3 Şubat 2012 Cuma
Kilim Oturma Grupları
onu küçüklüğümden hatırlıyorum. "arkadaşım eşek" şarkısını bizimkiler bana ninni niyetine söylerlerdi başucumda.
31 ocak gecesi istanbul'dan ankara'ya gelmek için terminaldeydim. hava soğuk ve kesik kesik yağmurluydu. sabah eve geldiğimde televizyonu açtım barış manço görüntüsü üzerinde "seni unutmayacağız" yazıyor. şaşırdım kaldım. hiç ölmeyecek gibi duruyordu o adam, ölüm ona hiç yakışmıyordu.
bir takım kişilerle yaşadığı ticari ilişkilerden dolayı evine haciz gelmiştir. piyanosu evinden adeta kaçırılır gibi çıkarılmıştır. bahadır akkuzu demişti, piyano almak için satıcıya imza atıyormuşsunuz, onlar özel bir şekilde getiriyorlarmış. oysa o piyanoya haciz için gelenler hiç özen göstermediler. moda'da, bestelerini yaptığı evi boştur şimdi. boşaltılmıştır.
Kilim Oturma Grupları
hayallerimizden, televizyonlarımızdan, radyolardan, kalbimizden şarkılar söyleyerek geçmiş, artık bayram günlerinde "bugün bayram" şarkılarıyla hatırlanan bi insandır o.
evet, unutmadık onu.
"... burada nefesin hakkını vermeli. bastığımız toprağın hakkını vermeliyiz. şu anda bu iki tane 41 numara ayak, yan yana koyduğun zaman bayağı işte 30 santimetrekare bir yer işgal ediyoruz. işgal ettiğim yerin hakkını vermem lazım. demin de söylediğim gibi, o taşıdığım pasaportun, nüfus kağıdının hakkını vermem lazım. aldığım nefesin hakkını vermem lazım. onun için sigara içmiyorum zaten. yeri gelmişken söyleyeyim. (nefes alıyor) onun hakkını vermem lazım.
bitmez insanın çabası. yeter ki enerjisi olsun. tanrı ömür versin. sağlık, sıhhat versin. durmaz, bitmez. benim durmak.. "tamam bu artık olmuş da bundan iyisi olmaz" gibi bir şeye inanmıyorum. çünkü her şey biz insanlar için. her şeyin iyisi olur. biraz daha iyisi olur. yapmış olduğun iyinin bir parçacık daha, yarım parmak daha iyisi falan olabilir. sonuç olarak ben dedelerimden ne miras almışsam onu bir kendi potamda eritip, bu aynada çıkartıp karşı aynaya atıyorum. karşı aynada da iyi karşılanıyor. ama işte benimki muhabbet. gönül birliği, gönül muhabbeti. sadece programcılık değil. sadece şarkıcılık da değildi. hepsi beraber işte, "barış manço diye bir adam varmış, bir şeyler çalarmış, söylermiş, anlatırmış. sağolsun dinleyenleri varmış" falan gibi. sonuçta ne olacak: baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder