusuyor.
- amaci sadece baskarinin tweetlerini okumak olup, tweet yazsa da baskalari tarafindan iplenmeyen kullanicilar. bunlar genelde siradan vatandaslardir.
- bulundugu arkadas grubu twitter kullandigi icin kullanan, twitter'i facebook'un sadece mesaj versiyonu olarak goren kullanicilar. bunlar kanaatimce butun kullanicilarin %1'ni bile gecmez.
abiye saç modelleri
son zamanların trendi de blocklamak bu merette.
en çok da yine twitter ünlülerinden geliyor bu durum. kendilerini eleştiren herkese karşı bu tavrı alıyorlar bunu da duyuruyorlar. ancak bildiğim kadarıyla twitter'dan blockladığında kendilerini izlemek tamamen kısıtlanmıyor. sayfanıza düşmeyen twiitler(!) için bizzat profillerine gidip okuyabiliyorsunuz kullanıcıları. hah tabii ki cevap yazma şansınızı ortadan kaldırabiliyorlar ancak bunu da tamamen engelleyemiyorsunuz. yepisyeni profillerle her türlü iletişime devam edebiliyorsunuz.
abiye saç modelleri
bu sebeple, ünlülerin bu tavrı her zamanki gibi anlamsız ve gereksiz. madem ulaşılmak istemiyorsunuz o vakit ne diye apaçık accountlar alıp sağa sola laf yetiştirip de gündem oluşturmaya çalışıyorsunuz a benim ülkemin garip ve kolay yoldan para kazanan insanları..ha?
leopar desenli elbiseler
hesabımın olduğu fakat her açtığımda "ulen acaba ne yazsam, şimdi yemek yediğim mekanı mı anlatsam yoksa yeni aldığım teknolojik bir ürünümü bahsetsem, salla yaa, millet hava atıyor sanacak" dediğim yerdir. bana ne arkadaş sen nerde ne yediysen, ne aldıysan. hayır yani deniz akkaya nında hesabı yokki takip edeyim ?
not: ki ayrı yazılabilir, kafam basmaz dilbilgisine.
leopar desenli elbiseler
kullanıcıları bir gariptir bu sitenin. bazıları evin içinde yer belirleme servisi olarak kullanır bunu. tuvaletteyim, mutfakta börek yapıyorum, koridorda gergedanımı besliyorum gibisinden şeyler yazarlar sürekli. normalde telefonu kaybedince çaldırıp buluyoruz ya işte twitter da ev arkadaşlarınız için aynı işi görüyor. evin içinde arkadaşınızı mı bulamıyorsunuz açın twitter'ını hemen kordinatları ekranda belirsin. bide bunların özlü söz hastası versiyonu var ki oraya hiç girmeyeceğim sevgili sözlük.
bebek elbise modelleri
neredeyse herkesin burayla ilgili hayali bir gün bırakıp gitmek. ama böyle yeteri kadar takipçi edindikten sonra bir kaç sade tweet ile sevenlerine veda etmeyi arzuluyorlar. bir ara sözlüklerde çok vardı bu. böyle mala davara faydası olmayan bir dolu adam veda entryleri yazar sözlüğü bıraktıklarını açıklarlardı. işte tam olarak insanın öldükten sonra arkada kalanları uzaktan izlediğini hayal ederek ölümünün onlar üzerinden yarattığı etkiyi görerek tatmin olma hayali gibi bir şey. artık benzer şey twitter için geçerli. birileri twitter'a veda ettiklerini açıklıyorlar arada. büyük çocuğunluğu da bakıyor ki kimsenin kendisiyle ilgili bir eksiklik hissettiği yok bir süre sonra sesssiz sedasız geri dönüyor. bu kendini haddinden fazla önemse, vazgeçilmez ve değerli görme hastalığının sanal platformlara tezahürü işte. tek bir orijinal kelam etmemiş adam kendisi giderse o ortamda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını zannetmek gibi hastalıklı bir düşünceyle zahiri mental tatminler peşinde koşuyor.
bebek elbise modelleri
bak evladım; değil twitter'ı bırakmak hepten yok olup başka bir boyuta da atlasan ne sosyal ne entelektüel hayatımız sekteye uğramayacak. zannettiğin kadar önemli bir insan değilsin. şu saniyeden sonra tek kelime yazıp çizmesen de muhtemelen farkına bile varmayacağız. kimseden neden burayı bıraktın diye senden izah ya da savunma istediği de yok. yani tebaa muamelesi yaptığın takipçilerine basın açıklamaları yapmadan da çekip gidebilirsin, çok canın isterse de ertesi gün döner gelirsin. nedir bu menşei belirsiz egonuzun şişkinliğinin sebebi anlamıyorum ki arkadaş.
ev dekorasyon örnekleri
elemanın biri twitter için bir tarayıcı eklentisi geliştirmiş. söylediğine göre, facebook'taki "beğen" tuşunu tweet'lerin altına eklemeyi sağlıyor. tuşa tıklayınca da hangi tweet'i beğendiğiniz facebook'ta görünüyor: isviçreli bilim adamlarının araştırmalarına göre twitter kullananların %86'sı telefondan, %14'ü ise evinde paşa paşa bilgisayarından giriyormuş. demekki neymiş; insanların pahalı telefon aldıktan sonra twitter kullanası geliyomuş. ben değil istatistikler konuşuyor.
ev dekorasyon örnekleri
chrome, ie ve firefox'ta kullanılabiliyormuş. ben firefox'ta denedim ancak çalışmadı.
klozet takımı örnekleri
bugün itibariyle bir süre açmamaya karar verdiğim paylaşım sitesi. yahu dedikodu kazanı gibi bir şey. hani hem dedikodudan uzak durmak ister hem de merak edersin ya. zaten ne geliyorsa bu merak yüzünden geliyor başımıza.
acaba mention var mı, acaba rt edildi mi, acaba neler konuşuluyor-yazılıyor gibi soruların bünyeye yaptığı baskı nedeniyle zırt pırt açıyorum; sn'sinde kapatıp sn'de tekrar açıyorum. işime gücüme mani oluyor arkadaş, suçluluk duygusu yakamı bırakmıyor.
böyleyken böyle. bugünden itibaren açmayacağım. bir disipline girene kadar da böyle devam edecek.
hadi bakalım!
klozet takımı örnekleri
bebek beşik modelleri
çok eğlenceli. düzeyleri yerlerde gezen "kamu/public/basın/celebrity" insanlarının düzeylerinin gerçekte de yerlerde gezdiğine şahit olmamı sağlayan aparat. üstelik twitter'da editör olmadığı için yazım hatalarını düzelten filtreler de yok, direkt bir soğuma söz konusu.
insanların sadece yazılarıyla (fikirleriyle/yorumlarıyla neyin) "reklamını" yaptığın sosyal ortamları desteklerim. facebook gibi fotoğraflarım, ne okuyom, ne izliyom, hangi gruplara üyeyim vs. vs. gibi yüzeysel, ucuz olmazlar çünkü.
bebek beşik modelleri
velhasıl kelam, bu twitter denilen meret, yukarıda saydığım iki tür arasında bir köprü olmuş vaziyette. kendini çok kaptırıp, egosunun altında ezilenlerin yonja'ya kadar yolu var.
gardolap modelleri
"boş insan" kavramını sanki yerle bir eden site.
neden mi bahsediyorum?
gardolap modelleri
internet ve ondan doğan sosyallik tamamdı, artık alışmıştık en olmadık akrabamızın bile feysbuk'tan fotoğraf yayınlamasına da... mütemadiyen söyleyecek bulan insanlar fikri daha yabancıydı, hele ki "yeaa güzellik iyi ,hoş da... oturduğunda 2 cümle diyeceği olmalı karşındakinin. o da nerdeeee?" düşüncesi-değerlendirmesi böyle yerleşebilmişse, çoğunluk "bomboş" gelirdi.
e tamam, kimse de evreni kurtarmıyor twitter üzeri ama herkesin çenesi düştü, herkes "bıdır bıdır" konuşur oldu. hem de her yerden insan, bu konuşmaya kendince katılıyor.
yani, devamlı "ya ben fırata bayılıoruuum" yazan kişi gidip önder sav'ı (hani, "alın size eski toprak, normal hali olmayacak gibi gelen" örneği insan) izleyebiliyor, "nasıl yanaşçam ben bu adama" demeden. dahası, izleyen sayısının çokluğu sav'ın hoşuna gittiğinden, her bir izleyenden - kim olduğunu seçmeden - sevim sevim seviniyor o da.
dünya değişiyor, hızlıca hem de ve... insanlar arası duvarlar yıkılırken, sanki insandaki duvarlar da kalmıyor.
güzel mi ne bu?
Ordu Vestel Servisi
önümdeki herifin benden kopya çekme teşebbüslerini hayretle izlediğim, bu esnada görevlilerin çocuğu yakalayıp benim kağıda da el koymalarından tırstığım, sonuçta ispiyonculuk konusunda milli olduğum sınav. (hala vicdan azabı çekiyorum, hayret ki adam çıkışta dövmedi beni)
Ordu Vestel Servisi
öğrenci önüne önemli hedefler koyduğunda ve ders çalışma dışındaki aktiviteleri ve sosyal hayata bağlantısı göz önüne alındığında bazal metabolizmaya mahkumdur. yer, içer ve sıçar, ki bütün bunlar periyodik ve sapmasız zaman dilimleri içinde gerçekleşir, bunun yanında sinema, interrail, tiyatro, konserler gibi büyük lüksler sınav sonrası dönemde yapılacaklar listesinin başındadır, bütün bu işler sınav döneminde o denli düşünülür ki bir doygunluk verir insana, sınavdan sonra da planlananların yarısı dahi yapılmaz. işte böyle birşeydir öss.
Ordu Bosch Servisi
akademik basariya ulasmak isteyen adaylarina ''ne kadar net,o kadar kofte'' felsefesini sindirmeye calısirken hatali soru sorma egilimindeki komisyon uyelerini bunyesinde barindirdiginin farkinda olmayan kurum!!!
beni akla hayale gelmeyecek bir bolume sokuncaya dek sovup durdugum, istedigim olunca da "aa ne guzelmi$ ne ba$ariliymi$" dedigim sistem. blindman oss bebelerinin ne kadar predictable* oldugunu bana gostermi$, titreyip kendime gelmemi saglami$tir.
Ordu Bosch Servisi
doublethink, bu sinav yilini sag salim atlatmak icin oldukca i$e yarar bir olaydir. takvim 21 haziran'i gosterdigi anda beynin du$unme gorevini yeniden ba$latabilirsiniz.
Ordu Beko Servisi
adına osym denilen çok büyük kara bir güç tarafından öğrencileri lanetleyen lanetin adı oss,bu lanetten kurtulmanın tek yolu uzun bir hazırlık aşamasından sonra onunla savaşmak,üç saat süren savaştan sonra lanete yenenler kurtulmuş oluyor laneti yenemeyenler ise bir sonraki savaş için hazırlanıyor veya lanetle yaşamayı kabulleniyor.
Ordu Beko Servisi
çarpık eğitim sisteminin en çarpık örneği , lisedeki son sınıfımı arkadaşlarım ve sevgilimle geçirmek yerine beni test kitaplarının içine gömülmek zorunda bırakan , neşemi ve yeri geldiğinde umudumu çalan , insan psikolojisini bozan , üzerinden 1,5 ay geçmiş olmasına rağmen geceleri kabuslar görmeme ve hayeaaaıır! die uyanmama sebebiyet veren kaldırılması gereken ama kaldırılması durumunda yerine sağlam bir sistem getirilmesi gereken (bkz: allah aşkına) büyük ayıp , sınav.
Ordu Arçelik Servisi
bugün öss tercih forumları tesliminin son günüydü
5 öğrenciye tercihlerini sordum yemin ediyorum dördünün tercihi değişik üniversitelerin sinema tv bölümüydü
farklı olansa burayı tutturma ihtimali hiç olmadığı için modelistlik seçmiş..
yeni jenerasyonun tercihine bakılırsa bi beş on sene sonra kahvaltıda ekmek arası film şeritleri yiyip üstümüze film şeritlerinden elbise sarınıp dolaşacağız. bu memleketde bu kadar sinema tv ci olursa sonumuz ne olur bilmem ama yemedik içmedik oskar sahibi olduk diyebiliriz
Ordu Arçelik Servisi
Çapa Kombi Servisi
bana macaristani hatirlatan canim spor klübümdür. sahi lan, acaba bu macarlar sagda solda "biz 1950 lerde dünyanin amina koyduk olluumm" diyorlarmidir acaba? velevki uefa, super cup, turkiye kupasini dert edip bu entrylere kasmadigimi anlatamiyorum malesef. varsin 18 kez, yani en cok sampiyonluk bizde olmasin. biz sadece en azindan nisan ayina kadar mac izleme zevkine sahip olalim, biz bam, bum, sabri diye kendi oyuncularimizla dalga gecmeyelim, biz her sene yönetim istifa diye bagirmayalim, biz 11 senedir bi arpa boyu yol alamadik diye gizli gizli kendimize itiraf etmek zorunda kalmayalim istiyorum ben. cidden baska bisey degil derdim.
Çapa Kombi Servisi
fenerbahcem turnusol kagidi gibidir. vizyonsuzlarin rengini hemen belli eder. bugün real madrid camiasina sorsalar "haci 10 yilda bir otomatikman cl sampiyonlugu sizin olacak, fakat aradaki 10 yil byounca barca sizi inceden sikecek, la ligada üstünlük kuracak, kabul ediyor musunuz" sizce kabul eder mi bunu real madrid camiasi. bence etmez. umarim dikkati azda olsa baska yöne cekmisimdir.
Şirinevler Arçelik Servisi
türkiyenin en cok sampiyon olmus takimidir. söyle anlatayim gencler:
türkiyede 3 büyük takim vardir. bunlar gs, bjk, ve ts dir. ha ayrica birde en büyük vardir. iste o da fenerbahcedir.
Şirinevler Arçelik Servisi
uefa kupasina gelince; eger bana deselerki fener uefayi alacak ama ondan sonra 11 yil kayiplara karisacak, agiz tadiyla mac izleyemiyeceksin, daha aralik ayinda ligi takip etmeyi birakacaksin, küme düsmelerin esiginden döneceksin, ezeli rakibine icerde disarda yenileceksin 11 yil boyunca, ara sira ezeli rakibinin son anda ikinci olarak kaybettigi sampiyonluklara sevineceksin ama sende genelde daha alt siralarda gezineceksin vs... iste ben ve benim gibi futbol askiyla yanip tutusan fenerliler diyecektir ki "sikmisim ozaman ben böyle uefa kupasinin izdirabini".uefa kupasının gölgesinde yaşayan bir taraftar topluluğuna sahip güzide takımımızdır. üstüne üstlük süper kupa ve türkiye kupası ağırlığı da vardır üzerinde bu arkadaşların.
Beyoğlu Eca Kombi Servisi
fenerbahçe tv'de izlediğim şampiyonluğun öyküsü'nden sonra, nazar değmesinden korktuğum bir arkadaş ortamına sahip olduğunu gördüğüm biricik aşkımız. eğer bu ortam bozulmaz, hırs ve egoya yenilmezse, bir iki takviye ve biraz da alt yapıya verilecek önemle seneye avrupa'da da adımızdan çokça söz ettiririz.
kombine kart almak için doldurulması gereken gerekleri formları doldurduğum ve eğer cumartesi başvuru kabul ederlerse, gidip başvurup kombine kartımı alacağım spor kulübü
Beyoğlu Eca Kombi Servisi
ikinci başkanı* tarafından orhan şam ve mustafa pektemek ile ilgilendiği fakat mevcut şartlarda bu transferin olamayacağı söylenen takım. görüşmeler ayrıca devam ediyormuş.
yeni transferi emmanuel emenike'nin 2011-2012 sezonunda atacağı tüm gollerin; "zafer biryol bu, ahanda preko la, yok yok tabata gibin bişey" diyenlere gireceği spor klübüdür. o paraya öküz de alırdık evet ama durdurulması zor bir çeşit tren almayı daha mantıklı bulduk. o tren bizi nerelere götürür bilinmez ama ağzı açık şekilde izleyeni çok olacak o kesin.
Keçiören Baymak Kombi Servisi
baktılar ki bu takım şampiyonluğa gidiyor koşar adım, yine havlamaya başladılar. şu an bir tanesini tvde izliyorum canlı canlı. allah bin belanızı versin, sabahı görmeyin inşallah, yeter lan. yeter 2006'da da aynı boku yediniz yeter. 18'de 17 yaparken hepsinde mi şike vardı? antep maçında bursa maçında verilmeyen penaltıların hesabını kim verecek? arenadaki gs maçına bile bok atarken hiç mi yüzünüz kızarmıyor, ne vardı lan o maçta? yeter bırakın artık yakamızı. bu takım her sene şampiyonluğa oynarken aranızdan bi tanesini gönüllü seçip bu takımın başına musallat etmek zorunda mısınız? bi kere de adam gibi çıkın savaşın saha içinde, bıkmadınız mı her sene aynı muhabbeti yapmaktan? o futbolcuların emeklerine böyle saldırırken hiç mi korkmuyorsunuz allah'tan?uzun yıllar sonra uyandığımda ilk defa aklıma gelen şey olan canım takımım. özlemişim bu heyecanı, beni bu kadar heyecanlandırmasını. sen asırlık bir çınarsın, efsanesin yıkılmazsın.
Keçiören Baymak Kombi Servisi
şampiyon olmazsa sevinecekleri ve onların şu andaki o tedirgin ve komik hallerini gördükçe büyüklüğü hakkında şüphesi kalan kimse olmaması lazım. ama işte eziklik psikolojisi, illa bir yerlerden ağlayacaklar ya, kabul etmek zoruna gidiyor bazılarının. eskiden düşünürdüm, "neden en çok fener hakkında konuşuluyor hep? neden her futbol muhabbetinde laf illa fener'e geliyor? neden "fener şampiyon olamadı" diye bir şey var? neden tarihte ilk defa 4 büyükler haricinde bir takımın şampiyon olması fener'in şampiyon olamamasından daha az konuşuluyor?" diye. artık düşünmüyorum. çünkü görüyorum ki, nisan ayı geldiğinde rakip hep farklı, her branşta rakip hep farklı. ama diğer takım hep "fenerbahçe". bu işin bu hale gelmiş olması bile milletin konuşması için yeterli. tabi ki "günahların takımı" diyecekler. ağustos ayında çünkü herkes "fener şampiyon oldu / olamadı" diye konuşuyor olacak çünkü. kimse demeyecek ki "ulan koskoca trabzon son maçta seyirci sayısı yüzünden kendini küçük düşürdü, kendine güldürdü" diye.
Bosch Çekmeköy Servisi
bu sene sampiyon olmus takimdir. cok net ve acik. bu sene sampiyon olamasin ne bir daha bu sozlukte futbol konusurum ne hayatta.
yahu bu insanlarin dunyadan haberi yok hala daha "fenerbahce'yi sansli goruyorum. inancim tam sampiyonluga yakiniz"
aloooooooooooo, fener sampiyon oldu, git kutla simdiden, hic strese girmene de gerek yok, maci izlemene de. fener son 2 hafta sampiyonluk kaybetmismis, kimle oynuyor son hafta sivas. sivas'tan baska hangi takimla oynarsa oynasin, gs ile bile oynasa bu kadar emin konusmazdim, bu adamlar sivas-fb iliskilerini hic bilmiyorlar eminim.
Bosch Çekmeköy Servisi
fener sampiyon oldu, sivasi 10-0 yenmesi lazim olsaydi bile 10-0 yener sampiyon olurdu.
dedigim su, bu maci sivas'in yenmesi icin motivasyonu olmasi lazim, uefa'ya umudu yok, ligde kalmis niye cikip kassinlar, diger ihtimal trabzon'un tesviki olurdu ki sivas ve fb aralari iyi oldugu icin tesvik alacaklarina ihtimal yok.. sivas'in fenere yatmasina gerek yok zaten, fener normal sartlarda sivas'i yener, tek istisnasi sivas'in tesvik alip hayvanlar gibi kasmasi olurdu.
bu maci fener alinca riza hoca'nin adi kirlenmez.
28 Mart 2012 Çarşamba
yemek odası takımları ve fiyatları
güzellesen dizi. sanatcilarin sorunlarina deyinen, bunun yaninda da haftalardir, gülse birsel´in sözünü tutmadigi ve dizinin cok uzun olduguna dair elestrilerimize cevap verdigi 7. bölüm, suana kadarki en iyi bölümüdür.
yemek odası takımları ve fiyatları
mukemmel bir komedi dizisi . elbette begenilmez cunku kimsenin cesaret edemedigi islerin altindan kalkan basarili bir kadinin eseri bu yapim . duygularin somuruldugu dizilere alalim begenmeyen arkadaslari .
hem seyirciye hem eleştirmenlere giydirmiş zeka dolu dizi.
edit:aha bir de gençliğe de giydirdi gülse birsel.zeki insanların olduğunu görmek güzel şey
ahşap boyama malzemeleri
özetiyle henüz bokunu çıkarmayan dizi. zaten türk dizilerinin ortalama özet süresi 1 saat civarı. yani "yalan dünya" çok tutunca özet süresi uzamadı, özet süreleri hep uzundu. "yalan dünya" sadece artık birkaç bölümü geçip oturmuş olduğu için özet süresi de diğer dizilerin özet süresi kervanına katıldı.
ahşap boyama malzemeleri
genel olarak dizilerin özet süreleri uzun diye eleştirilse daha mantıklı olur.okuduğum bir yazıda zeki demirkubuzun dizide sürekli adının geçmesinin ilk başta hoşuna gittiğini ama sonradan rahatsız olduğunu, bundan sonra da adının geçmeyeceğini düşündüğünü söylüyordu.
bu bölümde gördüm ki hala devam ediyor.
vitrin takımları
nil karaibrahimgil parçasını sadece dizi başlarkan duymamız iyi olmuş. ilk bölümlerde aralarda ufak kupleler serpiştiriyolardı, sonra diziye çiçek taksi havası geliyodu.
parça parça güldürebilse de bütün olarak sevimsiz bulduğum fakat yine de izlediğim dizi.
bir de halil sezai'yi görünce bir ürperme geldi ne yalan söyleyeyim, her yerde karşımıza çıkıyor sevimsiz sevimsiz. dünya iticisi.
maalesef olmamış diyoruz.
vitrin takımları
uykusuz'dan espri araklama ihtiyacı duymadığı halde, her bir bölümü bir uykusuz cildi kadar mizah dolu olan, bir sürü taşı gediğine koymayı başaran süppper dizi.
istikbal yemek odası takımları
tnm. ailecek izlenebilecek komedi dizisi.
bu bölümde iyiden iyi fark ettik ki gülse birsel de sözlüğü sıkı takip ediyor. (aslında bu laf ne kadar banal kalıyor sözlüğü takip etmeyen mi kaldı!) neyse efendim kendilerini severek takip ediyoruz. bilgilerine.kaliteli bir kadrodan oluşmuş güzel bir dizi, bir de bu kadar uzun olmasa ve gülme efektleri can sıkmasa tadından yenmeyecek.
istikbal yemek odası takımları
bu arada dizinin başlarında uyuz olduğum nurhayat karakterini saatlerce sıkılmadan izleyebilirmişim gibi geliyor, büyük oyunculuk..
örgü modelleri resimli
açılay: son bölümde gereksiz yere seksi gösterilmeye çalışıldı, giyim tarzı değişti, dans etti filan ''noluyor yahu?'' dedik, emir'le olan sahneleri de biraz konudan uzak ve sıkıcıydı.
çağatay: diyafram , ilahi komedya, aa yoooğğ sözleri çok yakıştı ağzına. yaş sendromunu da çok güzel oynuyor. (orta yaş mı desem üst yaş mı)
örgü modelleri resimli
bora: en çok bu karaktere haksızlık edildiğini düşünüyorum dizide. deli saraylı dizisinde de çok iyi oynuyordu burda da, zaten tam bi komedi oyuncusu ama onun sahneleri nedense kendini göstermesine engel gibi. (gülse yazık etme bu çocuğa, iyice bunalıma girip ev temizliğine filan gitsin)
tülay: mümkünse hep gülsün.
nurhayat: rolün en iyi oturduğu oyunculardan biri dizide, konuşması, bakışları, tam kayserili zengin kızı havaları, tarzıyla en sevdiğim karakter herhalde.
bilgisayar masası modelleri
avrupa yakasının son dönemlerindeki "ne yapsam da 2 saati doldursam" moduna çok çabuk gelmiş dizi. evet güldürüyor. sağlam karakterler var. daha özenli düşünülürse yine yıllarca izlenecek bir iş çıkartmış olur gülse hanım. kaynak olarak daha çok yerden yararlanılıyor bu dizide. sözlükler, bloglar v.s. ama herkese hitap etme zorunluluğu da yok. bunun gülse hanıma hatırlatılması lazım diye düşünüyorum.
bilgisayar masası modelleri
saç neden dökülür
gülse brisel'i bir kez daha takdir ettiğim yapımdır. neşeli gülümseten güldüren bir dizi. e buna ihtiyacımız var di mi ya. mesela parasız olmayı bile hafif bir mevzu herkesin yaşayabileceği bir sorun olarak yansıtıyorlar. bir başka dizide karakterin cep telefonu eski model diye ne ağıtlar yakılıyor; karaktere nasıl içinden çıkılmaz travmalar atfediliyor. insanın içi çıkıyor kederden be.
saç neden dökülür
2000 li yıllarda yazdığı avrupa yakası'nda bize chp'li bir aileyi anlatan gülse birsel'in türkiye'deki değişime uyarak 10 yıl sonra akp'li bir aileyi anlattığı dizi
saç dökülmesi nedenleri
on farklı uç karakteri oynama kapasitesine sahip irem sak'a son iki bölümdür yazık eden dizi. tülay karakteri orjinal yönleriyle dördüncü bölüm baştan sona çok iyi kullanılsa bile son iki bölümdür sıradan bir fahişe tiplemesine doğru hızla yol almakta. senaryo oyuncuyu kısıtladığı, gerekli malzemeyi vermediği sürece yapacak birşey yok. bu durum sadece irem sak için geçerli değil mesela nihal yalçın gibi oldukça fırlama, zerre mizah içermeyen bir anı bile oldukça absürd bir hale getirebilecek doğaçlama yeteneğine sahip bir oyuncu bile bu bölüm oldukça sıradandı. gülse birsel bir karakterin öyküsü tükenince diğerlerine ağırlık veririm diye düşünüyor belli ama daha altıncı bölümde zirve yapar dediğimiz karakterlerin hızla sıradanlaşması iyiye gidişi işaret etmiyor gibi. onun dışında gayet keyifle izlenebilen bir dizi. zaten diziler zaman öldürmekten başka ne işe yarar ki?
saç dökülmesi nedenleri
şık elbise modelleri
çok büyük beklentilerle izlemeye başlayıp ikinci bölümünden sonra kendisinden soğuduğum dizi. vakit buldukça izlemeye çalışıyorum lakin bence giderek daha da sıkıcı olmasının önüne geçmek pek mümkün değil gibi, özellikle de iki saate yakın sürmesi gözönüne alınırsa.
şık elbise modelleri
avrupa yakası'nda aynı gülme efekti, burada aynı gülme efekti. artık sinirim bozulmaya başladı. hele bir tanesi yok mu? toplu katliam sebebi. önce bir adam "ha ha ha hayy" diye gülmeye başlıyor. ardından millet gülüyor. son olarak da bir kadın "hahahahahoyt" sesleri çıkararak bitiriyor. yalvarıyorum değiştirin şu gülme efektini. evet, gülme efekti yalnız gülmekte zorlanan insanları güldürmek, onları gülmeye teşvik etmek için çıktı ama yalnızlığımla diziyi seyrederken bırakın gülmeyi, cinlerim tepeme tünüyor. bir gözüm seğirirken, dizi iyice anlamsızlaşıyor.
örgü elbise modelleri
eğer bi sürpriz olmazsa ki öyle görünüyor, normal şartlarda kalitesinin yanına yaklaşamayacağı mor menekşeler dizisinin ana karakterlerinden birisi olan sarı fikret karakterinin, kendi bünyesinde etkisiz, saçma sapan bi karadenizli karakteri oynaması için öldürülmesine sebep olan dizi. öyle bi şart koşmamışlardır her halde ama sebebiyet vermeleri bile bu diziden nefret etmeme yeter.
örgü elbise modelleri
buna mı taktın diyene; he buna taktım amk, ne var? haksız mıyım şimdi elini vicdanına koy..
boncuklu patik örnekleri
bu dizinin tek kötü yanı cuma günü yayınlanmasıdır zira onun verdiği moral ve neşeye cumartesi değil hafta içi ihtiyacımız var. ertesi gün zaten cumartesi ve ardından pazar, hafta sonu tatilinin huzuru var, yaz geliyor cuma akşamları da sahile inme muhabbeti başlar, izlenemez olur bu dizi.
boncuklu patik örnekleri
yetkililere sesleniyorum, şu diziyi pazartesi yahut salı gününe kaydırın, hafta içimiz eğlenceli geçsin!
not: bu dizide şuna gülende zeka yoktur, buna gülmeyen de zeka çoktur gibi yorum yapmak için zıncal ufuç tarafından en az iki kere mikilmiş olmak gerekir.
vitrin dantel örnekleri
cuma akşamlarının yeni alışkanlığı olma yolunda ilerleyen dizi.
bu diziye gülenleri, bu diziyi beğenenleri gerizekalı olarak nitelendirenlerin komediden, espiriden ne anladığı ayrıntılı merak konusu.
sen beğenmiyorsun diye ben de beğenmeme zorunda değilim.
tecavüzün, mafyanın, silahların, ağaların kol gezdiği, seyirciyi aptal yerine koyan dizilerden yüz kat daha yeğdir benim gözümde bu dizi.
vitrin dantel örnekleri
leyla ile mecnun kıyaslamasına sokulursa, evet ikisi de komedidir. fakat birbirinden bağımsızdır. gerçi çok bağımsız denilemez, leyla ile mecnun tamamen absürd komedi üzerine kurulu iken, yalan dünya ise durum komedisidir.
eksikleri yok mudur? elbette ki vardır. ama sonuç itibarı ile farklı olması ile de diğerlerinin arasından sıyrılmayı başarıyor.
ayrıca reklamlar yerine o ürün yerleştirmeleri kesinlikle tercih ederim. sanırım reklam aralarında başka kanal izleme tutkusu olanlar biraz şikayetçi bu konudan.
reklamları az tutuyorlar ama süre biraz daha kısalabilir sanki, bu kadar uzun sürmesine hiç gerek yok, ayrıca başlamadan önce gösterilen o özet kısmına da.
sonuç olarak; eğer reyting ölçümleri kıstas olarak alınırsa, ab grubunda cuma geceleri birinci sırada, tüm kişilerde ise ilk üçe oynuyor. bu haliyle tutmuş dizidir.
en azından reytingler bu şekilde devam ettiği sürece kanal d ekranlarında bu diziyi izlemeye devam edeceğiz.
yaşam ünitesi modelleri
hakkında beğenmeyenler daha güzelini kendi yazsın gibi eleştiriler yapılan dizi , bizler sade izleyicileriz , en iyisini istemek hakkımız dolayısıyla ülkede iyi diziler yapılmasını isteyen herkesin yönetmenliğe soyunmasını istemek de pek akıl karı değil açıkçası ,dizinin beğendiğim yanları var , özellikle gupse özay' ı çok beğeniyorum , ilk bölümde bartu küçükçağlayan'ı beğendim ama bence karakterin popülerliği gözönünde bulundurularak rolünün yoğunluğu artınca bir düşüş yaşandı , çünkü o çok konuşmayan , konuşunca da saçma sapan konuşan bir ergendi ve öyle kalsa efsane bir dizi karakteri olacaktı, bunun dışında nihal yalçın'ı da beğeniyorum ,olgun şimşek'i de , ama dediğim gibi bunları beğeniyor olmak diziyi eleştiremeyeceğim anlamına gelmiyor .eleştirimize devam edecek olursak ; evet çok güzel karakterler var , evet ince espriler mevcut ama dizide genel olarak bir yavanlık ve akmama durumu söz konusu , ha bazı arkadaşlar yine diyecek ki " karakterler daha oturmadı onlar otursun da " , hayır efendim ulusal kanalda oynayan bir dizide , ben seyirci olarak oyuncunun rolle ilgili ön hazırlığını ve denemelerini ilk 3 -5 bölümde, gözümün önünde yapıp sonra birşeyleri oturtunca dizinin "efsane" olarak addedilmesini kaldıramıyorum . dizilerin hazırlık döneminde 2-3 aylık bir periyot var bunun için , yapıversin oyuncular ön hazırlığını o sürede , örnekse irem sak' ın canlandırdığı karakter dizinin başından beri 3 kere konuşma tarzını değiştirdi başta yıldız tilbe idi ama şimdi bambaşka bir şey . beğenmiyorsan izleme falan diyenler olacak eminim , ama bu da benim tercihim nihayetinde , zaten şu dizideki ince esprileri anlayıp da burada "diziyi kimse eleştirmesin " diyenlerin aynı adamlar olması benim için ironin köküdür. iyi günler .
yaşam ünitesi modelleri
paspas modelleri
güldüğüm, eğlendiğim, güzel vakit geçirdiğim dizi. haftaya olan bölümünüde iple çekiyorum. beğenmeyenler daha güzelini kendileri yazıp kendileri oynasınlar. birde avrupa yakasıyla kıyaslayanlara bir çift lafım var. ne gülse birsel avrupa yakasından daha iyisini yazabilir ne de bir başkası.
paspas modelleri
ekşi sözlük bir siki de beğenmeme ekibi tarafından yerin dibine sokulmakta olan dizidir. kardeşim on numara dizi işte, bunu izlemeyelim de fatmagül'ün suçu ne mi izleyelim?
tv ünitesi modelleri
bu haftada tebessüm ettirip gayet güzel vakit geçirtmiştir. yanlız şu çağatay'a biraz daha rol vermek lazım. selahattin, orçun ve çağatay dizinin en çok güldüren karakterleri. bu üçünü kombolarsak güzel sahneler çıkar ortaya.
dizinin süresi çok uzun bu yüzden bir bölüm iyi bir bölüm kötü şeklinde gidiyor. süreyi kısaltsalar ve daha etkin kullansalar harika bir dizi olacak belki de.
tv ünitesi modelleri
ilk 4 bölümündeki ince esprilerden 5. bölümde neredeyse göremediğimdir. zombi ve perili ev olaylarıyla bence çok kolaya kaçmış gülse birsel. yine de severek izledik o ayrı.
edit: sıkıcı olmuş eleştirilerinin temeli bence karakterlerin kendi özelliklerinin, abartılı korku konusunun geri planında kalmasına dayanmaktadır.
duşakabin modelleri
bu diziyi olmamış, kötü, taklit olmuş, rol yapamıyorlar diye eleştirenler how i met your mother adındaki 10 bölüm boyunda barney bi komiklik yapsında gülelim diye beklenilen vasatötesi diziye harika, gülmekten öldüm, sandalyeden düştüm gibi yorumlar getirmiyor mu o beni deli ediyor işte. o beni deli ediyor.
duşakabin modelleri
1. ve 3. bölümleri iyiydi, 2 ve 4 çok sıkıcı geldi bana. buradan hareketli tek sayılı bölümleri iyi, çift sayılı bölümleri kötü olan dizidir diyebilirim. ayrıca ivana sert olayının bokunun çıkması gibi daha pek çok olayın boku çıkmaya başlamış ve bazı karakterler şimdiden aşırı abartılı çizilmeye başlanmış. tabii yine dönüp dolaşıp bir buçuk saatlik süre olayına geliyoruz. en azından 50 dakka falan olaydı daha iyi olurdu.
salon takımı modelleri
kanal d yüzünden tilt olduğum dizi. sürekli ama sürekli sürekli sürekli tekrarı verildiği için izleyesim varsa da değiştiriyorum.bir de beyaz'ı çok izlemediğim için her ne kadar bir garezim olmasa da kaçınıyorum.
ama, orçun'un, nurhayat'ın ve selahattin'in metresi olan pavyon şarkıcısı tiplemesinin (adını çıkaramadım) hastasıyım o ayrı....
türk halkının espri anlayışının yerlerde olduğunu apaçık bir şekilde gösteren saçma sapan dizi.
salon takımı modelleri
bazı diziler vardır, komedi tadında olur, hiç güldürmez ama bir havası vardır izlemek istersin. bu dizide ne var allah askına? ne konusu var, ne esprileri komik, oyunculuklar abartılı, zorlama, yapmacık. öyle cümlelerden sonra gülme efekti veriyorlar ki hakikatten insan inanamıyor. gülme efektini diziden çıkarsan bildiğin siyaset meydanı programı. hele orçun mudur nedir o tipleme türk komedi tarihinin en saçma tiplemesi, insan izlerken av tüfeğiyle vurası geliyor..
gülse birsel gibi zeki kişiler de bu espri anlayışı kıtlığını çok iyi değerlendirip böyle saçma sapan dizilerle voleyi vuruyorlar. sokaktan random üç kişiyi çevirip senaryo, espri yazdırsan kesin daha komiğini, eğlencelisini yazarlar. kendi izlediği zaman gülüyor mu çok merak ediyorum.
yataş koltuk takımları
gördüğünüz gibi imajlarında neredeyse zerre değişiklik yokken de bambaşka karakterlere bürünebiliyorlar, üstelik ikinci örnekteki şener şen vecihi'de de ziya'da da hala katıla katıla güldüğümüz onlarca sahne bırakıyor bize.
yataş koltuk takımları
gelelim neden bu konuyu burada irdelediğime. avrupa yakası'nda burhan altıntop vardı, şimdi de selahattin (soyismi lazım değil). küçücük bir bıyık eklentisi deyip geçmeyin, selahattin'in şuayip gibi şişen göbeği, iki oyuncunun da ses tonunu zorla bambaşka bir renge sokması, tavırlardaki abartılar falan filan. karşımdakini engin günaydın ya da olgun şimşek gibi göremiyorum, haliyle onların gerçekliğine de inanamıyorum. gerçek olamayacağını bildiğim bir insan da bana komik gelmiyor açıkçası. mesela yalan dünya'daki ahmet beni daha çok güldürüyor. çünkü baktığımda karşımdaki adam olgun şimşek'in ta kendisi. sokakta da rastlasak aşağı yukarı o kıvamda olacak. ama yaptığı rolle bizi ahmet diye bir karakterin canlı olabileceğine inandırıyor. o, ekranda hareket ettikçe ahmet can buluyor. ama durunca ve susunca yine olgun şimşek. bize gösterdiği gerçek ve sıradan, senin benim gibi bir insan zira. mizah dergilerindeki çizgiler dile gelmiş gibi bir halde değil.
avrupa yakası'nda da komik olan burhan altıntop değildi, volkan rolüyle izlediğimiz ata demirer'di bana göre. yukarıda ahmet'te sıraladığım özellikleri tekrarlamayayım, volkan da çok gerçekti. ahmet de volkan da onlara can veren oyunculara 'başarılı oyuncu' diyebilme sebebiydi. ama burhan altıntop ve selahattin, recep ivedik'ten farksız.
gülse birsel böyle güldürmeyi amaçlıyor demek ki. başarılı da olduğuna göre, benim gibi düşünebilecek insanların sıkıntısını yazmak dışında elimden bir şey gelmez.
daniel klein saat fiyatları
dayısının müstakbel eşi de dahil olmak üzere (nurhayat) her önüne gelen kadını sözlü şekilde taciz eden orçun karakterini barındıran, ahlak seviyesi ve kadına duyarlılığı tabana vurmuş dizi.
başrol oyuncusunu bölümbaşı 75o liraya kapatan cimri yönetmenin telefon melodisi "hayat paylaşınca güzel" diye çalıyor. güzel olmuş. bir de şu yeğenin dayısını öperken "dayısının gülü" deyişi vardı şahaneydi.
daniel klein saat fiyatları
en çok üç karakter için izlediğim dizidir. nurhayat ve açılay; aman allahım, ikisi de ne kadar birbirinden deli ve tatlı karakterler. ve tabi çağatay koçtuğ'u unutmamak lazım, böyle bir karakteri taklit etmemek elde değil. evde zaman zaman yalnız başıma onun gibi konuşmaktan zevk alıyorum.
gülse birsel'in karakter yaratmadaki başarısını tekrar tekrar gözler önüne seren dizidir efendim. bir avrupa yakası değil belki ama bu diziye kötü demek haksızlık olur. özellikle orçun ve çağatay karakterleri her bölümde kırıp geçiren diyaloglara giriyorlar. tek kötü tarafı süre olarak uzun olması, onun dışında bu kadar iyi yazılmış karakterleri barındıran sitcom türkiye'de yok.
ezan okuyan saat
bir "kadın" senarist tarafından ne üzücü ki kadın karakterlerinin tamamının sadece bir "mal" ve bir "obje" olarak ele alındığı, daha da üzücüsü kadın izleyicilerin en çok orçun, çağatay, selahattin gibi kadına yalnızca cinsellik amacıyla yaklaşan karakterlere güldüğü can sıkıcı tv dizisi
ezan okuyan saat
bu bölümde yine katıldığım sahnenin baş kahramanı çamaşır suyundan kafayı bulan servet hanımdı. deniz ile girdiği diyalog müthişti.
Konya Klima Servisi
fanatizm i-na-nı-lır gibi değil.
kendi isteği ve/veya şikayeti üzerine uefa fenerbahçe'yi cl'den ihraç etti sanılıyor.
yani fenerbahçe suçsuz demek için her türlü taklayı atarsınız da gözünüzün dibindeki gerçeği görmezsiniz.
ne güzel dünya lan... uefa'dan istek parça da isteyelim.şike soruşturması sürecinde 2 tane sert bildiri yayımlamış. 2'sine de federasyon önce sitesinden jet hızıyla cevap verip, 1 hafta geçmeden en başta dediğini yapmıştır. tarihe not olarak düşülsün.
lan oyle bir takimmis ki, ortacagda olsa kesin yuvarlak masa sovalyeleri olurdu bunlar. unal aysal'da arthur. yazilanlari gorunce tum turkiye bokun icinde, onu kurtaran tek galatasaray kaldi. bir batman, bir superman, bir robin hood yani. o derece. siz neymissiniz be?
Konya Klima Servisi
ama simdi bu iyi insanlar toplulugu bu entryi kotuleyecek. bu kadar iyi insanlar nasi yapacak bunu? ama cogunlugun iyiligi icin yaparlar. kiyamam lan size.
edit: o kadar iyiler ki, hemen dedigimi yaptilar. canlarim benim.
Konya Siemens Servisi
17 ye karşı 1 oynuyoruz, bukalemun da bukalemun diyen elemanları dansöz etmiş kulübümdür. 17 takım istiyomuş da 1 tek galatasaray istemiyomuş, 17 takım kirliymiş de bi galatasaray temiz lan dangalak hala savunduğun takımının başında yönetecek yönetici kalmadı hepsi içeride daha neyin peşindesin. uefa bile istemedi işte sizi...
40 yılda ilk kez ciddi anlamda şikenin üzerine gidildiği dönemde başarısız bir sezon geçirmesi kendisini gurur duyulası bir kulüp yapmıştır. fenerbahçenin ne olduğunu biliyoduk! biz demiştik, siz göremiyordunuz! tavrındalar şu an. kendilerine en ufak bir pay çıkardılar mı bu durumdan? hiç sanmıyorum. temiz geçmişleriyle gururlanıyorlar şu an. kendilerinin de "ne olduğu bilenler" vardı unutmasınlar ki.
ağrı kesiciler vardır ağrın sızın olduğunda alırsın seni o acılardan kurtarır.
Konya Siemens Servisi
işte galatasaray' da ağrı kesici gibidir ve artık zamanı gelmiştir türk futbolunun acı çektiği dönemde ortaya çıkmaya ve acıları dindirmeye.sadece bir doz yeterlidir ve çok etkilidir.her zaman böyle olmuştur ve böyle olacaktır.fenerbahçe men edildiği anda ağlama duvarına dönmüş kulüp.
"fransızsınız siz, vatana ihanet ediyosunuz.. biz niye gidemiyoz edirneden dışarı? ühühüh..."
aziz yıldırım vardı bir de... hani şu fenerbahçe'den türkiyede nefret ettirdiği yetmezmiş gibi avrupada da şikeci damgası yemesine vesile olan?
Konya Samsung Servisi
sayesinde bu sene turk futbolu'nun sampiyonlar ligi'nde temsil edilemeyecegi ve muhtemelen bu sebeple 2 yil sonra sampiyonlar ligi'ne sadece 1 adet temsilci gonderebilecegimiz kulup.
zamanin otesine hizlica gidecegini biliyorum da... anlamadigim sey sucu kanitlanmamis bir kulup icin men kararinin cikmis olmasi. ustelik hukuktan anladigini zannettigim kisilerin ust kurullarinda yer aldigini dusundugum galatasaray kulubunun bu kadar buyuk bir hukuksuzluk icin baski yapmis ve sonunda basiretsiz tff sayesinde basarili olmus olmasi.
Konya Samsung Servisi
kinalari gonderelim beyefendilere...uefa'nın bugün aldırdığı kararlarla haklılığı anlaşılmış kulübüm. bazı fanatiklerce anlaşılamamış olsa da 3 temmuz'dan beri yaptıklarının doğruluğu ortya çıkmıştır.
zamanında türkiye'nin şampiyonlar ligi'ne 2 temsilci göndermesini sağlayan da kendisiydi. yayladan yaylaya koşan kanaryacıklar bilmez tabii böyle şeyleri.
türk futbolu'nun içine sıçıldığı şu dönemde, hukuka uygun davranılması konusunda, uyarı yapan tek kulüp olduğu için de kanaryacıklar tarafından eleştirilir. biz galatasaray'a büyük derken ''ehehe adı konulamaz ya, çok büyük çok'' diye sırıtmıyorduk. bizim büyüklüğümüzün ne olduğu gayet açık
Konya Kombi Servisi
çok ilginç bir kulüptür. insana olmadık şeyler yazdırıp söyletir. hele ki rakiplerine...
daha 3-4 ay önce şampiyonluk yarışında olmamasına rağmen özleniyordu; asildi çünkü. hiçbir rekabet, "o"nunla edilen rekabet kadar güzel değildi. bu kemale erebilemek için rakipleri, "şark kurnazlığı" ile dolu türk futbolunun ortalama kulüpleriyle karşılaşmak zorunda kaldılar, ancak o zaman anlamışlardı kim olduğunu, nerede durduğunu, kimseye yatmadığını, zorluklarla ve başarısızlıkla boğuşurken sadece kendi içinde çözüm aradığını. tüm bunlar, "biz bize yeteriz" dedikleri anda gerçekleşiyordu üstelik. yetmiyorlardı, kendilerini her daim konuşlandırdıkları varlık nedenleri olmadan keyif alamıyorlardı.
Konya Kombi Servisi
bugün ise o şark kurnazlığını gördükleri türk futbolunun ortalama takımlarının, kendilerinden istifade edip adeta kan emici gibi eteklerine yapışıp sahte gülümsemelerle destek vermelerini hayra yorabiliyorlar. ve o özledikleri, rekabetine doyamadıkları takımı birden bire yerebiliyorlar yine; çünkü biz bize yeteriz safsatası sırasında nasıl ki galatasaray kendi hayali yalnızlıklarının kabullenilememiş sığınağı olduysa, o sığınağın dürüstlüğü kendi damlarından su aktığını gösterince birbirlerine yettikleri şark kurnazlarına döndüler çehrelerini.
galatasaray; ne yalnızlığını ifade etme gereğini duyan, ne de içinde bulunduğu ortama göbek bağı bulunandır.
kiminle yarışacağına değil, yarışa bakar.
yener, sevinir; yenilir, alkışlar.
Konya Baymak Servisi
gerçekten avrupa görmüş medeniyet görmüş bir takım. bizim gibi bir 3. dünya ülkesine getirilmeye çalışılan play-off sistemine karşıdır. play-off sistemini fenerbahçe'nin son maçta şampiyonluk kaybetmemesi ve bunun için şike yapmasını engelleyen bir sistem olarak getiren yaşlı dahi mehmet ali aydınlar'a karşı koyabilecek tek büyük, gerçek büyük.
Konya Baymak Servisi
doğruyu savunup savunmadığına, boğazına kadar boka batmış bir futbol camiasında, diğer kulüplerin desteğine bakarak karar verilemez. ama şurası kesin ki bütün sezon " 17'ye 1", " biz bize yeteriz", "bukalemunspor" diye kafa siken insanların utanmadan, 180 derece dönerek "bu kadar kulüp playoff sistemini onaylıyor ama bir galatasaray her şeyin en iyisi biliyor öyle mi yeeaaa?" noktasına getirdiği için bu kulüple gurur duyuyorum. 2-2 rezaletinden sonra bir camia ancak bu kadar yerin dibine girebilir diyordum ama yanılmışım. bütün sezon "17'ye 1" muhabbeti yapan adamlar bir anda uzlaşmacı ve birlik beraberlik mesajları vermeye başladı.
play-off sistemine gösterdiği tepkiye ise sonuna kadar hak veriyorum. şimdi şuraya bu sistermin neden gündeme getirildiği hakkında yayın gelirlerinden, şike soruşturmasına kadar tonla şey yazardım ama hepsini bir kenara koysak bile, bu gün dünya futbolunda az çok saygınlığı olan hiçbir ülkenin kullanmadığı saçma sapan bir sistemi doğru düzgün tartışmadan alelacele devreye sokmanın mantıklı bir açıklaması yoktur...
Konya Demirdöküm Servisi
bugünkü real madrid ile hazırlık maçı yapma fikrini doğru bulmadığım takımım, the most honoured side in turkish football history linkini tıkladım,
adamlar benfica'ya, milan'a da olmak üzere 4 takıma 4, 2 takıma da 5 gol atmışlar, bütün hazırlık maçlarını almışlar. yani hazırlık maçlarına çok asılıyor acımıyorlar. olası hezimetin yeni kurulan takım için sonucu biraz ağır olmaz mı?
tüm medyada "galatasaray'ın federasyonu uefa'ya şikayet etmesi" tarzında haberler dönüyor. dehşetle izliyorum olanı biteni. şike olayları ile sallanan kulüp fenerbahçe ama cephe alınan kulüp galatasaray. ya başımıza bir iş gelebilir, gerekenleri bir an önce yapalım diyen galatasaray, "bizi uefa'ya şikayet " etti diyen diğerleri. kimsenin işine gelmiyor oyunların bozulması çünkü. he cnaım he... uefa çünkü uzayda yaşıyor, bizim ülkenin haberleri zaten sınır dışına çıkmıyor da, galatasaray "çözelim" deyince, uefa harekete geçecek, hee tabii tabii.
Konya Demirdöküm Servisi
galatasaray "biz bize yeteriz" demiyorsa mütevaziliğindendir, gerçekten yalnız olmadığından ve kendine yetmeyeceğinden değil.
Konya Vestel Servisi
bu akşam real madrid'i madrid'de yenerek dünyaya türk'ün gücünü bir kez daha gösterecek aslan parçası. madrid'de yaşayan ve maça gideceğini söyleyen fenerbahçe taraftarı bir arkadaşımdan öğrendiğim kadarıyla tribünlerin yarısı sarı-kırmızıya boyanacakmış. galatasaray'a da bu yakışır.
Konya Vestel Servisi
bir beşiktaşlı olarak onurlu duruşlarını takdir ettiğim takım. babamın takımı. bir bildiği varmış adamın.
edit: real madridle oynayacakmış bu akşam. o efsanevi 3-2lik maçı hatırladım. babamla izliyorduk. 2-0 geriye düştü gs. kahvehanedekiler yavaş yavaş terketmeye başladı mekanı. ben de kalkar gibi oldum, babam "gitme oğlum" dedi, biz bunları yeneriz. gitmedim, sonrası malum, birbirimize sarıldık, mutluyduk.. (gözlerim doldu lan)
daha uefa kupasına bile katılamamışken real madrid ile maça çıkmaya nasıl cüret ediyorlar gerçekten anlamak mümkün değil. christiano ronaldo ve di maria'dan gol show bekliyorum bu akşam.
olası bir eksi puanla başlama durumunda fenerbahçe ve diğer eksi puanla başlayan takımlara bir şans daha sunacak olan play-off sistemine karşı durarak takdirimi kazanmış kulüp.
olası bir eksi puanla başlama durumunda fenerbahçe ve diğer eksi puanla başlayan takımlara bir şans daha sunacak olan play-off sistemine karşı durarak takdirimi kazanmış kulüp.
Konya Bosch Servisi
hiç bir zaman "17 takım bizim karşımızda hepsi bir araya gelse bizimle baş edemez" kibirine kapılmamış spor kulübüdür. en azından o kadar fenerleşmemiştir. bir zamanlar 17'si üst üste diye yaygara çıkaranlar şimdi bir anda kardeş oluvermiş diğer takımlarla. bakın yapmayın etmeyin diyoruz bu federasyonun attığı her adım türk futboluna bataklığa sürüklüyor ve birilerinin bu bataklıktan çıkmak için kulüplerin üzerine basıyor. ama inanın o galatasaray değil!
Konya Bosch Servisi
2010-2011 futbol sezonunda yapılan yönetimsel yanlışlar nedeniyle (sportif başarısızlıkla alakası yok) "artık sevmiyorum galiba" dediğim kulübüm.
ama şike soruşturmasının başından bu yana duruşuyla beni yeniden kendine aşık etmeyi başardı. herkesin götü kurtarmanın derdinde olduğu günlerde tek başına savaştı, adaletsizliklere kafa tuttu. şimdi de play-off saçmalığının karşısında ve beni ikna etmeden hiçbir şey değiştiremezsiniz mesajını çok net veriyor.
yaklaşık 10 senedir sportif açıdan başarısızdır, 100 sene daha başarısız olsa yine türk futbolunun en büyüğü, en asili, en dürüstüdür.
başarılar gelir geçer, asaletin bize yeter.
Konya Beko Servisi
tum zamanlarin en dahiyane fikrine, play-off sistemine, tum diger takimlar eyvallah demisken oyunbozanlik yapan spor kulubu. abi niye bozuyolar su guzel ortami anlamiyorum ki.
hem de biliyor musun, fener play-off'da bu takimi yener diye itiraz ediyorlarmis. boyle de vizyonsuz bi kulup iste.
Konya Beko Servisi
lan oglum, saka misiniz! fener bizi ligde defalarca yenmedi mi? sonucta yenildikten sonra play-off olmus lig olmus ne farkeder? kaldi ki bunun adi ezeli rekabet. daha yillarca cok yener, yeniliriz. ama siz de sunu kabul edin: suraya gelip play-off'a karsi cikiyor diye bu takima cemkirenlerin tamami, gs diger 17 takimla birlikte hareket etseydi süper ligin playoff'lu olması basligina gidip federasyona boydan giydirecekti. cunku neresinden tutsan dokuluyor, savunulacak tarafi yok.
ilk defa tum taraftarlar ortak noktada bulusacaktik, onun icine de gs sicti, goruyomusun! neyse, kismet degilmis demek.
Konya Arçelik Servisi
son dönemdeki dik ve omurgalı tutumuyla taraflı tarafsız tüm sporseverlerin sempatisini kazandı. çok yakından tanıdığım fenerbahçeli bir dostum bile gs store'dan bir tane siyah yeni sezon forması aldığını itiraf etti. gerçekten bu asırlık çınarın niye bu denli sevildiğini şimdi daha iyi anlıyorum. tebrikler galatasaray.
Konya Arçelik Servisi
son günlerde yaşanan şike ve play off sistemi tartışmalarında, yöneticilerinin takındığı tavırla kendisine saygı duyduğum kulüptür. bize göre doğru da olsa, yanlış da olsa, sevsek de sevmesek de dik duruşu her zaman takdir eden insanlarız biz. bu açıdan takdiri hak ediyorlar.
asparagas olan "metin oktay'ın galatasaraydan ayrılacağı" haberi ile aralarında para toplamaya başlayan taraftara sahip bir takım. kulüpler birliğinden çıkmak veya havuzu bozmak gerekirse, bir dakika düşünmemeli.
Florya Mitsubishi Klima Servisi
bazı insanların göremediği olayları çizerek göstermeye çalışan, haftalık mizah dergisi. hoş, çizmese de biz farkındayız ama çizince rahatsız olanların varlığı olayı daha enteresan kılıyor.*
Florya Mitsubishi Klima Servisi
edit: suser burada kimi şahıs ve/veya kuruluşları henüz 3 aylık bebek gibi bağımlı ve ağlak bir şekilde savunanlara hitap etmiştir.
not: kimse benden leman'ın hatalarını eleştirmemi istemesin dostum yoo yoo!! ahaha
genel cizgisiyle asla "saygili ve edepliyiz biz" mesaji vermemis dergidir.
bu baglamda kendilerini "saygisizlik yaptilar" diye elestirmek, gokyuzune "lan neden yesil degilsin de mavisin be sen" diye yakinmaya benzer.
saygi dedigin burada esyanin tabiatina aykiri cunku.
takdir ya da tasvip ediyor degilim. etmiyor da degilim. olani oldugu sekilde goruyorum; hepsi bu.
Vestel Beykoz Beyaz Eşya Servisi
sürekli tiraj kaybeden okunulası mizah dergisi. muhalif olmayı mizahla harmanlamak tadından yenmez birşey olsa da söyledikleri ve yaptıkları birbirini tutmadığı görülüp üzülesi.
eskiden hangi il/ilçe de kaç tane leman satıldığını yazıyorlar dı ne oldu ona ?
Vestel Beykoz Beyaz Eşya Servisi
kendisinden bir dönem evvel görev yapan bir cumhurbaşkanın resmi tören ile bile karşılamadığı ama kendisinin "şey hazretleri"nin isteği üzerine otel odasına kadar giden bir cumhurbaşkanını çok yerinde eleştirmiş dergidir. peki kaldıralım o soytarı kılığını kendisinin üzerinden, toplum tarafından eleştirilen kısmın bu olduğunu farzederek....değişen ne var ona bir bakalım isterseniz? sizce de orada başka "ağır" gelmesi gereken birşeyler yok mu bizlere, soytarılık dışında?
Çağlayan Arçelik Servisi
bir "karikatür meraklısı" olarak samimiyetine inanmadığım mizah dergisi.
Çağlayan Arçelik Servisi
şu noktada: ben hakikaten leman kadar yan ürün pazarlayan bir dergi daha görmedim: başka hangi derginin mug'ı, rozetleri, tişörtleri ve hatta mousepad'i var? tamam eski sayıların ciltlenerek satılması güzel bir şey; ama hangi mizah baskısının 15 yıl önceki sayısı piyasada satılıyor??? yahu ben ken parker'ın daha birkaç yıl önce basılan cildini bulamıyorum?
hadi muhalifsiniz ve çekirdek bir kadronuz var anladık; ama hangi mizah kadrosu 9 dergilik bir dergi grubuna sahip?********
benim çıkardığım tek sonuç, leman grubunun "madem takip ediliyoruz öyleyse neden bir şeyler pazarlamayalım?" düşüncesinde olduklarıdır ki; bu adamlar kapitalizmi nasıl eleştirirler bilseniz...
Vestel Beyaz Eşya Servisi
hiç bir zaman savunduğu ilkeleri, özgürükleri herkes için savun(a)mamış,
yıllarca haydut, hırsız merkez sağa karşı savaş verip gönlümüzü kazanırken, diğer yandan görece alternatif solculuğun yanında, türkiye'nin sosyal yapısına, devletperest resmi ideolojinin gözlüğünden bakmış,
devletin bekâsı için özgürlüklerin kısıtlanabileceğini vurgulayan cumhurbaşkanı'nın amigoluğunu yapan, resmini koyup altına "sezer'e dokunma" diye nutuk çeken,
düşünce özgürlüğü değil kendi düşüncelerine özgürlük isteyen, yalnızca dergiden ya da kendi çizgisine yakın biri yazdığı/çizdiğinden yargılanınca haber yapan,
eleştirdikleri televole soslu lümpen tv'leri yakînen izleyip tam sayfa çizgilerinde en ucuz biçimde kullanan,
eşi akp'li bakan vs. olan başı örtülü kadınları, eşleriyle iligli karikatürlerde mutlaka en çirkin şekilde çizmek gibi şekilci/ırkçı bir tutum sergileyen, sözümona eşitlikçi, özgürlükçü, solcu dergi.
Vestel Beyaz Eşya Servisi
"başkasını ezen ulus özgür olamaz" demiş marx. tamam leman kimseyi ezmiyor ama diğer bir söylemle "özgürlük başkasının özgürlüğüdür, aynı özgürlüğü başkası için de istemedikçe özgür olunamaz". elbette mesela liberal kurum/yayınlar da solun sorunlarını masaya yatırmıyor. ama leman'dan da 301 ve muadili maddelerden yargılanan yazarları, kendi çizgisiyle örtüşmese de, haber yapmasını beklemek fazla mı?
leman'a dışarıdan değil içeriden bir eleştiri bu. gırgır, dıgıl, hbr, limon, leman hep takip etmiş gülmüş ağlamış biri için artık böyle görünüyor leman; son derece yanlı ve kendine müslüman.*
Göztepe Arçelik Servisi
daha da uzucu olani,kendilerine her zaman dostca ve sicak yaklasan penguen'e karsi belli bir tavirla hareket etmeleri canimizi sikmaya baslamisken,artik bu son "oguz aral heykeli" mevzusu ile,guneri icoglu kanamalisinin yazdigi lakirdilari yayinlayarak,penguen dusmanligini bir genel gorus/politika haline getirmis leman,gecmisine (belki de gecmisimize) duydugumuz hurmetle,bu hafta da alalim, hissiyatimizi tamamen yerle bir etti.oguz aral gibi bir adamin erdem ve ahlakiyla yetismis,sanatci sifatini isimlerinin onune nakseden "yazar-cizer tayfasi" bu saygisizligi,bu cekememezligi nasil yapti,nasil oldu da zamaninda lem-anti medya'da elestirdigi "holding gazeteleri arasindaki savasta patron tetikciligi yapan kansiz yazar" rolunu ustlendi anlamak mumkun degil.kendi kendilerine vurduklari bu son bicak darbesiyle yere serilmis leman cesedinin onunde kendilerine soruyorum: sen de mi,brutus?
Göztepe Arçelik Servisi
27 Mart 2012 Salı
saks mavisi elbise
1994'de, nurettin sözen dönemi vardır istanbul'da. 3 çocuk, mahallede bisiklete binerken şöyle bir diyalog geçmişti, dün gibi hatırlıyorum ;
saks mavisi elbise
- şu üst mahalleden dolaşarak yokuş aşağı kaptıralım piskletlerle.
- olm o mahalleden geçmeyelim, 3 aydır çöpleri almıyorlar. koku teee amcamların eve geliyor amk.
o dönemde köye tatile gittiğimiz zamanda ise, eve su taşımaktan nasır tutan ellerimin nasırları geçerdi. istanbul'a dönünce o nasırlar tekrar çıkardı eve su taşımaya devam ettiğim için. üstünden 16 sene geçti fakat nurettin sözen'e olan nefretim bir damla bile azalmadı. elbette bütün suç onun değildi fakat en büyük sorumlu oydu.
şimdi galatasaray'a bakıyorum ve her baktığımda tek hissettiğim duygu nefret. adnan polat'a olan nefretim, yıllar geçse bile gitmeyecek. marduk gelip hepimizi sikmeze, her zaman bu takımın tarihindeki en nefret edilen kişi olacak.
kene olsa insafa gelmişti,
deli olsa attığı taşı çıkartmıştı,
deve olsa hendek atlamıştı,
sabri olsa orta açmayı öğrenmişti ;
fakat bu adam bıkmadı arkadaş. nasıl bir koltuk sevdası var anlamadım gitti.
taşlı gelinlik modelleri
şimdi bu abilik müessesi,yerli oyuncuların bu müessese çevresindeki faşizan gruplaşmalarının yıkılması lazım. ancak hakan şükür göreve getirilirse bu yapı yıkılmaz tam tersi sağlamlaşır. sebebi şu,hakan şükür her zaman açık açık belirttiği,yerli oyuncuların galatasarayın asıl evlatları olduğu,yabancıların aslında takımı hiç takmadığı düşüncesi. takımın başında temel mentalitesi yerliler hayırlı yabancılar hayırsız olan bir adam takımdaki yabancılara karşı nasıl bir tutum sergiler. aslında ben hakan şükürün kafa yapısını burda hafifletilmiş şekilde anlattım.
taşlı gelinlik modelleri
bebek battaniye örnekleri
bence futbolcular arasındaki kapasite farkını ortadan kaldırmaya yönelik bir transfer politikası izleniyor bu takımda.
mantık çok basit, herkes aynı seviyede olursa anlaşmazlıklar son bulur. şöyle ki takımdaki vazgeçilmez oyuncuları belirliyorsun (barış özbek başta olmak üzere, mustafa sarp, servet çetin, hakan balta ve aydın yılmaz) sonra onların seviyesine yakın oyuncuları takıma dahil ediyorsun (serdar özkan, gökhan zan, ali turan vs.) bu müthiş uyumu bozanları da birer birer gönderiyorsun (misimovic, elano, keita, nonda vs. ve hatta rijkaard). baros ve kewell sürekli sakat olduğu için sıkıntı yaratmıyorlar. arda turan zaten "kaptan".
bebek battaniye örnekleri
bu minvalde, adnan abilerimin affına sığınarak benim nacizane bir iki futbolcu önerim olacak:
gözde ve tabi ki bonservisi elinde forvet fatih tekke (hem beşiktaş'tan gelecek olması da önemli bir artı), bir oyun kurucu ihtiyacını göz önünde bulundurursak ceyhun eriş ve takıma abilik etmek üzere hüseyin çimşir..
illa ki gelecek vaad etmeli diyorsanız da yasin çakmak'ı tek geçiyorum.
edit: fatih tekke bonservisini yakında alır.
fiskos örnekleri
elano blumer'in satisindan sonra yaptiklari "... olmak üzere şirketimizin toplam taahhüdü 9.158.364 euro ve 12.000 abd doları kadar azalmıştır." aciklamasiyla, biz boyle sictik, boyle de siviyoruz diyen yegane takimim.
ulan arkadas, kimi kandiriyorsunuz.. kader keita'yi sattiniz kar ettik dediniz, elano'yu aldiginiz paranin 3te 1'ine verdiniz, yine yararli ciktik diyorsunuz.. bu taraftar bu kadar salak mi, gerizekali mi? bu kadar iq'su dusukmu galatasaray'a gonul verenlerin? madem bu kadar karli cikiyoruz, nerede bizim iyi transferler? neden hala gobekte mustafa sarp, defansta servet cetin var, ileri ucta oyuncumuz yok? hayir, sizden nefret etmemizi istiyorsaniz direk soyleyin boyle her seyin altinda bahane aramayalim..
fiskos örnekleri
zigon sehpa modelleri
gittigim her ortamda, her i$ yerinde surekli olarak kullanilan, insani kusma derecesine kadar getiren program.
cali$anlarin cogunun i$ yerindeki zamanini, msn'den bir e$/sevgili bulma sevdasi yuzunden, opucuk seslerinden smile lardan gina *getiren $ey.
zigon sehpa modelleri
offline durumda iken mesaj atma ozelligi olsa da, butun gun offline durumdan kurtulabilsek, aksi taktirde, her an geyik muhabbeti cevirebilecek cok fazla insan oldugu icin i$inizi yapamayacaginiz programsi reklam kaynagimiz
gömme dolap modelleri
sayesinde herkesin ne kadar meşgul ve dışarda olduğunu öğrendiğimiz programcık. artık online olan kimse yoktur, varsa da eziktir, o başıboştur, asosyaldir, allah cezasını versindir, yalnızdır, zavallıdır, çaresizdir..
icat edenden, üzerinde çalıştığı protokolü icat edenden, o protokolün alt ve üst layerlarında çalışan diğer tüm protokolleri icat edenden, internet denen şeyin kullanımını bu kadar kolaylaştırıp öküzün davarın bu ortama erişebilmesini sağlayandan, her login olmaya çalıştığımda "hede seni listesine eklemek istiyor" diye 1500 pop up penceresinin açılmasına sebep olan sığırcık sürüsünden tüman çıkartmak istediğim uygulama.
an itibariyle bana hiç bir zararı dokunmayan program.
gömme dolap modelleri
nasıl ki bağlanamadığı her an, bunu bir şikayetimvar.com klonu olan ekşi sözlük'e yazıyorsam, memnuniyetimi de yazarım kardeşim.
ne güzel de online'sın işte msn messenger, aferim lan!
merinos halı modelleri
anlaşılan wlm olarak geçecekmiş. msn 8.0 yerine geçecekmiş. ayrıca anlaşılan o ki im programında öte içerisinde pek çok eklenti bulunan bir program olacakmış. e-postalara şu ankinden daha fazla kontrol verilecek, bir sürü alt fasilite olacakmış.
merinos halı modelleri
zart zurt cikan "yeni versiyon agabey!" uyarilari nedeniyle msn updating yapip duruyoruz. oncesinde, herkes gecti diye, icq listemiz bo$aldigindan mutevellit gecmi$tik msn'e.. icq'ya gecme nedeni ise "irc'de kaldirilmak istenen hatuna query acma" rituelinin denyoluguydu.. aslinda, belki de en ba$ta guvercinlerden vazgecmemeliydik.. (bu entry harfi harfine douglas adams'a adanmi$tir)
ranza modelleri
hayata iğrenç bir etkisi olup özlem duygusunu nötrleştirendir. uzun zamandır bir şekilde bağlantı halinde bulunulan dostlar artık görülmemeye başlanır. niye ? çünkü msn messenger var artık. orada burada kazara karşılaşıldığında "görüşemiyoruz artık" derseniz "msn var ya orada konuşuyoruz." cevabı alırsınız. öyle ya, msn var artık! dokunmak, sarılmak önemsizleşiyor git gide. ve belki de internet'in o iletişim harikası olma özelliği yiyip bitiriyor kendini. herkeste msn var nasıl olsa... yüzyüze görüşmeye gerek kalmıyor pek. karşılıklı oturup bir çay içmek, iki lafın belini kırmak ne mümkün. görüşmeye gerek yok msn var, hem karşılıklı oturup da ne konuşacağız ki? hepsini msn'de anlatmıştım zaten sana, ne kaldı ki geriye?
ranza modelleri
oda takımları
dosya falan yollamadigim, yeni bir pencere acmadigim halde buyuk bir upload yaptigini farkettigim program. nereye ne gonderiyor diye merak etsem de hemen kapattim.
ne hikmetse "karı arayan" bütün abazaların "var ya sevdamı dağlara yazarım var ya gözümü kırpmam yakarım", "gülü bir gün seni her gün gülü soluncaya seni ölünceye" gibi nicklerle arandıkları platform. behey dangalak, madem bunca sevmektesin, sevdanı dağlara yazıyorsun ne işin var elin hatunun block listesinde diye sormazlar mı adama? oof of.
oda takımları
piyasayı, profilinde bebek resmi kullanan erkeklerin varlığından haberdar etmiş yazılım. sırf bu sebepten ötürü darth vader özel onursal ödülüne layık gördüm ben kendisini.
taç pike takımları
msnin mevzuyla ilgili hicbir kabahati olmayabilir. (belki de olabilir zira, disarida da olsak telefonda da olsak o mesajlar taskbarda yanip sonuyorlar. cildirmamak isten degil...)
samimiyet suistimalinin son noktasi msn
taç pike takımları
bi de yanip sonmesin mumkunse yaa, sadece yansin mesela... hizli olmasi da ayri bir sorun kanimca, insana donup de baska bir seyle ilgilenmeye space birakmiyor. surekli olarak birilerine laf yetistirmek zorunda kaliyoruz. onlar da laf yetistirmek konusunda iddiali insanlarsa hayat zehir olabiliyor.
diyecegim odur ki , oyle icq gibi onumuze geleni listeye ekleyebilecegimiz bir durum yok msnde. hayatimizi kontrol etmeye basladi. hic hos degil...
saat modelleri ve fiyatları
macintosh versiyonu her ne kadar daha göze hitap ediyor görünse de windows versiyonu kadar fonksiyonel değildir. mevcut sürümde (4.0.1) kişisel görüntü desteği ve what i'm listening to özellikleri yok. bir de bazen dosya paylaşımında sorunlar çıkarıyor. daha olmamış velhasılı...
ofis içi haberleşmelerde ve dosya aktarımlarında epey faydalı olan, zamandan ve mekandan tasarruf ettiren program. yan odadaki iş arkadaşınızdan gereken dosyaları hızla alıp, sorunlara birlikte ve daha çabuk çözüm bulabilmenize yarıyor.
mac osx versiyonu pc'leri 3 yil geriden takip eden, macos 9 versiyonu ise 5 yil geriden takip eden programdir bu.
saat modelleri ve fiyatları
macintosh kullanicilarinin buyuk cogunlugu bunun yerine adium isimli programi kullanirlar. evet, bu programda msn, .mac, aol, icq, yahoo messenger gibi bircok chat platformu ayni anda tek pencerede caktirmadan calismaktadir. superdir...
hublot saat fiyatları
amerikalıların öğle yemeği dışında yemek yemediğini tüm dünyaya kanıtlamak için yazılmış program.. lan öğle yemeğinde diye bi durum var da, neden kahvaltıda, akşam yemeğinde, abur cubur yemeye gitti, vs.. gibi durumlar yok?!
hublot saat fiyatları
ilk ciktiginda is yerindeki insanlar icin dusunulmus bir sey oldugu icin sadece ogle yemegi mesaji bulunan im. sonra niye eklemediler orasi beni asar tabi..
7. versiyonuna geldigi halde dosya transferlerinde resume destegi bulunmayan denyo otesi program. "2005 yilina geldik, insaf" diyicem ama ben de sasirdim simdi. internet tarihini bildim bileli resume hadisesi olmasa "kendini 1995'te zanneden program" diyicem ama boyle salaklik seneleri a$ar.
koltuk takımları fiyatları
instant messenger olayını dibe vurdurma aparatıdır.. bunu kullananlar rezilleri oynar ama farkında değildirler.. çok komik özelliklerinden ötürü "çok iyi ya" falan derler ki beni yerlere yatırır bu söylemler..
dosya gönder dersin bir acayip şekilde dosya göndermeye başlar.. baktı yavaş gidiyor şu port'ları aç diyeceğine birsürü hikaye okutur.. ordan başka bir yere uçurur, zar zor bulursun şu portları açmak lazımmış diye.. o port'larda ayrıca değiştirilemiyor hangi akla hizmetse..
koltuk takımları fiyatları
dosya gönderirken dosyayı bulmak seçmek ayrıca bir eziyettir.. birden çok dosyayı da aynı anda seçemessiniz.. vah vah..
offline iken mesaj gönderemezsiniz.. işte size yeni teknoloji.. mail atmaya kalkarsınız ama hotmail'iniz outlook express'den değil de internet explorer tarafından açılır.. bu sayede de internet explorer'ı görmüş olursunuz.. o da sevinir yazık, "çalıştırıldım" diye.. ama ne çalışmak, banner'lardan inbox'ı görebilirseniz ve sabırlıysanız bir mail atabilirsiniz belki..
modern yatak odası takımları
icq yu satıp "fotoraf koyuon buna,kızlar hasta oluyo" mantalitesiyle msn e akın eden insanların an itibariyle çatır çatır icq ya dönmesini,gecenin bir saati türkiye dahilindeki evlerde güzelim "vapur" sesinin tekrar duyulmasını sağlayan oportunist,entel,teşhirci,internet gelenek-göreneklerimize aykırı şeytan icadı.
modern yatak odası takımları
bir şekilde servis dışı olduğu durumlarda bir anda icq listemdeki online contact sayısının artışına neden olan program. demek ki neymiş, msn artık insanların birinci tercihi olmuş. yine de icq da güzeldir iyidir. kolay kolay saçmaladığı görülmemiştir.
ahşap sandalye
ne mutlu oturmuştum bilgisayarın başına. yine bizim arkadaşlarla konuşayım, yaptığım resimleri göstereyim, tic tac toe oynayalım istemiştim, hep sorun verdi. ben de bir tek sorun bende diye ttnet'e ve bilgisayara saydırdım. aynı uyuz hatayı vermeyi sürdürünce de bir gazla sildim bütün beta'yı. ah eşek kafam, niye bakmadım ki ekşi sözlüğe bir olay var mı diye? yaktın bizi msn be, şimdi senin yüzünden uyuz ve yavaş icq ya kaldık şimdi bütün herkes gibi. bir de kendi açıma ne öğrendim?? öfkeyle kalkan zararla otururmuş.
ahşap sandalye
bilgisayar sandalyesi
bu programın ve dahil olduğu ağın çöküş anları bana truman show namlı filmi hatırlatır hep. truman show'da da show bitince insanlar bir anda 2-3 saniyeliğine donuyor, ondan sonra da işlerine güçlerine dönüyor, veya tv dergisinden başka kanallarda neler olduğuna bakıyorlardı yıllar sonra... ne ilginç değil mi? msn bir göçüyor, herkes kıpırdanmaya başlıyor üzerlerindeki o ölü toprağını silkip...
bilgisayar sandalyesi
birebir truman show lazım değilmiş anlaşılan insanlara, başka şeyler de yetiyormuş...an itibarıyle açılmamakta gösterdiği ısrarcı tavrı yineleyen program. adsl'i mi suçlasam msn'i mi şaşırdım.
uyarı üzerine edit: belki de suçu biraz da kendimizde aramalıyız .. belki..
portatif bebek beşikleri
su an bir türlü baglanamasak da msn öyle bir programdir ki;
islerini bunun üzerinden halledebilir
son sinav dedikodularini bundan ulasabilir,
salak salak nicklerinle ne kadar depresyonda oldugunu cevrene gösterebilir,
sevgilini burdan ayartabilir,
cok uzaktaki askini burda devam ettirebilir,
is kontaklari bulabilir, para kazanabilir,
eger kullanmayi bilirsen daha bir sürü sey yapabilirsin.
portatif bebek beşikleri
yoksa bildigin chat! bos, gereksiz, faydasiz..
bebek takımları
offline mesaj konusunda beni mağdur etmiş program .şöyle ki, listede bulunan hatun kişi birden online olur.iki mesaj sonra da ne'idüğü belirsiz bir şekilde offline olur. o sırada uzun bir cümle yazdığım için,mesajı gönderdikten sonra "mesajınız x isimli kişiye ulaşamadı" hatasını alırım ben de. yazdıklarım boşa gittiğinden ve attığım offline mesaj nasıl olsa ulaşmayacağından "senin varya teeee mnagoyim" içerikli bir mesaj atarım hatun kişiye.o sırada hala offline olduğunu farkederim. fakat mesaj iletilemedi gibi bir mesaj almam. "lan yoksa?" gibi duygu halleri ile uğraşırken "pinkk" efektiyle kişi online olur.ve sanırım benim attığım mesaj ona ulaşır.böylece "çok terbiyesizsin,konuşma benimle bir daha" mesajı alırım.sonuç olarak elime aldığımla kalırım.
bebek takımları
Bahçeköy Çamaşır Makinesi Servisi
şike yaptığına ve / veya teşvik primi verdiğine(hatta teşebbüs ettiğine) dair ciddi deliller tff'ye sunulduğu takdirde, yargılama süresinin bitmesine gerek kalmadan tff tarafından küme düşürülüp durumun ağırlığına göre gerekli cezalara çarptırılacak olan futbol kulübü. bu tip durumlarda hangi cezaların verileceği, tff futbol disiplin talimatının 55. maddesinde açıkça belirtilmiştir:
madde 55 – müsabaka sonucunu etkileme
(1) müsabakanın sonucunu hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek veya buna
teşebbüs etmek yasaktır. bir futbolcuya veya kulübe teşvik pirimi verilmesi de bu
kapsamdadır.
Bahçeköy Çamaşır Makinesi Servisi
(2) bu hükmü ihlal eden kişiler, bir yıldan üç yıla kadar müsabakalardan men veya hak
mahrumiyeti cezasıyla; kulüpler ise küme düşürme cezasıyla cezalandırılır. ihlalin
ağırlığına göre küme düşürme cezasına ek olarak puan indirme cezası da verilebilir.
(3) ihlalde sorumluluğu bulunan kişi veya kulüplere ayrıca para cezası verilir.
(4) anılan yasağın hakemler tarafından ihlali halinde sürekli hak mahrumiyeti cezası verilir.
Beyoğlu Baymak Kombi Servisi
biz kanıtlanmış şike ve teşvik durumumuz varsa gereken cezaya razıyız. küme düşmeye de razıyız. ancak şike yapmanın veya teşvik vermenin cezası küme düşürülmekse, bu herkes için aynı olmalı. "fenerbahçe şike yapmış, teşvik vermiş düşürelim. ama falanca takım şike ve teşvik olayına bulaşmış puan cezası verelim veya şampiyonluk vermeyelim" şeklinde bir yaklaşım olacaksa, bu durumun adil olduğu konusunda hiç bir fenerbahçeliyi ikna edemezsiniz..
Beyoğlu Baymak Kombi Servisi
futbol dünyası kulislerinde konuşulduğu iddia edilen bir habere göre "fenerbahçe küme düşürülecek, trabzonspor da adı şike ve teşvik olayına karıştığı için ona da şampiyonluk verilmeyecek ve bu sene lig şampiyonsuz olarak yeniden tescil edilecek" deniyor. eğer böyle bir şey varsa adı şike ve teşvik olayına karıştığı için şampiyon ilan edilmeyen bir takımı (trabzonspor) neden küme düşürmeyeceksiniz ve nasıl şampiyonlar ligine göndereceksiniz?
Acıbadem Bosch Servisi
olaylar ispatlanır ve buna rağmen küme düşürülmezlerse işte o zaman hiç kimse digitürk aboneliklerini devam ettirmek istemez, fenerbahçe taraftarı bu iptalleri gözdağı olarak değil kendi bireysel maddi çıkarları için yapıyordur diye tahmin ediyorum. yoksa sırf fenerliler aboneliklerini iptal etmesinler diye fener küme düşürülmeyecekse napayım ben öyle ligi, bir daha da izlemem.
küme düşmesi beklenen takımım..
Acıbadem Bosch Servisi
yalnız anlamadığım bir şey var. bir hafta içinde ikinci bir gözaltı dalgası olacak deniyor. tff'nin fenerbahçe hakkındaki kararını açıklamasından önce bu dalganın yapılması gerekmez mi? ya karar verildikten sonra ikinci dalgadaki gözaltılarda daha yeni bilgilere ulaşılırsa ne olacak? federasyonun ligler hakkında bir açıklama yapıp, şampiyonlar ligi ve uefa avrupa ligine gidecek takımları açıklamasından sonra, diğer takımlar hakkında da bilgilere ulaşılması, belki de itirafçıların çıkması halinde her şey yeniden içinden çıkılmaz bir duruma gelmeyecek mi?
19 maçtan bahsediliyor emniyet tarafından. bu maçlardan özellikle trabzonspor-bursapor maçı hakkında gerekli soruşturma tamamlanmadan federasyonun bir karar açıklamasının adalet açısından doğru olduğundan bahsetmek mümkün olabilir mi? ya bu iki takım arasında bu maçta bir şike durumu olduğu ortaya çıkarsa ne olacak mesela? bu durumda bu iki takımın da küme düşürülmesi gerekirse ne olacak?
Klima Arıza Servisi
aziz yıldırım'dan da, ülkedeki tüm şahıslardan da büyük bir camiadır. büyüklüğü kupalarla ölçülmez, yöneticileri şike yaptıysa adam gibi cezasını alacak, bir senelik sürgünden sonra lige geri dönecektir. bir galatasaraylı olarak takımımdan sonra en sevdiğim takımdır, aslında birçok galatasaraylı için de bu böyledir ama itiraf etmekte zorlanırlar. hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı şu yalnız ve güzel ülkemizde yalnız bırakmamak, yanında olmak lazım.
Klima Arıza Servisi
yahu şu medyayı anlamıyorum arkadaş. fenerbahçe için uefa eğer %1 bile şüphe varsa gereğini yapın demişmiş. ulan böyle götten uydurma bir haber/bilgi olabilir mi? hele buna inanan andavalların olması çok daha enteresan. arkadaşım evrensel hukuk diye bir şey var. "kim olursa olsun aksi ispatlanana kadar masumdur." şiarı var, hiç mi duymadınız?
amına koyim o zaman beşiktaşın kupayı almasında da %3,62 şüphe var onun için de gereğini yapalım direkt. ya da örnek olarak manchester united'ın şampiyon olmasında da %2,2 şüphe var. ingilizler dürsün hemen manchester'ın defterini. şüphe değil mi bu? bir şeylere dayanarak insanların beyninde her şekilde olabilir. böyle dengesiz bir insansal mekanizmaya güven olabilir mi?? zaten paranoyak bi gürüh olmuşuz çıkmışız gezegencek.
kafanızı skiim arkadaş, başka bir şey demiyorum..
Klima Montaj Servisi
şu da konuyla ilgili haber..
Klima Montaj Servisi
not: işbu entry sadece bir durum tespiti yapmak adına girilmiştir. söz konusu sitede, söz konusu takımın yine söz konusu şampiyonluğu bi' ihmal sonucu girilmemiş olabilir, belirli aralıklarla güncellendiğinden girilmemiş olabilir, unutulmuş olabilir, önemsenmemiş olabilir. "bak orda böyle yazıyo,onu da gir.." "bak bunu görmemişsin,şunu da gir.." kontenjanımız doludur tımanmaya elverişli cinnet duvarlarımız kullanıma hazırdır. olay basit sikkafalı arkadaşım; senin 18 şampiyonluğun var ama henüz sonuncusu uefa'nın resmi web sitesi'nde yok..ve bu durum ilgi çekici. şimdi ne çay koy,ne başka bi'şey yap.sadece git..kötü butonu'da sana girsin..
Bağcılar Kombi Servisi
11a) habertürk’teyken fatih altaylı kimsenin yapamadığını yaptı, rüştü’nün (o dönemde fenerbahçe’nin kaptanı, kaleci rüştü reçber) dövülmesine ilişkin telefon konuşmalarını kanal 1 haber’de yayımladık.
11b) ertesi gün spor basınının sedat peker’le ilişkisini kanıtlayan ikinci bandı hazırladık. sabah, altaylı beni çağırdı ve şöyle dedi...
‘11c) bugüne kadar başbakan, cumhurbaşkanı, mit, ordu yazdım, ama böyle bir şey ilk defa başıma geliyor. bu bandı yayımlamasak olmaz mı?’
Bağcılar Kombi Servisi
11d)altaylı, ‘mehmet ağar’ından şenes erzik’ine, fatih terim’inden tahir kıran’ına aramayan kalmadı’ dedi. sorum yok!”
kocaman’dan alex’e
“türk futbolu çökmeli, yeniden inşa edilmeli... 1958’den beri bütün lig incelensin... benim ağırıma giden, fenerbahçe’nin öne çıkarılması” diyen türk futbolunun ahlak abidesi, fenerbahçe teknik direktörü aykut kocaman’ın onur ve emek adına niçin çırpındığını şimdi anlıyor musunuz?
türkiye’de futbol oynayanlar arasında bir başka ahlak abidesi olan fenerbahçe kaptanı alex’in dün basın toplantısı düzenleyip “biz burada alın terimizi biliyoruz. biz hiçbir maçı lekeli kazanmadık. hak ederek kazandık. şu an net bir şey yokken bu konular hakkında vereceğim bir cevap yok. ben gerçekler üzerine cevap veririm. benim için fenerbahçe şampiyondur” diyerek niçin isyan ettiğini anladınız mı?
fenerbahçelilerin niçin olan biteni ‘dürüst’ amaçlı bir ‘şike operasyonu’ olarak görmediğini anlayabiliyor musunuz?
başka sorum yok...
26 Mart 2012 Pazartesi
büyük beden abiye modelleri
yusuf'un transferini bitiremediği için büyük olmayan klüpmüş bu. afedersiniz ama yusuf'u isteseydi alırdı sadri şener. fakat beşiktaşlı yöneticiler kadar zeki olmadığı için işte 33 yaşındaki bir futbolcunun fiyatını düşürmeye çalışıyordu. evet, sadece bir iki yıl daha futbol oynayacak bir oyuncunun fiyatını düşürmeye çalışıyordu. çünkü türkiye'deki transfer rakamları o kadar uçuktu ki 700 bin dolara bile yanaşmıyordu bursaspor. ne değerli adamsa artık, ki 33 yaşında hala bu kadar para ediyor !?
tabii sonra ne oldu? zeki beşiktaş yöneticileri son anda devreye girererek, artı para ve aydın karabulut gibi bir genç yeteneği artı tuna'yı verdi ve büyük olduğunu kanıtladı öyle mi? yahu, siz ne kadar zeki yazar arkadaşlarmışsınız. beşiktaş ne akıllı iş yapmış meğer. çok gerizekalıymışım ben.
büyük beden abiye modelleri
herhalde büyük olmak için para artı barış memişi vermesi gerekiyordu trabzonspor'un. afedersiniz ama eğer salaklıkla büyük olunuyorsa, varsın trabzon büyük olmasın.
ama yine benim gözümde o, en büyük. orası ayrı.
en güzel abiyeler
trabzonspor... işte biz bu başkaldırı işini bu şekilde yapıyoruz beyler, ağalar... isyansa köküne kadar... türk siyasetinin bire bir kopyası olan türk futbolunda devrim yaratan ilk ve tek takım. futbol sadece futbol değil ya, işte size bir örneğin. ne diyordu o alman profesör cemil abi? "ankara, izmir, bursa dururken istanbul dışındaki tek şampiyonun trabzon'dan çıkması çok ilginç. üstelik bir sefer de değil, tam 6 kere. bu kesinlikle incelenmesi gereken bir durum." nasıl, etkileyici değil mi? bence de. hatta inanılmaz bir kıskançlık etkisi yaratıyor. farkındayım. zaten bu etkinin yarattığı eziklikle istanbul'u hayatlarında görmemiş insanlar son derece anlamsız bir biçimde o ve ya bu takım fanatiği oluyor ya.
en güzel abiyeler
buradan bakınca özeniyor insanlar boca'nın taraftarına, river'in taraftarına, real'in, barca'nın, liverpool'un... çünkü bu takım taraftarları bir sosyal altyapıyı, bir aidiyeti temsil ettiği için o takım taraftarı oluyorlar. "rengi güzel hehe." ya da "sanane" gibi çocukça bahaneleri yok. boca'lı taraftarlar niçin boca'lı. ya da river'liler? lazio'lular, romalılar?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)