10 Şubat 2012 Cuma
zaa xd ne la
ancak beni asıl etkileyen noktası insanları oldu izmirin... sanırım istanbulun aksine daha saf, "izmirli" denebilecek insanlardan oluştuğundan ve bi dolu kültürün kaynaşmasından değil de bir izmirli kültürü, davranışı denilebilecek bir şeye sahip olmasından meydana geliyor olsa gerek bu... bu konuda karşıyaka çarşısının girişinde beklemekteyken denk geldiğim şu olayı örnek versem yeterli olur herhalde... bisikletli 10 yaşlarında bir çocuk hızla giderken genç sayılabilecek annesi arkasından "yavaş ol oğlum!" diye seslenir, çocuk dinlemez, 50li yaşlarda bir adamın 1 metre yanından geçer... adam çocuğun arkasından "yavaş yavaş!" diye bağırır... anne bunu duyunca aşağı yukarı şöyle bir diyalog geçer ama bütün diyalog boyunca tarafların sesi bi an bile yükselmez, konuşma seviyesini aşmaz, sertleşmez:
- bir şey oldu mu beyefendi?
- olması mı lazım hanımfendi?
- bir şey olmadığına göre sorun yok değil mi?
- olması mı lazım diye soruyorum hanımefendi?
- olmadığına göre sorun olmamalı
- lütfen çocuğunuza terbiye verin
- benim çocuğum yeterince terbiyelidir
oturduğum yerden aha şimdi birisi diğerine bağıracak diye bekledim durdum, dönüp gittiler... elbette ki herkes bu derecelerde değil koca izmirde ama yüzde 80-90 da gayet başarılı bir rakam bence...
ulaşım sorunu olmayan, gecenin köründe bile belli noktalara şahane bir şekilde erişilebilen nefis şehir... her ne kadar otobüs sistemini çözene kadar anam ağlasa, çözdükten sonra da kullanmaya çekinsem de vapur sistemi çok güzel işleyen bir şehir... özellikle bu konuda hayran olduğum ufak bir ayrıntı hiçbir zaman iskeleye bindirmeyen kaptanlar oldu... belki istanbuldaki vapurlardan daha küçük aletler kullandıkları içindir bilemiyorum ancak her gün vapura bindiğim iki hafta boyunca iskeleye sadece bir kez sert yanaşanını gördüm, o günkü gibi havada da normal karşıladım, herhalde istanbulda iskelenin üzerinden aşardık dedim...
ayrıca minibüs şöförleri de bir garip bu şehrin... korna çalan minibüs şöförü olmaktan kurtarmış adamlar kendilerini, yolcunun "dat dat" sesinden bişey anlamadığını, zaten binecek olsa bineceğini idrak edebilmişler ki hepsinin ellerinden gözlerinden öpesi geliyor insanın... yine de bilemiyorum iki tanesini cevizlibağ durağına bıraksak ne hale gelirler acaba...
bir de pek tabii ki ünlü izmirli kızlar mevzusu var ki hakikaten bir süre sonra insan komplo teorileri kurmaya başlıyor... mesela benim en favori teorime göre naziler 2. dünya savaşında yenileceklerini anladıklarında izmire yerleşip mükemmel insan ırkı çalışmalarına orada devam etmişler... bu kadar başarılı bir gen havuzuna şahsen ben başka bir açıklama bulamadım, hakikaten ya her gördüğüm kız ortalamanın üzerinde bir güzelliğe sahipti ya da ben yanlış yere gitmişim...
durum budur, şehir dediğin budur...
rumuz: izmir aşığı
mesih cıkarabilen yegane ilimiz. sabetay sevi ortaya cıktıgı ve kendini mesih olarak kabul ettirdigi zaman sırf yahudileri degil, bir takım musluman ve hristiyan unsurların da kendisine biat ettikleri ve izmirin o donem buyuk sukse yaptıgı bilinmektedir. sabetay sevinin olmesi ile bu ozelliginide yitirmistir ayrı.
savaştepe köprüsü'nden geçen trenler
sel olur, izmir'e akar.
izmir'in denizi kız, kızı deniz,
sokaklari hem kiz hem deniz kokar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder